Bulunmaz Hint kumaşı…

ABONE OL
28 Şubat 2021 14:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün günlerden Pazar ve bugün Şubat ayının son günü…

Siyasetten bıkmadınız mı?

Ben bıktım, o yüzden benim de sıkça kullandığım bir deyim için, gelin önce hep birlikte tarihin tozlu sayfalarında kısacık bir gezinti yapalım…

Seveceksiniz…

***

Yıl XVII. yüzyılın başları…

Yer Hindistan.

Hint Okyanusundaki o büyük yarımadadayız. Bildiğiniz gibi burası dünyanın gizemli, renkli, baharat kokulu ülkesi…

Konumu, iklimi ve sahip olduğu zenginlikleri ile yıllarca dünya ülkelerinin ilgisini çeker. Sömürgeleştirilmeye çalışılır.

Yabancı güçler tarafından tam iki yüz defa işgal edilen Hindistan; son işgalcisi İngilizlerden sonra bağımsızlığını kazanır…

***

Özellikle Fransa, İngiltere ve Rusya gibi önemli güçler; burada söz sahibi olmanın her anlamda önemli olduğunu bildikleri için hep acımasız davranır.

Yıllar içinde ülkeler değişir ama bu güzel ülkenin esareti bitmez.

Gelin görün ki İngiltere;

Diğer sömürge imparatorluklarına göre bölgedeki kalıcılığını uzun yıllar korur.

Bunun için, önce kurduğu ticari şirketlerle Hindistan’da güç ve güven kazanmanın yollarını aralar. Ardından ülkenin zengin ham madde kaynaklarını işler.

Derken XIX. yüzyılda İngiliz siyasetinde öncelikli bir yer edinir. 1858 yılında ise bir İngiliz kolonisi haline gelir.

Ta ki 1947 yılında özgürlüğüne kavuşana değin…

***

Tarihin tozlu sayfalarını karıştırırken paylaştığım bu kısacık notlardan sonra; şimdi sıra geldi hepimizin bildiği, kullandığı, başlıkta da kullandığım deyimi yeniden hatırlamaya ve ardındaki acıyı öğrenmeye.

“Bulunmaz Hint Kumaşı…”

Sizleri bilmiyorum ama bendeniz bu deyimi kendimi bildim bileli kullandım, kullanıyorum.

Çok kişinin kullandığını da düşünüyorum…

Karşımıza “nadir bulunan, paha biçilemez, kıymetli” şeyler çıktığında bu deyimi kullanıyoruz, ama “çoğumuz” sanırım bu deyimin arkasında ne kadar acı bir gerçek var bilmiyoruz…

Bir bakalım mı?

***

İngilizler Hindistan’da varlık göstermek amacıyla, ülkenin önemli şehirlerinde ticaret merkezleri kurarlar ve başarıyı yakalamak adına her yolu denerler…

Ülkenin demirini, kömürünü ve diğer değerli madenlerini işlerken bir yandan da bereketli topraklardaki çay ve pamuk üretimine el atarlar…

Hintli ucuz iş gücüyle üretilip toplanan pamuklar gemilerle İngiltere’ye götürülür. Orada önce iplik haline getirilir.

Ardından kumaş olarak dokunur.

Hint pamuğundan dokunan bu İngiliz kumaşları Hindistan’ a geri getirilir…

***

Kumaş pazarında söz sahibi olmak için daha ucuza pazara sürülür. Amaç piyasada çok tutulan ünlü Hint kumaşlarını alt etmektir.

Ne var ki İngiliz kumaşları Hintlilerin ilgisini çekmez.

Daha pahalı olsa da Hintliler; usta çıkrıkçılar tarafından itinayla elde dokunan kendi kumaşlarını alıp kullanmaktan asla vazgeçmezler…..

Bir türlü ithal kumaş kullanımını yaygınlaştıramayan ve pazardaki yenilgiyi hazmedemeyen İngilizler; Hint kumaşının pazar payını azaltmak hatta yok etmek için bir plan yapar.

Ama bu plan hiç de masum değildir…

***

El tezgahlarında maharetle çalışarak kumaş dokuyan Hintli ustaların ve yardımcılarının, çıkrığın başında kumaşı dokurken düğüm atmalarına, tezgahı kullanmalarına mani olmak adına özellikle baş parmaklarını keserler…

Ne yazık ki aralarında elleri ve kolları kesilenler de olur.

Öyle böyle de değil…

Bunların sayısı maalesef acımasızlığın boyutları insanlığımızı sorgulatır cinsten çok sayıdadır…

Ne yazık ki tarih sayfalarında, neredeyse “yüz bin” kadar usta çıkrıkçının bu acımasızlığın kurbanı olduğu yazıyor…

İşe bu nedenle bir süre sonra ülkede ünlü Hint kumaşını dokuyacak usta kalmaz; dolayısıyla Hint kumaşı bulunmaz olur…

***

İşte hepimizin bildiği kullandığı “Bulunmaz Hint Kumaşı” deyimi buradan çıkar…

Bu arada yeri gelmişken “Hint Kumaşı” için minik bir bilgi…

Özellikle keten ile hakiki ipek ipliği kullanılarak el tezgahlarında sevgi ve emekle üretilir bu meşhur Hint kumaşları…

Üretimi hayli zor olan bu ünlü kumaşlar günümüzde de çok ender olarak bulunabiliyor…

İlk satırlarda da belirttiğim gibi;

Karşımıza, nadir bulunan, paha biçilemez, kıymetli şeyler çıktığında bu deyimi kullanmamızın sebebi de bu yüzdendir…

***

Pandemi nedeniyle çok zor günler geçiriyoruz; elbette bugünler de geçecek, çok güzel günleri de göreceğiz…

Mevlana diyor ki; “Yarım nefeslik bu hayatta sevgiden başka hiçbir şey planlamayın…”

Katlıyorum…

Gelin, enseyi karartmadan bu süreçte zaten var olan “sevgimizi” çoğaltalım…

Asla kaybetmeyiz…

İstanbul 28.02.2021 04.15

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP