Lafını sözünü esirgemez.
Bir dişi aslan.
Boyu- posu, kaşı -gözü bir yana.
Biraz yaklaşıp ona;
Hastane odasında yitirdiği babasına ağıt yakarken.
Annesinin dizlerinde Kızılırmak gibi akarken.
İdil’ine gurur ile bakarken.
Sevdasına özlemi burnunda tüterken.
Hele bir de dostuna dost, düşman belleyenlere sitem ederken.
Dinleyin siz onu.
Göreceksiniz ki tek derdi.
Terini helalinden silerek, lokmasını ağız tadıyla çiğnemek.
Yeter ki siz ona önyargısız bakın, kendinizden Özgür’leşerek.
*****
Özgür Karasar.
Onu yıllar önce Karşıyaka’da katıldığım bir etkinlikte.
Konuşmacıları köşeye sıkıştıran sorularıyla tanıdım.
Müthiş bir özgüvenle, sağlam sorular soruyordu.
Çok genç bir kadındı.
İnsanda hayranlık ve gıpta uyandırıyordu.
Yıllarını okumaya, yazmaya ve örgütlü mücadeleye adamış.
Nicelerine taş çıkarır cinstendi soruları.
Zaten onu bir kez tanıyan kimsenin Özgür’ü unutabileceğini hiç sanmam.
*****
Özgür ve hünerli bir kalemi vardır.
Konuşma yeteneği yazma yeteneği ile buluşan.
Bir kusuru var ki;
Doğru bildiğini ne pahasına olursa olsun söylemekten hiç korkmaz.
Siyasetin içinde büyümüştür ama.
O bildiğimiz siyaseti yapmaz.
Ahde vefası çoktur onun.
Emeğini de, kalemini de.
Yakınında durduğu kimselerin zarar görmesinden endişelenip.
Korumak için değil Ha!
O, doğrunun bu olduğunu bildiği için böyle davranır.
Karşıdakiler de artık bilerek mi, isteyerek mi bilmem ama.
Gider Özgür’e bilenir.
Oysa Özgür’ün derdi kimseyi kayırmak olmamıştır.
Ahdi vefasıdır, Özgür’ü vakur ve özgür kılan.
Böylesi karanlık bir zamanda.
Özgür, insanlarda çok ama çok nadir bulunanlardan.
*****
Hiç, vefalı bir insansınız diye başınız derde girdi mi?
Giriyor vallahi.
Hem de işinizden gücünüzden bile edebiliyorlar sizi.
Bizim Özgür kızımızın başına gelen de tamda budur.
Özgür’ün mücadelesine, işine ve aşına zulüm ile bilenenlerin.
Onu özgür kanatlarından kırmak isteyenlerin utancı olsun.
Neyi incitebilir. Neyi çaresiz ve bir başına bırakmak isteyebilirdi ki.
Özgür’dü bu.
Gücünü ve vicdanını kendi mücadelesinden, bileğinden alan.
Böyle olmasa.
Alaylı olarak yaptığı başarılı gazeteciliği yanında.
Basın yayın üzerine mektepli olmayı heves edip.
Kırkından sonra üniversiteli olan Özgür.
Bir de üstüne, eğitimini aldığı hüner ile pasta yapar.
Online dersler verip ekmeğini taştan çıkarır.
Adeta bir kadının mücadelesini parlatan Özgür’ü.
Siz böylesine ulvi mücadeleleri kısırlaştıranlar.
Özgür’ü oturduğunuz yerden seyretmek durumunda kalırsınız.
Yetmez, dersiniz ki ‘keşke böyle insanlar.
Emeklerini ve yeteneklerini sırf kendileri için kullansalar.
Aslanlar kendi krallığında oturabilseler diye çelişen bir iç geçirirsiniz.
*****
Yetenekli insanlara önü açılmıyor.
Çekip çevirebilecekleri, etli ye sütlüye karışmayan insanları.
Rant kapısına uygun kapıkulları olanlar karanlık düzene dâhil ediliyor.
Kimisi işlerini yüreği ile yürütüyor.
Kimileri ise fiskoslarla adaleti hep geciktiriyor.
Ve bu yüzden adalet belki hiç gelmiyor.
Özgür özgür mücadelesinde.
Hiç usanmadan.
Bugün de düşmeden tek bir vicdani yanılgının ardına.
Başı dik.
Yoluna devam ediyor.