Dünya Sağlık Örgütü’nden yapılan her açıklama “puntoları” daha da büyütülerek karşımıza çıkarılıyor!
Corona virüs, dediler,
Çin’den yayılan virüs, dediler,
Çin’den yayıldığı belli olmayan corona virüs, dediler,
Kurdukları bağımsız inceleme kurulunda “corono virüs önlenebilir”, dediler,
Yine bağımsız inceleme kurulunda, “küresel acil durum” duyurusunu yaptılar…
Dünya Sağlık Örgütü’nün; bu ülkenin insanının nasıl yaşadığını, nasıl beslendiğini, hangi psikolojik sorunlarının olduğunu “pek de” önemsemek/ bilmek istemeden konuştukları “hep” karşımıza çıkarıldı!
Tüm dünyanın tanıdığı Rockefeller, yaşayan “en acımasız” hanedan olarak tanımlanır!
El attığı/ ilgilendiği her alanda emeği, insan yaşamını, insanın can güvenliğini hiçe sayması ile bilinir!
DSÖ için de dünyada yaşayan sekiz milyar insan başkadır, Rockefeller’in çıkarları başkadır!
Geçmişte yaşatılmak için yaydıkları korkuyla bile başarılı olmayan kuş gribi, domuz gribi; şimdi gerçekleştirilmeye çalışılan baskılarla “aşı” üzerine yürütülen algıyı düşünün…
Aşı piyasasında Rockefeller’in payını..
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine bir bakalım;
Aşı pazarının büyüklüğü 1990’da 2 milyar,
2000’de 6 milyar,
2010’da 30 milyar dolara yükseldi.
2024 yılında 45 milyar dolar olması beklenirken, COV 19 nedeniyle trilyon dolardan söz ediliyor şimdi!
***
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerini “hep” dinleyeceğiz, verileriyle ilgileneceğiz kanımca…
Varsa bir medya gücünüz, ya da varsa sistemin medya gücünü susturacak ağırlığınız orası başka!
DSÖ’nün aşı konusunda söylediklerini hiç unutmayacağız, ayrıca oradan alıp/ bizim ekranlarda “Dünya Sağlık Örgütü bunu açıklıyor, bunu söylüyor, aşısız toplumsal bağışıklığın kazanılmasının olanaksızlığını ileri dürüyor, aşıda gerekirse ikiden sonra üç de gelebilir, sonrası da” diyenleri de unutmayacağız!
Aşıyı kullanan da, kullanmayan da bir kısır döngü içerisinde…
Aşılı kaç kişiden sorduysam, birçoğundan “ayrı” sözler duymama karşın; genellikle uyuşukluk, ağrı, tembellik, hiçbir şey yapmak istememe, kolunu yerden kaldıramama gibi etkilerinden söz ediyor!
Normal bir penisilin iğnesinde, ya da antibiyotik kullanımında buna benzer olgulara rastlamak olası diye düşünüyorum!
Asıl düşündüren, daha işin başında, “aşının uzun süreli etkilerinin, verimliliğinin şu an bilinmediği, yine aşının olumsuz etkilerinin olabileceği” biçiminde tümcenin yer aldığı onam formunun, birbuçuk yıl aradan sonra bile imzalatılmasının sürdürülmesi…
Tamam, belirsizlik taşımasına karşın faz üç “bayram sevinci” yaşatılarak, bir de “acil kullanım” izni alınarak vurduruldu, ülkemizin insanları da denekler arasına katıldı da; şu an bunların aşılması gerekmiyor mu?
***
Ya aşısızlar…
Aşısızlardan tanıdığım “çoğu”, karşıtlıktan daha çok, gerek sosyal medyada yer alan paylaşımlar, gerekse ulusal medyada ipe/ sapa gelemeyen çelişkili açıklamalar nedeniyle “uzak kalmayı” yeğliyor!
Kendini kalabalıktan koruyor, temizliğine her zaman olduğu gibi özen gösteriyor, beslenmesini sağlıyor; “aşı” sonraya, diyor!
Dünyayı yirmi aydan bu yana etkisi altında bulunduran, onsekiz aydan beri ülkemizde etkisi görüldüğü ileri sürülen, o günden bu yana gerek politikacıların/ gerek bilim insanlarının/ gerekse küresel ölçekli yayılan bilgilerin ortaya çıkardığı soruları sorguluyor!
Örneğin varyantı oluşturan etmen “ne” diyor,
Örneğin aşısızlar gerçekten “sorunlular” mı diyor,
Örneğin virüsün hem varyantından, hem de bulaşmasından “aşısızlar mı sorumlu” diyor,
Örneğin aşılıların da virüs taşıyıcı oldukları yadsınmazken, “neden” aşısızlar “potansiyel” suçlu, ya da neden “mahalle baskısı” yapar gibi kıskaçta tutuluyor deniyor…
Örneğin neden, hiçbir bilimsel açıklaması olmamasına karşın “aşısızların varyantı” sözü ısrarla kullanılıyor?
Örneğin “neden” her akşam açıklanan günlük covid 19 tabelasında bir uçak dolusu insanın yaşamını yitirdiği söylenirken, bir/ iki aşısızın da aralarında yer aldığı “suçlayıcı” dil kullanılarak anlatılıyor?
Örneğin “neden” aylardır aşı kullanılmasına karşın, olgu sayısı düşerken/ yaşamını yitirenlerin sayısı artıyor?
Bilin ki, yanıt verdiğiniz gibi yaşarsınız!
***
Tüm bunlar konuşulup/ tartılırken, dünya Sağlık Örgütü’nden gelen son bir açıklama kimleri düşündürmeyecek bilmiyorum!
Akşam, bir ulusal televizyonda, bilim insanı Mehmet Ceyhan’a soruldu; soruyu mu unuttu, anlamadı mı, yanıtlamak mı istemedi, yoksa bir başka gerekçesi mi vardı, bilmiyorum…
Sözünü etmedi, kıyısından/ köşesinden değinmedi bile…
Konu şu:
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörü Hans Kluge, bu güne değin yapılan konuşmaların tersine, “coronavirüs aşılarının salgını sona erdireceği görüşünün zayıfladığını” söyledi.
Ayrıca, hükümetlerin “üçüncü doz aşı içinde olmak koşuluyla, aşamalı olarak yeni stratejiler benimsemesi gerektiği” uyarısında bulunuyor.
Kluge, tr.euronews’de yer alan açıklamasında, “yeni varyantların çıkacağı, grip gibi insanlarla birlikte var olayı sürdüreceği” belirtiliyor…
Büyük “puntolarla” yazmayı sürdürelim…
140921
YAZARLAR
6 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce