Mehmet Halil ARIK
SEVGİLİ DOSTLAR;
CHP değişim, dönüşüm naraları ile kurultaya giderken sessiz kalıp olanları hüzünle izlemeyi içime sindiremedim ve bir TALEP koydum ortaya. Talebimi de Sayın Kılıçdaroğlu'na bir açık mektupla ilettim. Sizler de haberdar olasınız istedim.
Yazı uzun olduğu için(her gün) bir bölüm ileteceğim.
İşte 1. bölüm... Tek bölüm nihai bilgiyi vermese de değerli yorum, dönüş ve görüşlerinizi esirgemeyin
*
Bu ülkenin en köklü, en deneyimli, en ilkeli partisi CHP, yeniden yüklendiği ana muhalefet partisi sıfatıyla, köklü dönüşüm ve değişimlerin de konuşulduğu bir kurultay arifesinde…
Yapısal ilkeleri gereği CHP kurultayları sancılı da geçse, heyecan ve coşku hiç eksik olmamıştır... Ne yazık ki bu kez durum çok farklı… Halk bıkkın, öfkeli, umutsuz… Ve içine düştüğü açmaza sebep arıyor.
Dolandırmadan koyalım ortaya… Müsebbip siz görülmektesiniz Sayın Kılıçdaroğlu. Bu nedenle de ta baştan açık edelim sözümüzün özünü: A d a y o l m a y ı n.
“Erdoğan’ı orada tutan güç, sizi de burada mı tutuyor” sorusunu kendinize sordurmamak adına yapın bunu!
Uzun bir yazı olacak bu!... Ülke tarihine yön verecek böyle bir dönüşüm talebinin elbet birkaç sayfayla kestirilip atılması beklenemezdi.
Tarihe not düşmek adına bir rapor, dilerseniz bir ültimatom(!) sayın.
Tek isteğimi sonuna kadar okunması.
Ben kim miyim?
Duyar gibiyim soruyu.
Kişinin kendisinden söz etmesini pek erdemli bulmam. Mütevazılık daha değerli bir erdemdir ama aşırısı da kişinin kendisine haksızlık ve saygısızlıktır da, az biraz edebe ara verip kendimizden söz edelim.
Siyaseten huzura ermiş bir ülke dışında hiçbir kişisel ikbal kaygısı taşımayan, ODTÜ’68 Kuşağı’ndan bir neferim. 80’nin üstüne merdiven dayamış olsam da ununu eleyip eleğini asmışlardan değilim. Eğitimciyim. Okuyan, yazan- düşünen – konuşan birisi olarak da bilinirim. CHP üyesiyim. Parti kademelerinde görevler de aldım.
Yani’si şu ki içerden “maval” dışardan “gazel” okuyan birisi olmadığım bilinsin isterim..
Şayet, düşündüğünü söylemede, laik, demokratik sosyal hukuk devletini savunmada, yurtseverlikte, Ata’nın Gençliğe Hitabesi’ni “sefer görev emri” bilmekte, haksızlıklar karşısında direnmede “senden-ondan-bundan geri kalır değilsem” ülkemin yararına inandığım konularda taraf olmayı salt hak değil görev de bilirim.
*
İşte tam da bu nedenle: Eğmeden, bükmeden sözlerin arkasına dolanmadan, Sayın Kılıçdaroğlu sizden doğrudan, gerekçelerimi de ortaya koyarak bir talepte bulunuyorum!... Aday olmayın…
Bir aydın olarak şunu açık yüreklilikle söylemek isterim ki;
İçine itildiğimiz bu kaotik, antidemokratik, gayrimeşru kurumlarla yaratılan ortaçağ karanlığı, tarikatlar, yasa tanımazlıklar, Cumhuriyet ve laiklik düşmanlığı, islamofaşizm, üzerimize çöreklenmiş sultanizm, korkutan, soyan, sömüren, aç bırakan harami düzen ile artık baş edemeyecek olmanızı görüyor, özellikle de ülkenin selameti adına, saplanıp kaldığımız bıkkınlık, öfke ve umutsuzluk bataklığından tazelenmiş bir umutla çıkışa bir fırsat tanımak adına… Yoldan çekilmenizi doğrudan talep ediyorum.
Partide bir duayen, bir ombudsmanı olarak makamınızı gönüllerde koruyun. Israrınız telafisi mümkün olamayacak hatalara gebe!...
Kimsenin sözcüsü değilsem de; milyonların da talebinin bu olduğu açık. Bir kez daha yanıltmasın sizi, çevrenizdeki sayenizde makam koruma sevdalıları.
Devam edecek