Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Halil Arık

2024’e kahırlı sesleniş (Bölüm -3)

“Gelecek nelere gebedir bilinmez!…” demiş atalarımız. Hadi “Ata” hatırı sayıp da ağır söylemeyelim… Son 10 yılı onlar yaşamadı ki!.  Yaşasalardı, böyle bir söz çıkar mıydı ağızlarından.

Aha çekti gitti 2024… Geldi 2025…  Nesi belli değil 2025’in daha 3. gününde? Kabusu çöktü şimdiden omuzlara… %11 maaş zammı, %58 kira artışı… Haklı değil mi ekonomist Mahfi Eğilmez Hoca, “Alay etmenin bile bir adabı vardır!” teşhisinde!?…

Sanılmasın ki 2024  herkesi sadece bir yıl kocattı!?…

Kim kocamadı 2025’in ilk üç gününde bile 3 yıl!?… Açlık her gün kocatır insanı… Hele ki, torununa, evladına 3 kuruş harçlık veremeyen atayı… Dostuna bir çay ısmarlayamayan yurttaşı…

Çok mu toktuk, Kurtuluş Savaşı’nı verirken…? Elbette hayır!… Ama o günlerde biri yerken diğeri bakanlar yoktu. “Hırsızı çok olan ülkenin aç’ları çoktur” ilkesi hayat bulmamıştı. Yoksullukta eşitti ülke vatandaşları.

2024… Geçmişine lanet okuttun… Ne kadar illetin, zilletin, kahrın, husumetin, kinin varsa 2025’e de yükleyip gittin!.

Fırsatlar verdiğin sömürgen ve kemirgenlerin yarattığı zillet kaç yıl kocatmışlığa bedel?

“Bu lanetli yılların son ayağı  olasın ey 2024” diyeceğim de ah bir umutlanabilsem!…

Düşünen, soran, sorgulayan ülkem insanlarının kimyasal, fizyolojik, ruhsal dengesini bozanların fırsat ortağı sen değil misin?

Şunu bil ki; üç beş baykuş, birkaç yarasa, bir o kadar da leş kargası dışında gidişine üzülen olmayacak.

her şeye rağmen, gelecek, umutlara gebedir… Dileriz, dönüşü olmayan gidişin, sömürgen ve kemirgenlere de dönüşsüz gidiş kapılarını açmaya fırsat yaratır.

Sömüren ve kemiren işbirlikçilerin yansın gidişine… Hem de yeni 365 günün kendileri için kabus olma olasılığını da düşünsünler bir yandan, bu gün olmazsa yarın!…

Bak 2024; sen “erdemli adam” yaratma adına, emek harcayanların yanında olmak yerine, yeni kullar yaratmayı görev bilenlerin safında yer aldın.

Sen 365 günlük fırsatın tamamını, baykuşlara, yarasalara, leş kargalarına bir hak gibi tanıdın. Onlar, %5’ti, 10’du, kemirdi, doydu semirdi. Geride kalanlar çoktu; çok daha çoktu; bitti, eridi. Esamesiz “çok”lar çok olduklarının bilincine varınca kork o çoklardan.

Yarı aç adam kuldur. Düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan adam zaten kuldur. Hak aramayan, çiğnenen hukukuna sahip çıkamayan, oy’unu namusu bilemeyen zaten kuldur. Kulu kulluktan kurtarmak adına emek sarfetmek miydi erdem, yoksa kulu, kul kalmayı sağlamak adına yalanla da olsa, hileyle de olsa yollar bulmak mı?

Kul yaratmak kolay… Zor olan adam olmayı ve adam etmeyi seçmekti. Sen kolaya kaçtın.

Son on yıllar da çekip gitti senin gibi; arkalarında hiç bir umut bırakamadan.

Anlaşılan o ki; yıllardan umut yok!. İnsanların kendisinde umut!.

İzan, akıl, vicdan, irade, erdem, ahlak, hukuk… Ve her ne var ise insanlığa dair; elbirliği edecek, bu duruma en acil çözümü bulacaktır.  Yurdum insanı “Ben de varım!” dşyecekse zorunlu buna!…

Hem de vebali ve sorumluluğu her geçen gün ağırlaşan sorunların hesabını sömürgen ve kemirgen baykuşlardan, yarasalardan ve leş kargalarından fitil fitil sormak adına yaratacak kendi çözümünü!.

Ali, Ahmet, Mehmet, Ayşe, Zeynep, Osman, Yüksel, Gülsüm,  Adnan, Kezban…Murat!.., Ülke senin, sen varsan o var!. Umut sende!… İş başına!… 1919’dasın gibi!.

Çaresiz değiliz, çare biziz!…

*

NOT: Tüm dostlarım!..; Devamı yıllarımız -her yönüyle ve hakkıyla, kutlanacak yeni yıllarımız olsun.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER