Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Şah mat! 

Türkiye halkının yiğitliği içine alan sporu güreştir. Güreşçiyi halk kendine

Türkiye halkının yiğitliği içine alan sporu güreştir. Güreşçiyi halk kendine özgüveni olan, gururlu ve dik duruşla saygınlık kazanan yiğit görür. Güreşçi güreşirken sadece vücudunu kullanmaz. Rakibinin meziyetlerine göre hazırlık yapar ve oyun kurgusunu ona göre kurar.

Hiçbir güreşçi sakatlanmadıkça güreşi terk etmez. Beyniyle, vücuduyla ve kurguladığı oyunlarla rakibini tuş ettiğini ilan eden cazgırın sesini duyuncaya kadar sürdürür. Satranç ülkemizde çok yaygın olan zekâ oyunu değil. Ama özel alanlarda oynanır. Öncesini, sonrasını ve hedef yollarını bir plan dahilinde sürdüren iki kişinin; stratejik detayla buluştuğu spordur.

Hedef şahın hareketsiz bırakılması. Şahın Mat edilmesi. Güreş ile satranç sporunun ortak yanları var. Bütün olasılar hesaplanır. Oyun kurulur. Rakibin tüm hatlarıyla teslim alır. Hata yaptırır. İlk bulduğu hata üzerinden sonuca gidilir.

Türkiye arenasında siyaset iki sporun ortak zemininde oyun kurmanın peşinde. Sabırlı olan, 10 hamle sonrasını görebilen, rakibinin kuracağı oyunlara karşı oyunlar kurabilenin sonuç alacak karanlık ile aydınlığın mücadelesi veriliyor. Sahada görünen iki yüz var. CHP ve AKP yüzü.

Satrancı oynayan, güreş tutan iki pehlivan. Bir yanda 23 yıl ülkeyi yöneterek insan yaşamını cehenneme dönüştüren AKP, bir yanda ülkeyi bu hale dönüştürenler karşısında 23 yıldır ana muhalefet olan CHP! 31 Mart 2024 sonrası kurulan oyunlar Türkiye’de demokrasimi getirecek yoksa karanlık dünyanın jandarması faşizmi daha güçlü yapacak.

Çok ciddi bir dönemden geçiliyor. Bu mücadele sadece ülke içi dinamikler arasında geçmeyecek.

Aynı zamanda demokrasi isteyen güçlerle, dünya halklarının korkulu rüyası emperyalist ittifak güçleri arasında yapılan bir mücadeledir. Karşısında geniş güç birliği olan yurtsever demokrasi güçlerinin, sosyalistlerin, liberal sağcıların, ulusalcı milliyetçilerin; özellikle CHP’nin hatasız, planlı önderlik yaparak Türkiye ve Türkiye halkını param parça etmek isteyenlere darbe üstüne darbe vurmalıdır. Vurduğu her darbeyle onlar yeniden dirilmeye fırsat bulmasınlar. CHP adına konuşan her yöneticinin, militanın ve genel başkanının nefesinde vücut bulan sözler; halkta dalga dalga umut, Türkiye ve Türkiye halkına düşman olanlara korku yaratmalıdır.

Türkiye’de uzun süredir atılan bir slogan var. Halkı mücadele vermeye çağıran. ‘’Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiç!’’ Doğru slogan. Yanlış olan halkı mücadeleye çağıranların halka gösterdiği çözüm ve sonuç getiren hedef yok.

Bu nedenle slogan atıldığı alanlarda çıkan ses cılız, bu sloganın muhatabı olan halk ilgisiz ve kayıtsız kalıyor. Bu fotoğraf gerçek karelerine yerleşmeli. Hedef ve hedefe giden yolu aydınlatarak gösterecek çözümler bayraklaşmalı.

Ben o güreşçiden iyiyim. Ben o satranççıdan daha iyiyim demekle iyi olunmaz. Mücadele sürecinde yapacağın hamle ve oyunlar seni gözleyene heyecan yaratmalıdır.

Söylemem o ki sayın Özgür Özel ve MYK üyeleri bu geminin rotasını hedefe kilitlemek zorunda. Hatasız hedefe ulaştırma k zorunda. Bu onlar adına tarihi zorunluluktur. Çevre baskısıyla değil, partinin hedeflerini demokratik devlet yönetimine götüren planlarla yol almalılar.

