Ömer ALPDOĞAN
Aylardır kamuoyunu meşgul eden Narin cinayetinde, dosyada yer alan bir belge hem yok artık dedirtti, hem de cehaletin her yanımızı sardığını gösterdi.
Narin kızımızı ararken, anımsarsanız Jandarma Komutanı, “inşallah canlı bulacağiz” tarzında ifadeler kullanmış, insanların yüreğine su serpmişti..
Meğer elinde her hangi bir bilgi belge yokmuş..
Sadece, gidilen üfürükçünün sözleri varmış..
Şaşırmayın, Narin’in kayıp olarak arandığı dönemde jandarma Narin’in yerinin saptamak için “üfürükçüye” gitmiş..
Narin’i aramak yerine nerde olduğunu “üfürükçüye” sormuş..
Jandarmanın üfürükçüyle ilgili tutanağı da Narin dosyasına girmiş..
DW Türkçe’de yer alan habere göre, Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) görevlilerinin Narin’in kaybolmasının yedinci gününde yerini tespit etmek için “üfürükçüye” gittiği ortaya çıktı.
2 JASAT görevlisi, bir köy muhtarı ve bir korucu başı tutanak da tutmuş..
Dava dosyasına giren belgede JASAT görevlisi olayı şu ifadelerle anlatmış:
“Bir muhtar Diyarbakır merkezde bir hoca olduğunu, kayıp şahısları okuyarak bulduğunu söyledi. Komutanlarıma haber vererek adrese gittik. Hoca okuyunca Narin’in ağabeyi M.G. sayıklamaya, bir yerleri tarif etmeye başladı. Sıra Narin’in annesine geldiğinde komutan beni çağırınca adresten ayrıldım.”
Narin’in tutuklu amcası daha sonra JASAT görevlisini aramış ve ‘üfürükçü’de M.G’nin sayıkladığı adresi vermiş. Ancak yapılan aramada Narin’in izine rastlanmamış..
Uzmanlar amcanın jandarmayı yanıltmak için böyle bir plan yaptığı görüşünde.
DW Türkçe’nin haberini içeriği karşısında Türk insanının dehşete düşmesi lazım..
Ülke olarak bilimden ne denli uzaklaştığımızın aynı ölçüde Cumhuriyetle birlikte geride bıraktığımız hurafeler dünyasına yeniden dönüş yapıldığının kanıtı..
Düşünün, bir ülkenin güvenliğinden sorumlu bir kurum, elindeki bilimsel olanakları kullanmak yerine, kayıp bir çocuğu bulmak için üfürükçüden medet umuyor..
Ülke nerelerden nerelere gerilemiş, cehalet her yanı sarmış!..
Artık milletçe her sorunun çözümü için üfürkçülere koşarız!..
42 ülke gezdi bir tek Anıtkabir’e gitmedi
Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yedi yıldır başında bulunan şahsın sanırım Atatürk ile sorunu var..
Eylül 2017’den beri Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürüten Ali Erbaş, bu süre içinde, Diyanet’in başkanı olarak yüzü açkın yurt dışı seyahati gerçekleştirdi.
Saptanabilen gezilerine göre şimdilik kırk iki ülkeyi gezdi..
Seyahatleriyle Evliya Çelebi’yi kıskandıran, dünya kazan kendileri kepçe olan Ali Erbaş, makam odasına on bir kilometre uzaklıktaki Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’e gidemedi.
Yedi yıllık sürede büyük bölümü kafir Avrupa ülkelerine seyahat eden Ali Erbaş, döviz cinsinden binlerce liralık harcırah kullandı.
Avrupa’yı su yolu yapan Ali Erbaş, Diyanet Vakfı’nın bağış toplamak için en fazla adlarının kullandığı Afrika ülkelerine gezmeyi ise pek yeğlemedi. Bir iddiaya göre sadece iki Afrika ülkesine gitmiş..
Bazı yurt dışı gezilerine eşi Seher Erbaş’ı da götürmeyi ihmal etmemiş..
Ali Erbaş’ın Diyanet İşleri Başkanı olarak Almanya, ABD, Arnavutluk, Avustralya, Azerbaycan, Bangladeş, Belçika, Belarus, BAE, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cibuti, Danimarka, Fransa, Gana, Hırvatistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Kıbrıs, Makedonya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Rusya, Sırbistan, Suudi Arabistan, Ürdün, Vatikan, Yeni Zelanda, Yunanistan’ı ziyaret etiği biliniyor.
Ancak bu denli gezmeyi seven Ali Erbaş, başında bulunduğu kurumun banisi Atatürk’in ebedi istiratgahı olan Anıtkabir'e hiç gitmedi. Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Yerleşkesine sadece on bir kilometre uzaklıktaki Anıtkabir'e hiç bir resmi törende gitmedi.
Son olarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kapsamında Anıtkabir’de düzenlenen törene gitme zahmetinde de bulunmadı..
Yedi yıllık Anıtkabir ambargosu, Ali Erbaş’ın Atatürk'le ve Cumhuriyetle bir sorunu olduğunu gösteriyor..
Eğer öyle ise, Atatürk tarafından kurulan bir Cumhuriyet Kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğunu bugünden tezi yok boşaltsın…