Mehmet Halil ARIK
Büyük bir operasyonla karşı karşıya ülke… Hattı aşmış kötü niyet sathı sarmış. Sevr’den öte!..
Ata’nın Gençliğe Hitabesi’nde açıkça belirtilen bedhahlar işbaşında. Gaflet, Dalalet, İhanet… Daha elim ve vahimi siyasi emeller istilacılarla tevhit edilmiş – birleştirilmiş durumda…
Salt dağlarda, inlerde, cephelerde değil operasyon… Her yerde!... İçimizde,
Bencilleştirildi toplum. Çıkarcılık erdemin yerini aldı
Ayrıştırıldı. Bölündü, parçalandı, barışı ve huzuru kaçırmaktı amaç,
Özgürsüzleştirildi toplum. Biat ve itaat inançtan sayıldı
Eğitimsizleştirildi toplum. Cehaletin feraseti kutsandı.
Bir şey daha kutsandı: Dindarlaştıkça kindarlaştırıldı toplum… Barışa mezar kazıldı, ölümler kutsandıkça.
Ordusuzlaştırıldı ülke… Sığınmacı, mülteci, göçmen diye yutturulan 10 milyonu aşkın istilacı…
Hukuksuzlaştırıldı toplum. Hukuku çeker alırsanız toplumdan geriye eşkıya kalır.
Dinselleştirildi toplum… Yepyeni bir din yaratıldı, soygun vurgun ve talanı kutsayan, aydınlığı, çağdaşlığı, insanca düşünmeyi ve dostluğu, kardeşliği, barışı reddeden.
Ahlaksızlaştırıldı toplum. İyiyi, güzeli, doğruyu reddeden. Dinimiz var ya ahlaka ne gerek var diyen…
Dilsizleştirildi toplum… Susturarak… Korkutarak. Hem de zehirli bir dil yaratarak…
"Kendi siyasi bekasını anaların gözyaşında gören virüs, semirdiği saraydan toplumun bütün organlarına yayıldı. Barış söylemi lanetlendi, söyleyenler hapsedildi. Hava zehir gibi. Herkes daha fazla ölüm için el yükseltiyor. Analar “Benim canım yandı, başka canlar yanmasın, yeter artık barış olsun” diyemez hale getiriliyor. Ölümden gayri dilek, intikamdan gayri yemin yok."