Tepeden tırnağa ortak dil kullanılmalı. Ortak söylemle çözümler Trakya’dan Hakkâri’ye; Trabzon’dan Adana’ya kar topu gibi büyüyerek yayılmalıdır. Hata yapma hakkı bitti! Ya Türkiye ve Türkiye halkı kurtulacak, ya da tümüyle emperyalizmin projelerinde parçalanacağız!

Sayın Özel 29.01.2025 tarihli gurup konuşmasında iki şeyin altını çizdi. Hükümeti kuracak Cumhurbaşkanı adayını 1.600.000 parti üyesi seçecek dedi. Devamında seçilecek cumhurbaşkanının hükümet programını, çözümlerin üzerinden hazırlayacağız diyerek Türkiye’ye ilan etti.

Eleştiri yapan oldu. Destek verenlerde oldu. Cumhur ittifakı telaşa kapıldı. Başta Devlet Bahçeli olmak üzere tehditler kırıla gitti. Halk korku altında süreci sessizce izlerken, bir umut kapısı gördü. CHP’ne bir yönelme başladı.

Bu açıklamadan bir ya da iki gün sonra gurup başkan vekili Gökhan Günaydın, Uğur Dündar’ın programında CHP tüzüğüne göre 1.600.000 üye belirlemeyecek, başka yöntemlerde devreye girecek dedi. Anketler, PM ve meclis gurup eğilimi gibi. Genel başkan Özel’in gurup konuşmasında hiç bahsetmediği yöntemler.

Bir güven sorunu ortaya çıkıverdi. İşte bu nedenle CHP’ni yönetenler misyon yüklenmek istiyorsa ortak dil sorununu acilen çözmelidir.

Korkunun zirveye tırmandığı bu aşamada halk iktidar değişim sürecin gecikmesinden memnun değil. Belirsizlik her geçen gün CHP’sinden beklediği umudu tedirgin ediyor. Çünkü kurallara dayanan irade sokakta değil. Sokak yöntemin önüne getireceği adayın kim olacağı konusunda kaygılı.

Kendi geleceğine cenneti getirmeyecek aday sıkıntısını yaşıyor. Çözümsüzlük ve belirsizlik kaygısını yaşıyor. Çok zor koşulda oluşan iktidar karşıtı kümeden kaçmayı; zaruri ve hak olarak görme eğilimi güçleniyor.

Peki suçlu kim! Sokakta ki oy veren halk mı? İradesi muhatap kabul görülmeyen parti üyeleri ve halk mı? Temsil yeterliliği olmayan, feodal ilişkilerin getirdiği aday mı? Bunlar değil se kim? Ve satranç devam ediyor! Ve güreş devam ediyor! Çığırtkan Cazgırın ‘’Pehlivan! pehlivan! alta düştüğüne yerinme, üste çıktığına sevinme, daha sırtın gelmedi yere, daha sırtını getiremedin yere… haydi pehlivan! haydi! Allah, Allah; hazreti Hamza aşkına…” sözlerinde ki gibi. Unutma hedefe gidecek kişinin ŞAH-MAT demesi gerekiyor.

Hancı şarkı sözü ‘’Çook uzaklardan geldim/ser bir yatak/ hancı… uzanayım/ dertlerimle baş başa/ düşüneyim yaşadıklarımı.” Demokrasi güçlerine ne kadarda uyuyor.

Çok uzun yoldan gelirler. Yollarının adı demokrasi. Yolları insan özgürlüğü. Yolları tam bağımsız Türkiye. Öyle şeyler yaşadılar ki anlatmaya sayfalar yetmez. Hikayelerine yeni serüvenlerini eklemek zorundalar.

Serüvenlerinin adı demokratik cumhuriyet yönetim biçimi. Güçler ayrılığını olduğu, devlet kurumlarının bağımsız, özgür biçimde kurumlarını yasalara uygun yönettiği, TBMM ve Senato’nun olduğu, Ordunun tek çatıda toplandığı, Polisin hukuk ve adaletle görev yaptığı, Üretimin İhracat hedefli olduğu, sanayi teknolojisini üreten fabrikaların kurulduğu ve her yerde her alanda barışı, insanca yaşamayı savunan demokratik devlet yönetim biçimi!

İşte o an yaratıldığında şah-mat diyeceğiz!

CHP’ni yönetenler şah-matın Hızırı mısınız?