Önümüzde ciddi sınav vereceğimiz günler var. İlki anayasa değişimiyle kurulan devlet yönetiminin kökten değiştirilmesi. İkincisi demokratik devlet yönetiminin, eksiksiz inşa edilmesi. İlk ayak için konsensüs yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Hatta öylesine laf geveleyerek geçiyorlar. Siyasi partiler kimlik krizi içinde kendilerine hayatın dayattığı arz ve taleplerin çözümünde kaçıyorlar. 5 G’li dünyada tek boyutta tek düzlemde dönme dolap oynuyorlar.
Oysa ülkede sadece hukuk zemini değil, sosyal yaşamı zehir eden üretim ve tüketim kaosu; ülkeyi kasıp kavuruyor. Halk tepkili.
İlk genel seçimde mevcut yönetim büyük ölçüde tasfiye olacak. Sorun ikinci ayakta başlayacak. Tüm dışındaki sağ ve sol partilerin, demokrasi anlayışı çok farklı. Arasındaki açı çok zor daralır.
Türkiye sağı siyaseti ırk ve inanç üzerinde biçimlendiriyor. Devleti yönetme gücü elde etmek adına hak, hukuk ve adalet istiyoruz der. Hükümet olduğunda dediğinin kırıntısıyla ilgilenmez. Uygulaması anti-demokratiktir.
Bu gerçeği 2023 yılı içinde yapılan genel seçim sonrası göreceğiz.
CHP ve diğer sol partiler demokratik devlet yönetim taleplerini gündeme taşımıyor. Ya bir hedefleri yok. Ya da mevcut sistemle devam etmek istiyorlar.
Solun kararsız tutumu AKP-MHP ittifakına nefes aldırıyor. Bir yandan Kürtlere zeytin dalı uzatırken diğer yandan “demokratik anayasa” istiyoruz diyerek makyavelist yola dört elle sarılıyor. CHP ve sol partilerin yarınlarda ne olacağını bugünden görerek alternatif çözümlerle önlemini almalıdır.
Sahadan aldığımız bilgiler bu yönde değil. Daha çok faşizmin hukuksuz ve adaletsiz baskılarına tepki ötesine taşınmıyor.
Düşünce birliği olmadan eylem birliği olmaz. AKP-MHP ikilisinin inşa ettiği faşizmin bitirilmesine dönük ortak çaba inşa edilecek devlet yönetiminin ortak dil olması gerekiyor. Yüzeysel değişimler sonuç getirmez. Sadece var olanın üzerini örter. “Güçlendirilmiş parlamenter” sistem diye bir devlet tanımı yok. Meclisi güçlü kılarak demokrasi kuramazsın. Meclisi kimlerin oluşturacağı önceden bilinmez. Toplumun değerlerini bir yana iterek, ötekileştiren kişilerin oluşturduğu meclis dahada tehlikeli olur. Sadece görüntüde algı yaratırsın.
Gidilecek yol net.
AKP-MHP ikilisi dışında olan siyaset dünyası demokrasiden ne anladığını ve kimin için demokrasi sorusuna yanıt veren iddialarını açık ve dolanmadan açıklamalıdır. Anlaşma ve ortak tavır alma, iddiaların uzlaşan kesitleriyle Türkiye halkına sunulmalı.
Demokrasi sadece siyasi öz taşımaz. Aynı zamanda ekonomik özü var. İkisi iç içe girmiştir. Biri olmadan diğerinin anlamı yok.
CHP demokrasi sürecini böyle okumalı. Tüm hazırlıklarını bu mantıkla yapmalıdır. Yoksa, İlk genel seçimden sonra siyasi çatışma kapımızın önünde ve yeni süreçle başlar.
Ülkenin buna tahammülü yok!
Bugünden uyaralım dedik.