Eğitim sistemi ülkelerin geleceğini örgütler. Gelecek toplumsal yaşamı bugünden İş bölümüne hazırlar, bir arada yaşama alışkanlığını güçlendirir. Eğitim ve öğretimi uzman öğretmen devletin eğitim politikasına bağlı kalarak yerine getirir. Bilgi birikimi ve ahlaki meziyetleriyle öğretmenler, tüm ülkelerde değerli ve saygındır. Kimi ülkede kendi yaşamını ve geleceğine cennet yaratmak isteyen hükümet yöneticileri, öğretmenin hak ettiği saygınlığı yok eder, zedeler, öğretmeni ekonomik ve sosyal baskıyla küçük düşürür. Türkiye’de saygınlığı olan öğretmenleri, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sıradan meslek konumuna getirdi. Devam etti. AKP hükümeti çok önemsizleştirildi. Bilgi ve evrensel ahlak yerine; ‘’gerçek İslam’’ ahlakıyla ilgisi olmayan, bilimden ırak; itaatkâr bireyler yetiştirerek Türkiye’nin geleceği ipotek altına alınıyor. Öğretmen emeğinin karşılığını almadığı gibi yarınları güvencesiz; mesleklerini yerine getirirken baskı içindeler. Bir öğretmen olarak, koşullar ne olursa olsun; eğitimde birlik bütünlüğün daha özgür ve güven içinde eğitim- öğretim sürdürmesi; ülkemizin aydınlık yüzünü çok genişletecektir. Öğrenciyi değiştirerek, dönüştürerek; toplumun değerlerine uyumlu ve ülkesine her katkı veren seviyeye taşır Eğitim neden halkların ve ülkelerin geleceğini planlar? İnsan dünyada fiziki zaafı olan bir varlık. Tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz. Toplu yaşamasının nedeni birlikte ihtiyaçlarını karşılayarak ortak yaşam sürdürmektir. İhtiyaçlarını karşılarken kendi aralarında iş bölümü yaparlar. Kendi yaşamalarını güçlü kılana ve kolaylaştıran üretim aracı üreterek, gelişen kültürlerini sonraki nesle aktarır. Binlerce yılın getirdiği birikimle, sahip olduğu bilgi ve teknolojiyle sürekli günlük ve gelecekteki yaşamı planlar. Üretim ilişkileriyle insan, araç-gereç, bilgi gelişimi ve birlikte yaşam sistemleri hazırlanır. İşte bu nedenle eğittim-öğretim ülkelerin ve halkların geleceğinin aynası ve olmazsa olmazıdır! Sistemi yönetenler sadece bugünü ve kendinin çıkarlarını düşündüğünde; eğitim-öğretim çıkmaza girer ve tarihi sorumluğundan uzak kalır.
Osmanlı devleti Türk göçebe yaşamı kültürüne, Arap İslam kültürünü örtü yaparak, Bizans devlet birikiminden etkilenen yönetim anlayışına sahip olmasına rağmen; eğitim-öğretim birliği yoktu. Çok parçalı eğitim uygulaması nedeniyle parçalandı ve yok oldu! Osmanlının yıkılmasında en önemli etken eğitimin yetersizliği ve hedefi olmadan gelişi güzel yapılmasıdır. Cumhuriyet kurulduktan sonra; özgürlük ve bağımsızlık hedefine gidecek yeni nesil yetiştirecek eğitim ve eğitim sistemi kuruldu. Cumhuriyeti yaşatacak, halkı mutlu kılacak ekonomik ve siyasi sistemi muhafaza edecek milli eğitim sistemi kuruldu. Eğitim dili, resmi dille ülke genelinde birleştirildi. Cumhuriyetle kısa zamanda yoktan var olan ulus, açlıktan ve insan yaşam ihtiyaçlarını üreten ülke yaratıldı Eğitimin üç saç ayağı var: 1.Ülke üretimini, yeniden yaratacak yeni nesiller için hedefi çağdaşlık olan eğitim politikası. Bu politikayı sürdürecek ve bütünlüğü sağlayacak örgütlü eğitim sistemi. 2.Fiziki koşullar. Eğitim-öğretimin sağlandığı okulların ve diğer Fiziki koşulların ülke sathına yaygın konuma getirilmesi. 3.Hedefe uygun eğitimi, hazır hale getirilen eğitim kurumlarında ülkenin geleceği öğrencilerine eğitim ve öğretim hizmeti veren öğretmenler. Bu bütünlüğün miladı 30 Mart 1924’de eğitimde birlik yasasıdır.
Öğretmenlik mesleği kutsal meslektir! Onlar ulusun geleceğini yeniden üretirler. Üretmekle kalmaz, yeni kuşağın toplumsal yaşama uyumlu olmasını öğretirler. Bilgi yükler. Ülkenin ihtiyaçlarının sağlayacak teknoloji geliştirmenin yol ve yöntemlerini öğretirler. Ülkelerin üretim sistemine uygun ana ve ara meslek sahibi bireyler yetiştirerek ülkesinin, halkıyla birlikte ilelebet yaşamasına kanal açarlar. Ülkemizde Köy enstitüleri bu amaçla kuruldu.
Türk milli eğitim politikasını inançla sürdüren öğretmen; ülkenin geleceğini her şeyin üzerinde gören hükümetlerin desteğiyle örgütlü biçimde görevini sürdürdü. Yeni yetişen kuşaklar inancı üzerine vurulan geme rest çekerek yaşanabilir Türkiye mücadelesini bayraklaştırmaya devam etti. Türkiye aydınlanma dönemi hızla yükseldi. Cumhuriyetin bu evresindeki gelişmeler, dünyayı yöneten ve onlarla iş birliği içinde olanları korkuttu. Ve müdahale askeri darbelerle başlatıldı. Emperyalizme hizmet veren kişi ve partilerle devam etti. Darbe, darbeciler ve darbeyi yaptıranlar Türkiye’nin geleceğini karanlık dehlize atarak, öğretmenlere ve Türk milli eğitimine saldırdı. Atatürkçüyüz diyerek Mustafa Kemal ve cumhuriyet tarihinin en verimli kuşağını çürüttüler. Vatan ve millet diyerek Türkiye halkının çağdaş ulus olma arzusunu, onu yaratacak olan öğretmenlerine asalak yaftası vuruldu. AKP hükümetleri bu nedenle 24 Kasım ruhunu param parça etti.
Bugün yaşadığımız her şey 12 Eylül 1980 askeri darbenin yarattığı sonuçlarıdır. Değeri cumhuriyetin kurucu iradesiyle paha biçilmez kabul edilen öğretmenlerimiz, sizlere dünden daha fazla ihtiyacımız var. Sizlere vurulan prangaya önce düşlerinizle sizler son vermelisiniz. Önce siz özgürlüğü öğretecek kadar özgür olun ki geleceğimizi yaşatacak özgürce düşünen ve idealleri adına yaşamını feda edebilecek bireyleri yeniden üretebilesiniz. Siz özgürleşen dünyanın önderlerisiniz. Türkiye’nin sizin önderliğinize ihtiyacı var. Çünkü siz insanlığı bilgi yükleyerek, ahlaki ve adaletli birey olmayı öğreterek evrensel yaşam kültürünün yürekli militanlarısınız. Kötülüklerle savaşmak önderlerin işidir!