Mehmet Halil ARIK
Belki Patagonya’da / belki de, yakında bir ormanda;
Gönençli olmasa da;
Tilki, kurt, kartal, karga, sürüngen koyun, keçi,
At, katır, eşek, karınca, böcek,/ bilcümle mahlukat,
“Öfke hitabette sanattır” demeden,/ farklılığı hasım bilmeden,
kardeşçe bir arada yaşarmış.
Demezmiş hiç biri,/ bu ayı, bu deve, bu fare,
Bu da karınca…
Erdemle mantık kazanırmış,/ ihtiras kaybedermiş
Savaşta; karşılaşınca…
İnancı kendineymiş herkesin,/ Takiyye karışmazmış inanca.
Çalmak ayıpmış, hem dinde, hem de yasada!
Vurgun, soygun, yalan, talan, fesat, nefret, kin
Sıfır değilmiş toplumda amma,
Alçalmazmış bir nazır, /önüne yatacak kadar bir rüşvetçinin!
*
Kadıya mülk değilmiş mahkeme henüz.
Çivisiz değilmiş adalet, / kişiye özel değilmiş hukuk,
Yasalar hakimmiş toplumda.
“ileri” sıfatı bilinmese de,/ işlevler sürermiş parlamentoda.
İki dudak arasında değilmiş ferman.
Kerametlerde değil / bilimde tıpta aranırmış derman.
Beş parmak bir değilmiş amma;/ “herkes eşittir” yazarmış anayasada.
*
Deve tellal, / sinek de berber değilmiş; amma…
Orman, sahipsiz miymiş, neymiş!
Beklenmedik bir anda
Siyaset mi icazet mi bilinmez,
Çok bilinmedik biri / yerden bitmiş, gökten inmiş
Ormana “baş” olmuş… Seçilmiş.
*
Çok bilinmezmiş geçmişi…
Arkadaşı da yokmuş;/ ne okuldan, ne hayattan.
Yalan olmasın, / okumuştuk basından
Birkaç dost edinmişmiş / üç aylık mahpus damından.
*
Ben deyim 15 yıl; sen de yirmi beş,
“baş” olup, milyarlara hükmetmeden önce yani;
Bir yerlerde katip mi, ayakçı mı, / pazarcı mı neymiş!
İyi bilinen bir diğer yönü; / rahle-i tedristen geçmiş.
Diyenlerin yalancısıyım ben de, / diploma da sahteymiş!
Baş olmadan önce,/ top koştururken görmüşler
Ayakkabısı da delikmiş.
Bir gecekonduda yaşarmış / dört çocuk bir kendi bir de karısı.
Kristal bardaklı gümüş tepsili masada olacak değil ya;
Tek odanın ortasında kurulurmuş,/ o zamanlar, ailenin yer sofrası
*
Okunmazken ormanda esamesi // Ben deyim siyasetin cilvesi…
Siz deyin demokrasi,
Kimileri desin “Ali Cengiz işi!”
Sihirli bir el deymiş besbelli;
Silbaştan oluşmuş ormanın zirvesi…
Yeni kadrolar açılmış, dört koldan.
Bu cambaz, bu koruma, bu danışman/ İş adamı, bu yalaka, bu imam!
İkinci bir ihtiyaca kadar, kadro tamam!
*
Günden güne hep artmış,/ kurtlar sofrasındaki sayı…
İkramlar arttıkça armudun iyisinden;
Bu cüppe, bu sarık, bu yağdanlık, bu küfürbaz… Demeden;
Bu yobaz, bu aymaz bu sihirbaz, bu da bizden!
Eklenmiş kadroya / olmuşlar muteber dayı!
İhtiraslar büyüyüp, sığmayınca saraya,
Haberler iletilmiş, dünyada dört bir yana!
Denmemiş;// Ne Arap’ın yüzü, ne de Şam’ın şekeri,
“Haydi; haydi ileri!// Yola çıktı geliyor, dünya lideri!”
*
Güç aldıkça, çevredeki alkıştan,
Anlarsın… // Tarihler yazılacak… silyenibaştan!
Esame yok ne dışarda ne ormanda, kardeşlikten barıştan!
Kurulur kurulmaz… Zirvede otağ;
Günbe gün çözülmüş dili… // “onlar” ya da “birileri!” ile başlar olmuş;
iki söylemden biri…
Ve eklermiş; / “hayallerimize yetişemez onların; düşleri!”
Nutukların dozu artmış gün be gün… // kindar ve öfkeli!
Heyyy!.. Demiş; yetmemiş.// Beheyyy demiş kar etmemiş…
Ta baştan Kinli ve birikimli gelmiş zirveye; … Besbelli!
*
Satılmıştı ya, “Babalar gibi”,
Nesi var nesi yoksa ormanın hani;
Taşı, toprağı, bankası, madeni, öz serveti,
“Ormanın malı deniz”
Kimi milyon aldı, kimi milyar… Pay etti.
Çok da ihtiraslıydı biri;// … Milyar da yetmedi,
Hazineler, saraylar… Gemicikler kimine / kutu kutu dolarlar, kimilerine!
*
Cehaletle ihanetin bileşkesi felaket!
*
Bir kıvılcım kadar olsa da cirmin / Taraf olacaksın umuttan yana…
Büyük hasret! // Umuda umut katmak adına.
*
Her eylem bir ilkle başlar; sonrası iki, üç… Beş.
Devamı ya hırsız yapar adamı, ya da arsız,
Bir şey olmaz bir kereden demişse nazırın biri; // Tavır çirkin,
Sözün özü, tam bir cehalet…
Sözüm meclisten içeri!
Söylenmişse şayet, Nokta!.başka söze nihayet!..
Ya halt etmiş, ya da haltı yemiş,
Yıkım nedir, bu değilse felaket!
Susmak kabullenmektir! // Budur, kişinin kendi erdemine ihanet!
* * *
Dileriz dayanmıştır bıçak kemiğe!
Kuruş çalan küreğe mahkum; // Milyonla çalan başa tac olsun… Niye?
…
Sonu gelsin akşamın!//Gelmedi mi vakti; aydınlığa çıkmanın?
Çıksın bir adam; //Haykırsın avaz avaz!
Desin ki “Vakit Tamam!” // Avaz duyulsun ormanın her bir yanından
25 03 2016
YAZARLAR
6 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce