Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mekin ŞAHİN

Düşünce, eylem birliği; Deniz! Hüseyin! Yusuf!

Deniz Gezmiş teori-eylem birlikteliğine örnek bir devrimci. “Deniz, bir eylem adamıydı. Bunu her fırsatta kendisi söylerdi. Eğitim ve kültür birikimi buna uygun olmasına rağmen, “Teorisyen” olmayı değil, devrimci bir “Pratisyen” olmaya karar vermişti. Deniz, o zamanlar gençlik içinde tartışma konusu olan devrimci yaşam ve devrimci eylemin diyalektik birliğine özel bir önem veren ve sürekli eylem için yerinde duramayan devrimcilerdendi.

Deniz, devrimin güncelliğine herkesten daha çok inanmıştı. Günlük yaşamının her anını devrimci bir görev olarak algılar ve ona göre davranırdı. Kısa hayatı sürekli eylem içinde geçmiş.”

68 kuşağının sonuca giden özelliği, düşlerini hayata geçirmek ve mücadelesini zamanın her anına yerleştirmesidir.

Hedeflerini örgütlü seçeneğe dönüştürürken, aşağıdan yukarıya çelikleşen parti kurmayı istemişler.

Tüm önderler kültürel birikimini, günlük eylemlerle bütünleştirdiler.

Bu tavırları onların tarihe iz bırakmasını sağlamıştır. 68 kuşağı öncülerinin yaşayan ve yaşamayan kimlikleri hala sorgulanıyorsa Türkiye halkının sadece özgürlüğünü değil tam bağımsız ülke sevdalarını diri tutmalarıdır.

Tam bağımsız Türkiye isteği 68 kuşağı devrimcilerinin verdiği mücadele, ödediği bedel üzerinde kökleşmiştir. Dün bu slogandan korkanlar, bugün tam bağımsız Türkiye talebine sarılıyor.

Deniz Gezmiş, 68 kuşağı içinde Tam bağımsız Türkiye talebiyle bütünleşen devrimci önderlerden biridir! Bıraktığı miras sadece devrimci dünyanın değil kapitalist-emperyalist dünyaya karşı olan herkesin sloganı olmuştur.

6 Mayıs THKO’nun üç önderi Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idam edildiği gün olarak tarihe geçti.

Ama onlar hala yaşıyorlar.

6.filoda yaşıyorlar.

Kahrolsun emperyalizm ‘de yaşıyorlar.

Yaşasın halkların kardeşliğin de yaşıyorlar.

Yaşasın tam bağımsız Türkiye talepleriyle yaşıyorlar.

Bugün demokrasi isteyenler 68 kuşağının çığlığını yüreklerinde hissederek, düşlerini pratikte inşa etmenin vazgeçilmez olduğunu unutmamalı!

İnançla, korkuyu yenerek.

Aslanı aslan yapan boynun da ki yelesi değil kararlı dik duruşunu koruması ve göstermesidir.

Aslanın tutumu insanların farklı dillerde hikayelerine vesile olmuştur. Aslanla ilgili duyduğum bir değerlendirmeyi anlatayım:

Aslanın eşi öldüğün de çok perişan olurmuş. Ser sebil bir halde dolaşır dururmuş. Çevresi onun bu haline bakar sonra da vah vah Aslan ne hale geldi derlermiş.

Aslan dolaşırken bir ağaç dibi bulur, diliyle vücudunu yalar; yüreğine yerleşen acıyı tedavi etme çabasına girermiş. Ayağa kalktığında zayıflayan vücuduna rağmen gözleri çakmak, çakmak olurmuş. Aslanın çöküşünden medet umanlar şaşkınlık içinde Aslanın gözlerine bakamaz, korkudan ormanın derinliklerine dalarlarmış. Taaaki ayağa kalkan Aslanın kükremesini duymayacakları derinliğe doğru.

Zalimler, zulmüne karşı duranlara önce saldırmış sonra da kaçacak delik aramıştır. Aydınlar korkuyu yenerek, etiketlerini gereğini korkusuzca yerine getirmelidir. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri sonrası yaşanan zulme ve zalimliğe sessiz kalanların denge tutumları yüzünden Türkiye demokrasi sınavını kaybetmiştir.

Devrimciler yüz üstü bırakılmakla kalmamış, aileleri cüzzamlı insanlar gibi ötelenmiştir.

Bıçak kemiği kesiyor!

Aydınlar geçmişteki suskunluğunu son vermeli. Aydın taşın altına elini değil gövdesini koymak zorundadır. Ben aydınım demekle aydın olunmaz. Ülkesini, halkını ve insanlığını savunmak ve korumak zorunda.

Tek hedefi insandır.

Önceliği susmak değildir!

Önceliği emperyalizme, faşizme, şovenizme ve sömürgeciliğe karşı olmaktır. Sözle Karşıtlık yetmez.

Sözü ve uygulamalarıyla mücadelesini korkusuzca vermelidir. Bu yol önce yurtseverlikten geçer. Mücadele süreçleri birçok taktiği içinde barındırır. Koşulları göre bir ağaç dibi bulur, değerlendirir ve ayağa kalkar. İlkeleri adına mücadelesine devam eder.

Susmaz.

Susan aydın olmaz!

Türkiye, Anadolu kavramıyla iç içe girmiştir. İkisini birbirinden ayırmak mümkün değil.

Bu şu anlama gelir. Türkiye ve Anadolu halkı yalnız değildir. Türkiye aydını, yurtseveri, devrimcisi ve demokrasi yanlısı olanlar; gecesini gündüzüne katarak, bir ağaç dibin de oturarak; çakmak, çakmak gözlerle mücadeleye devam etmeli.

Etmeliyiz de!

Ülkesini, halkını sevmenin gereği budur.

6 Mayıs’ta Deniz-Hüseyin-Yusuf idam sehpasına giderken, 30 Mart’ta Mahir ve 10 arkadaşı çevresini kuşatanlara direnişleriyle korkusuzca yanıt vermişler. Arkadaşları ve Türkiye halkı adına ölümü tercih ederek; Türkiye yurtseverlerine devrimci ruhu ve devrimci direnişi miras bıraktılar.

Dar ağacında üç fidan Tam bağımsız Türkiye şiarı her koşulda gökyüzümüzde yankılanacak!

Sıra ilk seçimde 4. M.C. hükümetine son vermeye geldi.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER