Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Salı günü partisinin Meclis’teki grup toplantısında Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla ilgili ”Biz bu sorunun demokratikleşme adımları atılarak, kanunlar yapılarak bu meclis çatısı altında çözülmesi gerektiğini söylüyoruz,” dedi.
1 Ekim’de iktidar Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis’te Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sıralarına giderek başlattığı süreci ‘özenle temkinle ve tarihi sorumlulukla’ takip ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘bu sorunu inkar etmiş bir siyasetçi’ olduğunu belirten Özel, ”Bu sorunun Meclis çatısı altında çözülmesini savunuyoruz. Demokratikleşme adımları atılarak, kanunlar yapılarak çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Tam bir samimiyet, şeffaflık ve toplumsal mutabakatla sürdürülmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. 2015’te olduğu gibi Erdoğan tarafından nasıl felakete sürüklendiğini biliyoruz. Bugün de aynı yanlış bakış açısı olduğunu ifade ediyoruz. Dolmabahçe’de masa kurulup canlı yayın hazırlıkları yapılırken Erdoğan tarafından inkar edildiğini hatırlatıyoruz,” dedi.
CHP lideri ‘açık çağrı yapıyorum’ diyerek ekledi: ”Öcalan’a bir sihirli değnek değmesi ile, ‘her şey yoluna girecek’ denmesiyle çözülmez, bunun gerçekliği yok. Böyle bir sorun çözülecekse demokratikleşme ile Meclis çatısı altında çözülecek. Gazeteciler, Gezi tutukluları, Kürt’ü Türk’ü yerel yönetimciler içerideyken, kayyım uygulamaları devam ediyorken bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz. Çıkar ilişkilerine dayalı bir ilişki olursa bu işin sonunda Kürtler de Türkler de kaybeder.”
Sonra da TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un sorumluluk alması gerektiğini belirterek, ”Al ver pazarlığının içinde olmadık, sonunda da olmayız. Bu yol ancak tam demokrasi ile olur. Kim Kürt sorunu çözülsün istiyorsa, bilhassa DEM Parti, demokratikleşme paketinde yer almalıdır. Demokratikleşme paketine varız, kim geliyorsa hodri meydan,” dedi.
Belediye başkanlarının tutuklanması
Esenyurt ve Beşiktaş belediye başkanlarının ardından Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in de ‘yargı sopası’yla karşı karşıya bırakıldığını belirten CHP lideri “Suçu ne? Beykoz’u AK Parti’nin elinden almak” dedi. Gece yarısı yapılan baskınların hukuka aykırı olduğunu hatırlattı. 65 yaşındaki bir belediye başkanının, imzasının bile olmadığı işlerden dolayı sabah 4’te evi basılarak gözaltına alındığını söyleyen Özel, “Gece aramalarını kaldırdık diye övünenler, şimdi kanunu çiğneyerek operasyon yapıyor. İktidarda kalmak için bunu yapıyorsanız, avcunuzu yalarsınız!” dedi.
Beker’e rozet
Ayrıca Özel, İYİP’den istifa edip partisine geçen Adnan Beker’e de rozet taktı.
Beker, 14 Mayıs seçimlerinde dönemin CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini söylemişti. Bu duruma CHP içinden tepki var.
Ne olmuştu?
Öcalan’ın uzun süredir beklenen açıklaması 27 Şubat Perşembe günü kamuoyuna bildirildi. Öcalan, örgüte silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısında bulundu.
Açıklamayı okuyan DEM Parti vekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın notunu ise şöyle aktardı: “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi; demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”
Açıklamanın tamamı ise şu şekildeydi: “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir.
Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.”
Bahçeli’nin çağrısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun” diyerek, İmralı Cezaevi’nde bulunan PKK lideri Öcalan’a çağrıda bulunmuştu.
“Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın,” diyen Bahçeli, “Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” sözlerini dile getirmişti.
“Terörsüz bir siyaset” için sorumluluk almaya hazır olduklarını belirten Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
“Herkes ittifak halindeyse değil elimizi, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.”
Bahçeli, “Milletimizin ayak bağların kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım,” da demişti.
MHP lideri daha sonra bu çıkışlarını sürdürdü. Hatta Öcalan’a seslenerek, “Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin,” dedi.
Bu açıklamaların ardından İmralı’daki Öcalan ile DEM Parti heyeti arasında görüşmeler başladı.
Türkiye’de çözüm süreci
Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.
Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.
haber: euronews