Tesbih taneleri ve imame
Rahmetli İnönü, Kurtuluş Savaşı öncesi Kazım Karabekir’e gönderdiği mektupta aynen şunları yazıyordu; “Kardeşim Kâzım’cığım, Eğer Anadolu’da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde, Amerika milletine müracaat edilse pek ziyade faydası olacaktır deniyor ki, ben de tamamiyle bu kanaatteyim. Bütün memleketi parçalanmadan Amerika’nın murakabesine (yönetimine-denetimine) tevdi etmek (vermek) yaşayabilmek için yegâne ehven çare gibidir…” (Mektubun aslı için bkz. Falih Rıfkı Atay; Çankaya-Atatürk’ün Doğumundan Ölümüne kadar; İstanbul 1969 sh 193-194)
Rahmetli İnönü, 23 Şubat 1945’te ABD ile ilk ikili antlaşmayı imzalayan liderdir. İkinci antlaşma 27 Şubat 1946’da, üçüncüsü 12 Temmuz 1947’de, dördüncüsü “Marshall Yardımı Antlaşması” 4 Temmuz 1948’de, beşincisi 27 Aralık 1949’da yine İnönü tarafından imzalanmıştır. Bu antlaşmalarla, diplomatların dışında kalan tüm ABD Askeri Personeli de çok geniş imtiyazlara ve ekonomik muafiyetlere kavuşturuldu. ABD askeri Bölük-Tabur- Filo-Alay vb. gibi unsurlar Türkiye’ye gelişlerinde Türk Hükümetinden izin alınmayacak, sadece ABD keyfiyeti önceden bildirecektir… Yerli Uçak yapımının engellenmesi de o dönemin eseridir. Nuri Demirağ’ın fabrikasında imal edilen uçakların yurtdışına satılmasını yasaklayan bir kanun çıkarıldı. İspanya, İran, Irak’tan alınan siparişlerle bağlantısı yapılmış ve imal edilmiş uçakların ihracı engellendi. Yurtiçi ve Yurtdışından sipariş alamayan fabrika 1944 yılında kapandı! Türkiye NATO Üyeliği için ilk müracaatını, 11 Mayıs 1950’de İnönü tarafından yaptı. Reddedildi. 18 Şubat 1952’de Demokrat Parti tarafından TBMM’ye getirildi. Oylamada sadece 1 (BİR) çekimser oy vardı. NATO’ya girme kararı TBMM’de 409 oyla kabul edilmişti. Daha fazla can acıtmamak için o devrin yolsuzluk olaylarına girmiyorum. Öğrenmek isteyen araştırır, gerçeği öğrenir… Aziz Türk Milleti; Doğruyu bulmanın altın kuralı şudur; Her olayı o zamanın şartlarına göre değerlendirmek gerekir. 2024 şartlarında 1945’i değerlendirmeye kalkarsanız, yanlışa düşebilirsiniz! 1945 şartlarında nasıl bir ülke idik? Kurtuluş Savaşında Üniversite ve Lise mezunlarının tamamına yakınını şehit vermiş bir ülke! Sermaye birikiminin sıfıra yakın olduğu bir ülke! Bilgi birikiminin olmadığı bir ülke! Dünyanın başında ise iki tane emperyalist! Kapitalizmi savunan Amerika, Komünizmi savunan Rusya! Böyle kapana kısılmış bir dünyada yapılan siyasi tercihleri, o zamanın şartlarına göre değerlendirip, yargılamanın daha ahlaki olacağı inancındayım… İnönü de Bayar da Menderes de Ecevit de Demirel de bizimdir! Bunları Türk Milleti seçmedi mi? Hepsinin mekanları cennet olsun! O dönemlerin yanlışları varsa, bunları öğrenip aynı yanlışa düşmemek için elbette ki ıcığına-cıcığına kadar inceleyip ders alacağız. Fakat haysiyetleri rencide etmeden, kırmadan dökmeden! Büyük Atatürk’ün silah arkadaşı, Kurtuluş Savaşımızın Galip Hocası, Atatürk’ün son Başbakanı, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının önderi, ömrünün yaklaşık 6 yılını hapiste geçirmiş (8 Ay Hücre) rahmetli Celal Bayar’ı darbecilerle, Cumhuriyet ve Lâiklik düşmanı karaktersizlerle bir tutmaya kalkarsanız, çok can acıtırsınız ve ah alırsınız… Tesbihin imamesi kimmiş, anlaşıldı mı? 29 Nisan 2024