Ömer ALPDOĞAN
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Adana Havalimanını kapatıp, 11 Ağustos’ta uçuşların başlayacağı Mersin’deki Çukurova Havalimanının öve öve bitiremedi..
Bakan’a göre, havalimanı Adana ve Mersin ile birlikte Çukurova Bölgesine hizmet edecek..
Sekiz milyon yolcu kapasiteli havalimanı Adana ve Mersin’in ticaret, kültür ve turizmine büyük katkı sağlayacakmış, üstelik daha gelişmiş havalimanına sahip olacakmışız..
Sanki Adana Havalimanı bölgeye hizmet etmiyordu..
Sayın Bakan’ın sanıyorum, Adana Havalimanı’nın Adana’nın yanında Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş, hatta havalimanı yaptıkları Hatay ve Gaziantep’e hizmet verdiğinden haberi yok..
Bölgenin ekonomisine, ticaretine, kültürüne katkı yaptığını da bilmiyordur..
Modernliğe gelince, Adana Havalimanı’nın Çukurova Havalimanı’nın maliyetinin yirmide birine o bahsettiği modernliğe kavuşacağını da bilmediğine eminim..
İk milyon üçyüz bin nüfuslu Adana’ya havalimanın çok gören Ulaştırma Bakanı, iş kendi memleketine gelince sekiz yüz elli bin nüfusluk kentine ikinci havalimanı yaptırıyor..
Biliyorsunuz Bakan Uraloğlu Trabzonlu.. Kendi kenti olan Trabzon’a sekiz yüz elli bin kişiye bir havalimanı yetmediğini düşünmüş ve ikinci havalimanı yaptıracak..
Üstelik, Trabzon’un komşuları üç yüz elli bin nüfuslu Rize, dört yüz altmış bin nüfuslu Giresun ve yedi yüz elli bin nüfuslu Erzurum’da da havalimanı bulunmakta..
Komşu kentleri ne Rize’ye, ne de Giresun’a havalimanı yapıldı diye de Trabzon Havalimanı kapatılmadı..
Üç, hatta dört komşu ildeki havalimanları kapatılmadı ve hizmete devam ediyorlar..
Gerçi, Hatay ve Gaziantep’e havalimanları yapıldığında da Adana Havalimanını kapatmak kimsenin aklına gelmemişti..
Uraloğlu ne düşündüyse, sekiz milyonluk bir hinterlanda hizmet eden Adana Havalimanı’nı, Mersin Havalimanına can vermek için kapatıyor..
Sanki Türkiye’nin Ulaştırma Bakanı değil de Mersin Ulaştırma Bakanı gibi hareket ediyor..
Nasıl memleketi Trabzon ve üç komşu kentinde havalimanları biri açıldı diye diğerleri kapatılmadıysa, aynı durum Adana’da olabilirdi..
Adana Havalimanı ile birlikte Çukurova Havalimanı da hizmet verebilirdi..
Kendi memleketinde başka, diğer bir ilde başka davranmak dürüst siyasetin ve siyasetçinin kabul edebileceği bir durum değildir..
Sekiz yüz elli bin kişi için tek havalimanını yeterli görmeyip ikincisini yapılması için çalışan Ulaştırma Bakanı, iş Adana’ya gelince iki milyon üç yüz bin kişiye bir havalimanının çok görüyor..
2023’te iç hatlarda 39 bin 274, dış hatlarda 7 bin 517, toplamda 46 bin 791 seferin yapıldığı, iç hatlarda 3 milyon 835 bin 370, dış hatlarda 876 bin 439 olmak üzere toplam 4 milyon 711 bin 817 kişini uçtuğu Adana Havalimanını kapatan Uraloğlu, aynı dönemde iç hatlarda 1 milyon 498 bin 345, dış hatlarda 457 bin 606 olmak üzere 1 milyon 955 bin 951 kişinin uçtuğu, Adana’dan dış hatlara gerçekleştirilen 876 bin 439 sefere karşılık, 3 bin 909 uçuşun yapıldığı Trabzon Havalimanının sefer ve kişi sayısı bakımından yeni bir havalimanı gereksinimi doğurduğu iddia ederek, Trabzon’a yeni bir havalimanı kazandıracaklarını söylüyor..
