*”Gelin hanım (Meral Akşener) benim memleketim Rize’ye gidiyor.”
* “Gelin hanıma orada görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor.“ Demiştiniz ve yetinmeyip eklemiştiniz ya hani;
“Bu daha bir… Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler.”
Bir kişi üzerinden milyonlara verilen, kan dondurucu böylesi korkunç tehditlere rağmen, ileri demokrasimize(?) ve onun demokrat liderinin hoşgörüsüne(!) sığınıp, vatandaşlık hakkımı kullanarak bir soruyla başlamak istedim 2. bölüme
– Bu ülkenin her köşesine, her iline, ilçesine-köyüne her isteyen gidemez mi? Kurtarılmış bölgeleri mi var bazılarının!
*
Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurları ise, siyasi partililerin ve onların liderlerinin ülkenin her köşesine, semtine, ilçesine, iline ulaşıp ülke sorunlarını halktan dinleme hakkına kimler hangi hak ve yetkiyle sınırlama koyabilir?
Yapılan saldırıyı kınamak da yetmezken- önlemek gerekirken- hoşgörmek nasıl bi-şey!
Bir partinin genel başkanı bir yere gidemiyorsa – giremiyorsa, bu sorumluluk kimin?
“Fırat kenarında kaybolan ya da güvende olmayan kuzudan sorumlu” kim!
“Ben bu ülkenin çobanıyım” demesini bilen, kuzuyu kurda kaptırmamasını da bilmek durumunda değil mi?
“Dua edilmeliymiş, saldırının daha ileri boyutlara götürülmemesine!.
Üstelik daha ileriye götürülmemesi –saldırganların- edep ve adap göstermesi(ymiş)…
Lütfetmişler de can bağışlanmış öyle mi!
Saldırı sonrası, can bağışına teşekkür beklentisi değilse nedir anlamı bu söylemin?
Olayın linç boyutuna getirilmemiş olması edep ve adapsa bu nasıl adap, kimin adabı?
Hangi dinin adabı bu?
Yani’si şu ki; biraz dah edepsiz, biraz daha adapsız olunsa(ymış) o da olacak(mış) öyle mi?
Bu daha “Biiir” ne demek!
“Biiir”in kendisi zaten bizi yeterince korkutup dururken, “iki’den daha çok mu korkmamız gerektiği anlatılmak istenmekte!
– Devamı var! Gelecek! Diyorsunuz yani… Ayağımızı denk alalım yani; öyle mi?
– Yoksa korkuları tehditleri, bizler kendi hüsnükuruntumuzla mı yaratmaktayız?
Ürperdikçe sorular üşüşüyor beynime!
– “Daha neler olacak neler!” Neler olacak ki?
– Siz şimdi; “uyardım ben- Günah benden gitti!” diye, teşekkür de beklersiniz.
– “Bunlar daha iyi günlerimiz” öyle mi? Lamı-cim’i yok “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatı” mı demek bunlar yani!
– Daha çok mu yanacak canımız?
– Daha çok mu arayacağız hukuku?
– Yoksa yeni 128 milyar dolarları mı sorar hale geleceğiz?
– “Seçimsiz demokrasi” dönemi de mi ihtimaller arasında yoksa?…
*
– Korkutarak bütün yolların kapalı olduğunun mu göstermeye çalışıyorsunuz yani?.
– Ne yani… Kurtuluş için Samsun’a mı çıkalım yeniden?
**
Ama yine de bir umutlu şüphe var içimde; Galiba siz bizi, kendi korkularınızla korkutmaktasınız (Bölüm 3’te buluşalım… Daha çoook diyeceklerimiz var)
01 Haz. 2021
YAZARLAR
6 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce