Verilen “söz” yokluk mu?

Oktay EROL “Her şeyin güzel” olması için, başta “güzel olan” için çalışmak gerek! “Güzel olan” çarpıklık, bencillik, ben olayım hırsı, yetişene çelme takmak, oransız güç göstermek değildir! Bakın, nüfusun büyük bir katmanı beslenmesinden barınmaya, eğitiminden ısınmasına, sağlığından dinlencesine değin sorun yaşıyor! Üstelik birçoğunun “yarın” diye bir beklentisi yok! An bulup, an tüketmek üzere kurgulu! İnsanları bunca sorunların/ kaygıların içerisine sürükleyen kim? Dünden daha “anlaşılır” biçimde zorlaşan yaşam koşullarının nedeni ne? Dünden daha kötü beslenmenin, dünden daha yetersiz olmanın, dünden daha yaşamdan soğumanın, “hayal” kuramamanın sorumlusu kim? Hiç halka yüzünüzü dönerek bakıp da algı yapmayın! Bu yurdun çalışkan insanlarını, verimli topraklarını, eşi zor bulunan doğal yapısını hovardaca kullanan “sizlerden” başkası değil! *** Bayramlarda, yeni yılbaşlarında art arda sıraladığınız “iyi dileklerin” hiçbirisi gerçekleşmediği gibi, her geçen gün zorlaştı; haberiniz var mı? Ücretli çalışanlar için “uygun/ yerinde” bulunan onyedibin artı iki lira aylığın “enflasyon altından ezilmekten” kurtaracağı yalanını insanlar duymaktan yoruldu/ başını eğdi, ancak “iktidar” nedense yinelemekte zorlanmaktan öte dursun, her söylevinde dile getirmeyi “beceri” saymayı sürdürdü! Halka verilen “söz” bu mu? “Her şeyin güzel” olacağı beklentisinin sonucu bu mu? İnsanların nasıl besleneceği, nasıl ısınacağı, nasıl barınacağı “iktidarların” üzerine en çok abanacağı konu olmalı! Bir yanda “iktidarın” kanatları altına girenlerin şatafat içerisinde yaşadığı bir dünya, diğer yanda beslenemeyen/ ısınamayan/ barınamayan/ kuyrukta ekmeğini bekleyenlerin olduğu bir başka yerşleşke! Bunlar “hakça” bir durum olmadığı gibi, toplumun yapısını yaralayan olgular! *** Halkın gözünde “muhalefetin” inandırıcılığı yok! Halkın gözünde “iktidara” güven yok! İşin acı yanı “muhalefetin” kendini yenilemek gibi, “iktidarın” da kaygıları ortadan kaldırmak gibi bir çabası yok! Herkes yerinden “hoşnut” havasımda! Bazıları için “vekillik” aileden kalıt bırakılmış gibi, ne değiştiren var, ne de bir başkasını öne çıkaran! “Vekillik” olmasa bile “yerel yönetimin” kapıları aralanıyor! Toplumun, ya da sistemin “bunlarsız olmaz” dedikleri isimler olmuşlar! Çalışmış, primini ödemiş, emekliliği hak etmelerine karşın “insanca” yaşayabilecekleri ücreti alamayanların sayısı akılları donduruyor! Neden Tüik’in verileriyle uğraşırlar, neden Tüik’ten verileri düşük çıkarması için “iktidar gücünü” kullanırlar anlamakta zorlananlardanım! Sokağı, pazardaki ürünlerin ederlerini öğrenmek o denli zor mu? Her şey ortada değil mi? Saatlerce kuyrukta beklemenin “ne anlama” geldiğini bilmek olanaksız mı? İnsanların temel gereksinmelerine en kolay biçimde ulaşmasını sağlamak “iktidarın” baş ödevi değil mi? *** Şunun altını çizmekte yarar var; her şeyin güzel olmasını mı istiyorsunuz, yoksa insanların yokluğu bir yaşam biçimi olarak benimsemesini mi… Halkın sesinin oldu/ bitti çıkmasını istemediğinizi biliyoruz artık! Halkın kendi “vekilini” belirlemesinden çekindiğinizi de biliyoruz, halkın kendi “adayını” seçmesini istemediğiniz de… Sözcük oyunları yapmaya hiç gerek yok! Halkın, sizin “tükettiklerinizi tüketme hakkı” olduğunu bilin en azından! Bilin ki, “güzel olan” adına bir adım atmış olun! Yaklaşan yerel seçimde, yaşamını “iyileştirmediğiniz” seçmenden nasıl oy isteyeceksiniz? 070124
Benzer Videolar