3 bin 909 seferin yeni havalimanını zorunlu hale getirdiğin savunan Uraloğlu, Trabzon’da iki katından fazla 7 bin 517 seferin gerçekleştirildiği Adana’ya yeni bir havalimanı yapılması gerekliliği doğduğunu söylemediği gibi, mevcudu da apar topar kapatıp Mersin’e aparıyor..
Halbuki, Uraloğlu’nun Trabzon’daki mantığına göre, Adana bırakın mevcut havalimanının kapatılmasını, ikinci bir havalimanı yapılmasını hak ediyor..
Ama anlaşılan Uraloğlu’nun mantığı Trabzon’da başka, Adana’da başka işliyor..
Trabzon’da ihtiyaç gördüğünü Adana’da fazlalık görüyor..
Trabzon’a hak gördüğünü Adana’ya görmüyor..
Bir zamanlar sevimli bir şarkı vardı, “ellere var bize yok mu” diye. Bakan Uraloğlu’nun Trabzon’daki ve Adana’daki tutumuna ban bu şarkıyı anımsattı..
“Trabzon’a var Adana’ya yok mu?”
Söyle sayın Bakan, Trabzon’a yaptığın hizmeti Adana’dan neden esirgiyorsunuz?..
Adana’ya biz bilmediğimiz bir gareziniz, düşmanlığınız mı var?..
Çukurova Havalimanı’na karşı değilim..
İstediğim, Adana’ya üvey evlat muamelesi, başka bir ülkeymiş gibi davranılmaması, Trabzon’daki, Mersin’deki hizmetin Adana’ya aynı şekilde uygulanmasıdır..
Havalimanı konusunda söyleyecek sözünü yok mu?
Adana Havalimanını kapatıp, tüm demirbaşları yer hizmetlerinin ve uçak seferlerini Mersin’e götüren Ak Parti’nin Adana İl Başkanı Ozan Gülaçtı ve Cumhur İttifakı’nın bileşeni MHP Adana İl Başkanı Yusuf Kanlı’nın Adana Havalimanı ile ilgili söyleyecek sözler yok galiba..
Günlerdir Adana’nın havalimanının kapatılmaması, uçak seferlerinin devam etmesi için çağrılar yapılıyor, yürüyüşler düzenleniyor..
Bu kadar patırdıya karşın, Cumhur İttifakı’nın il başkanlarını ses soluk yok..
Sanki Adana’da böyle bir sorun yokmuş gibi davranıyorlar..
Adana Havalimanı’nın kapısına kilit vurulmasına sayılı saatler kala, havalimanının Mersin’e taşınmasının mimarı AK Parti’nin Adana İl Başkanı Ozan Gülaçtı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda bir çok şeyden bahsediyor ama havalimanı konusunda tek bir sözcük bile söylemiyor..
Gülaçtı, örneğin, bir açıklamasında “AK Parti olarak, milletimize hizmet etme ve gönüllerine dokunma misyonumuzu her geçen gün daha da büyüterek sürdürüyoruz. Bizler AK Partili kadrolar olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Bu doğrultuda, daha fazla gönül kazanmak ve daha geniş kitlelere ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz… Milletvekillerimiz ve teşkilatımızın değerli üyeleriyle birlikte, bu süreci daha da ileri taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” diyor..
Sanırım üzerlerine düşen sorumluluk, Adana’daki hizmetlerin Mersin’e götürülmesi oluyor..
