Cumhuriyet ve demokrasi (18)
Cumhuriyet ve Demokrasi alanında yeni çalışmalar yapılıp yeni ‘görüş’ ve ‘tez’ler ileri sürülmektedir diyorduk.
Bu tezlerin bir de ‘ekonomi’ ile bağlantısı yapılmaya çalışılınca, konuyu sınırlandırmak neredeyse olanaksızlaşmaktadır denilebilir.
Nitekim Michel Bellet ve Philippe Solal yönetiminde, “Ekonomi, Cumhuriyetçilik ve Cumhuriyet” başlıklı ortak çalışma (1), ekonomistler olduğu kadar tarihçi ve filozofların da katkılarıyla, antik dönemden günümüze uzanan yeni bir ‘ufuk’ açmaya yöneliktir.
Ancak biz daha önce sözünü ettiğimiz anglo-sakson gelenekten gelen Philip Pettit’nin yaklaşımına değineceğiz.
Ki, Geoffrey Brennan ile birlikte kaleme aldıkları ‘Ölçülülük’ ekonomisi (économie de l’estime) diyebileceğimiz bir ‘ekonomik görüş’ ileri sürmektedirler (2).
Artık belli olmuştur ki, özellikle İkinci Dünya Savaşı ertesinde, ‘yararcı’ olmaktan çok ‘çıkarcı’ bir ‘Refah Toplumu’, gezegenimizin kaynaklarını olduğu kadar, insan olarak biri birimize karşı olan ‘saygı’yı da ‘ölçüsüz’ bir boyutta aşındırmış bulunmaktadır.
Bu durumda, öncelikle filozofların ve o arada ‘bilimci’lerin yeni bir ‘ölçülülük’ arayışına girmelerinden doğal bir şey olamazdı.
Dahası bu bir ‘zorunluluk’ olarak kendisini dayatmıştı da denilebilir.
İşte gerek Cumhuriyet ve gerekse Demokrasi alanında, ‘ölçünün tutturulamadığı’ ya da kantarın topuzu gibi ‘kaçırıldığı’ da söylenebilir.
Bunun için, Türkiye’nin son yirmi yılı, en somut örneklerden biri olarak gözlerimizin önünde, kanıta gerek duymayacak bir ‘gerçeklik’ olarak durmaktadır.
Türkiye demişken, 1968 Gençlik eylemlerinin nasıl bir ‘ölçüsüzlük’le karşılandığı ve bugün bile o gençliğin ‘Cumhuriyetçilik’ anlayışının bir türlü anlaşılmadığının altını çizelim.
Oysa İrlandalı filozof Philipp Pettit’in ‘Cumhuriyetçilik’ üzerine yönelmesi, tam da 1968 Gençlik eylemleriyle başlamıştır.
Alice Le Goff’a verdiği mülakatta, Pettit, 1968 Olyaları üzerine yazdığı ilk kitabında, bunun bir ‘Kibar Devrim’ (The Gentle Revolution) olduğunu ileri sürmektedir(3).
Nitekim, dünyanın geri kalanında, 1968 olaylarına katılan ‘Devrimci gençlik’ üyeleri, daha sonraki dönemlerde Devlet yönetimine gelirken, Türkiye’de bu gençler ya katledilmiş ya da idam edilmişlerdir.
Sadece Pettit’in verdiği örnek olarak, bu gençlik olaylarına katılan Garrett Fitzgerald’ın sonradan İrlanda Başbakanı olduğunu anımsatalım.
Demek ki, ortada bir ‘ölçülülük’ ya da Türkiye’de olduğu gibi bir ‘ölçüsüzlük’ sorunu vardır.
Gerçekten de, sosyal ölçü (estime sociale), kimi toplumlarda aşk, hayranlık, saygı olurken, kimi toplumlarda da kin ve nefret olabilmektedir.
Yeri gelmişken, Türkiye’de illa bir ‘kindar gençlik’ yetiştirme arzu ve çabalarının, başka alanları bir yana koysak bile, Cumhuriyet ve Demokrasi konusunda ülkeyi getirdiği yeri tartışmak bile fazladır, diyerek geçelim.
Demek ki, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlanırken, sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün bıyıklarıyla uğraşmak yerine, O’nun kurduğu Cumhuriyet’te o ‘badem bıyıklar’a nasıl gelindiğini tartışmak; nedenleri üzerinde tarihsel, felsefî ve bilimsel olarak ‘kafa yormak’ gerekmekte (imiş).
İşte, bizim burada yapmaya çalıştığımız, bu konuda, olabildiğince konuyu ayrıntılamak ve aydınlatmaya çalışmaktan başkası değildir.
(Sürecek)
(1) Michel Bellet-Philippe Solal (Dir), Économie, républicanisme et république, Classiques Garnier, Bibliothèque de l’économiste, n°22, 2019(2) Geoffrey Brennan et Philip Pettit, The Economy of Esteem, Oxford, Oxford University Press, 2004. Doğrusu Türkiye’de bu (Fr-Estime/Ing- Esteem) terimini nasıl çevirdiklerini bilmiyorum. Yerine göre, saygı, tahmin, hesap anlamına da gelebilecek bu sözcük yerine, başka yazarlar ‘tanıma’, ‘bilme’ ve hatta ‘minnet duyma’ anlamına gelen (Fr-reconnaissance/Ing-recognition) sözcüğünü kullanmaktadırlar : Francesco Toto, Théophile Pénigaud de Mourgues et Emmanuel Renault (dir.), La Reconnaissance avant la reconnaissance, -Archéologie d’une problématique moderne,(Recognition before Recognition: Archaeology of a Modern Concept) Nouvelle édition . Lyon : ENS Éditions, 2017. Daha çok ‘çevreci’ bir yaklaşımı ele alan ‘Donut ekonomisi’nin ise daha dar bir alanı kapsadığı söylenebilir. ‘Sürdürülebilirlilik’ ise gereğinden fazla bir geniş alanı kapsamaktadır, ki ona ‘yeniden-üretim’ konusunu işlediğimiz zaman değinmiştik.
(3) Alice Le Goff, « Introduction au parcours de Philip Pettit », Dans Raisons politiques 2011/3 (n° 43), pages 151 à 176 , Éditions Presses de Sciences Po