Cumhurbaşkanı Erdoğan-Özgür Özel görüşmesi…/ 2

Oktay EROL “İktidar” medyasının “halkın” yararına uğraş vermekten çok “iktidar” koruyuculuğu yaptığına inananlardanım! Eğer belirtilen basın organları bir gelişmeden “övgüyle” söz ediyor, bayram havası tümceler kuruyorsa “garip” bir şeyler peşinde olduklarını  öngörenlerdenim! Erdoğan-Özgür Özel görüşmesine tepki göstermemeleri, üstelik destek vermeleri de böyle gibi! Ancak bu kendi planları, kendi kurguları, kendi beklentileri; şimdi düşündükleri nasıl “ters/ yüz” edilir onun üzerine yoğunlaşılmalı… Konunun ilki “Anayasa” olsa gerek! Meclis Başkanı, daha düne değin “iktidarın” yerden yere vurduğu Dem Partisi’nin bile kapısını çaldı! Seksenbir Anayasası’ndan ne kaldıysa, ya da yirmiiki yıldır değiştirdikleri hangi yasayı “değiştirmek” istiyorlarsa; gizemli ayrıntılar bunlar! Yapılan görüşmelerde, satır atlamadan, olduğu gibi, doğuracak sonuçlarını ortaya sererek halkla paylaşılması “iktidarın” ya da medyasının varsa herhangi bir beklentisi ters/ yüz edecektir! Celal Doğan’ın yaptığı gibi… *** Seçilenlerin, aralarında yaşadıklarını gizlemeleri, yıllar sonra “o günkü yaşananları anlatırsam yer yerinden oynar” demeleri nedeniyle yurttaş her gün biraz daha bataklığa sürüklendi! Ülkeyi yönetenler duyarlı/ saydam/ tutarlı bir duruş sergilemek yerine “gizemi” yeğleyince, yurttaş da “onlara” benzemekte gecikmedi! Bir gün bir bakmışsınız, “oy verdiği” partinin başkanı “ne diyorsa” onu yineliyor, hangi tepkiyi gösteriyorsa “benzerini” yapıyor, yanlışlarını savunuyor! Oktay Akbal’ın “gençler bize bakıyor” dediği gibi, seçmen de oy verdiği partinin genel başkanına bakıyor! Sonuç ortada değil mi; yoksulluk, bir türlü önüne geçilmeyen “fahiş fiyat”, genç kuşağın “yitik yılları”, öğrencilerin “eğitim müfredatına” boğulması, toplumsal yaşamda şiddetin artması, çalışanların/ emeklilerin açlığa tutsak edilmesi, yaşananlara dayanılmazlık, yarınsızlık, geleceksizlik, doyumsuzluk… Seçimle işbaşına gelip, “oyunu” aldıkları yurttaşın sorunlarını çözme eğilimi göstermeyen vekillerin ortaya koydukları toplum bu! Birbiriyle “iletişim” kurmak istemeyen, “iletişimden” kaçan, bu arada “yurttaşa olan borçlarını ödeyemediklerini” anlama yetisini yitirenlerin var olduğu toplum bu! *** Cumhurbaşkanı Erdoğan-Özgür Özel buluşmasına tepki gösterenler, “bu işten bir şey çıkmaz” diyenler, “böyle bir değişimin, iktidarın doğasına aykırı” olduğunu diretenler! Son sekiz yılı aşkın süredir “iktidar/ muhalefet” bir araya gelip de “sorunları” görüşmemiş! Son sekiz yıldır yaşanan onlarca olay, onlarca bungunluk, onlarca yurttaşı yıldıran sorunlar “üzerine” daha çoğu da eklenerek büyümüş! “Ülke yönetmek” denilen sorumluluk bu olamamalı… Bulunduğum yerde, yakınımda olanlardan da “bu görüşme olmamalıydı, bunun içinde iktidarın komplosu var” diyenler var! Var mı; olabilir! Bir yurttaş olarak “bu” benim konum değil ki! Benim konum, “seçilenlerin” sorumluluklarını yerine getirmek için verdikleri çaba! Yaşananları görüyorsunuz! Herkes ayrı telden çalıyor! Ne “iktidar muhalefeti”, ne de “muhalefet iktidarı” dinlemiyor! Bugünlerde “en çok” konuşulması, “muhalefetin iktidarı” kıskaca alması gerek bir olay değil mi, eğitim müfredatı? Yine bunu da “mahalle kavgacıları” gibi, “herkes” kendine yandaş” olan kanallarda mı konuşuyor; sorunun bu yöntemle çözüleceğine inanıyor musunuz? Sözü edilen “müfredat”, kendimiz için değilse bile çocuklarımız, çocuklarımız için değilse bile torunlarımız, onlar için değilse bile “gelecek kuşağın” bakışını yok edecek/ köreltecek/ yaşama tutunma gücünü bitirecek bir “sistem/ rejim” hırsının sac ayakları olacak. Bu bile “görüşme” eyleminin zorunluluğu değil mi? Sürecek…