Doğrusu, süreci daha da ileriye taşıma sözünden birazcık ürktüm.. Acaba havalimanının kapatılıp taşınmasından sonra, süreci daha ileri götürebilecek hangi hizmet Mersin’e taşınacak diye kendime sormadan edemedim..
Cumhur İttifakı’nın diğer bileşeni MHP Adana İl Başkanı Yusuf Kanlı ise, önceki gün gönderdiği basın bülteninde, yollara Türkçe dışında farklı bir dilde uyarı yazılarının yazılmasın tepki gösteriyor..
Kanlı, sanırım Diyarbakır’daki olaydan bahsediyor..
Diyarbakır’daki olaya gösterdiği tepkide sonuna değin haklı..
Ancak, her ne hikmetse, Ozan Gülaçtı gibi Yusuf Kanlı da Adana Havalimanının kapatılması ve Mersin’e taşınmasıyla ilgili tek bir satır söz etmiyor..
Diyarbakır’daki olayı gören Kanlı, sorumluluk alanındaki kentteki olayı görmüyor/ göremiyor her nedense…
Halbuki, Diyarbakır’dan önce Adana’daki olayları görmesi, değerlendirmesi gerekiyordu..
Siyasal olarak göreviydi..
Cumhur İttifakı’nın il başkanlarının açıklamalarına bakınca insan sormadan edemiyor:
Adana Havalimanı’nın kapatılması ve Mersin’e taşınmasıyla ilgili olarak bir görüşünüz, söyleyecek bir sözünüz yok mu?
Diyarbakır’dan önce Adana’ya bir baksanız diyorum..
Havalimanı konusunda bir tek sözcük söyleseniz de, bu konudaki düşüncelerinizi öğrensek…
Adam yığanlar masum rolüne büründü
Seyhan Belediyesi2nde Meclis toplantısında yaşananları biliyorsunuz..
MHP’li Meclis Üyesi Şeyhmus Uçar, konuşmasında, ironik ifadelerle, Başkan Oya Tekin’in daha önceki bir uygulaması, davranışını anımsattı..
Oya Tekin’in bir eylemi dağıtmak ve sonrasında Meclis’te konuşulmasını engellemek için CHP Gençlik Kolları üyelerini belediyeye ve meclis salonuna getirmesini gönderme yapmak için “Biz de Ülkü Ocakları’ndan gençleri mi getirelim” dedi..
Vay sen misin bunu diyen..
Oya Tekin, kendi yaptıklarını yok sayıp, Uçar’a “Burası Dingo’nun ahırı mı” diye seslendi..
Arkasından CHP milletvekilleri Oya Tekin’i ziyaret ederek, Şeyhmus Uçar’ın sözlerinin tehdit gibi yansıtıp kınadılar, tüm siyasi partileri de kınamaya çağırdılar..
Oya Tekin de, milletvekilleri de nedense o sözlerin söylenmesine yol açan hak arayışındaki memurlara karşı CHP Gençlik Kolları yönetici ve üyelerini belediye getirdiklerini, kimi memurların tartaklandığını, ardından da aynı kişilerin Meclis salonunu doldurmasını nedense hiç anımsamadılar..
Oya Tekin’in o meclis oturumunda, salonu dolduran CHP’li gençleri kast ederek, kalabalığı gerekçe göstererek üyelerin konuşmasının engellediğini da anımsamadılar..
O zamanlar yapılanları ve Meclis üyelerine karşı tehdit dolu uygulamayı görmeyenler, Şeyhmus Uçar’ın o davranışları anımsatmak için kullandığı ifadeleri tehdit diye algı yapıyorlar ve kınıyorlar..
Şeyhmus Uçar kınanacaksa, hak arayan memurların eylemi sırasında bindirilmiş kıtaların ve onları oraya getirenleri de öncelikle kınanması gerekiyor..
Fiiliyata dökülmüş bir tehdidi görmeyip, bir konuşmayı tehdit göstermek, sadece ve sadece bir algı operasyonudur..
Mağduru oynamaktır...