Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
hosting satın al
Gülperi KILIÇ/ Sosyolog
Gülperi KILIÇ/ Sosyolog

Bilgelik mi, yük olmak mı?

Toplumun yaşlılarına verdiği değer, onun sosyal gelişmişliğinin aynasıdır.

Bir insan yaş aldığında, ümitleri ve arzuları da yaşlanır mı?

Yani, canım efendim, “gönül yaşlanmaz” derler ya, gerçekten de öyledir.

Gönül yaşlanmaz ama yorulur. Hem de çok yorulur.

Herkes bir gün bu hayattaki yaşam sayfasının kopacağını bilir, görür de bunu insan kolay kolay kendine konduramaz.

O ecel bir gün bana da, sana da elbet gelecek.

Bazen televizyonda,

“Torunlarıma bayram harçlığı veremiyorum” diye ağlayan bilge insanlar görüyorum.

Oysa bu, zaruri ihtiyaçlarını karşılayamamanın, yaşamı sürdürmenin ne kadar zor olduğunu anlatan küçük, lüks bir kırıntı sadece.

Zaten daha temel ihtiyaçlarını karşılayamayanlar var.

Ve böyle giderse, yaşlıların evlerine gelen konuklara para atsınlar diye kumbara tutacakları günlerde çok uzak değil.

Bu insanlar çalışmış, emek vermiş, üretmiş ve henüz göçüp gitmeden, sanki “senin değerin bu kadarmış” der gibi üç kuruş geçimlik maaşa mahkûm ediliyorlar…

Bu mu hakkaniyet?

Emekliler, insaf ya da merhamet beklemiyor.

İnsan olduklarının üstü çizilsin diye değil,

Altı çizilsin diye seslerini yükseltiyorlar.

Yani, çalışarak ödedikleri primlerin hakkaniyetle ödenmesini istiyorlar.

Niçin biliyor musunuz?

Çünkü sosyolojik açıdan bakıldığında, emeklilik sistemi sadece bireysel değil, toplumsal bir meseledir.

Temiz gıda, barınma, sağlıklı yaşam, sosyalleşme gibi temel ihtiyaçların yanı sıra; gözlük, ortopedik malzeme, işitme cihazı gibi özel ihtiyaçların yanında, doktor kontrolünde vitamin, mineral ve hormon takviyeleri almak da yaşlı bireyler için hayati önem taşır.

Çünkü yaşlı bir insan her ayakkabıyı, her kıyafeti giyemez.

Kulak tam duymaz, göz tam görmez;

bunlar, gençliklerine oranla yaşam maliyetlerini katbekat artırır.

Ve yine…

Gezip eğlenmeye, huzurlu bir nefes almaya yetecek kadar maaş isterler.

Kaç yılı kaldı bu insanların?

Verin hak ettiklerini, ellerinden almayın.

Son altı yılda intihar eden her üç yaşlıdan birinin yoksulluk ve yoksunluk nedeniyle hayatına son verdiği tespit edilmiştir.

Bu, yaşlıların yaşadığı ekonomik ve sosyal zorlukların ne denli ciddi olduğunu gözler önüne seriyor.

Ekonomik adaletsizlikler, yaşlı nüfusun yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.

Çünkü yaşayan ölüden beter olmak da bir yaşam değildir.

Ya emeklilere hak ettikleri,

Asgari ücretin ve açlık sınırının üzerinde bir yaşam maaşı verin,

Onların emeklerini yok saymayın,

Ya da onlara bu yükü yaşatmayın.

Emekliler insandır.

Yaşlandıkça her şeyi yiyemezler, daha çok vitamine, minerale ihtiyaç duydukları gibi, daha çok ilgiye, alakaya da muhtaçtırlar.

Ah keşke zaman bu kadar çabuk geçmese…

Belki bu yazımı körpecik bir genç okuyacak.

Bir de bakacak ki, aynı hakları o da kendi için talep eder hâle gelmiş.

Senin geçtiğin yollardan geçtiği için, ona karşı haksız tutumunu hemen anlar.

O, senin geçtiğin yollardan çoktan geçmiştir.

Hem bilgisi hem de tecrübesi olduğundan, daha umutsuz ve daha kırılgan olur.

Ve bilgelik…

Hiçbir zaman yük değildir.

 

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER