Ömer ALPDOĞAN
Dün gece bir rüya gördüm. Hayırdır inşallah..
Bizim köye gencin biri gelmiş.. Köy meydanında gezip duruyor…
Ama çok meraklı aynı zamanda.. Önüne çıkan her şeyle iligili bir şeyler soruyor, bir şeyler açıklıyor..
Sordum sual eyledin, “kimlerdensin a yabancı” dedim..
“Memleket ahalisindeki tüm bilicilerin bilgilisiyim” diye yanıt verdi..
Türkçesi biraz kırıktı.. Sordum, bu kadar bilgilisin de neden Türkçe’n kırık” diye..
Amerika’da yaşıyormuş, biraz çokça Amerikalı olmuş.. Haliyle İngilizceyi sular seller gibi konuşurken, Türkçesi kırılmış..
Neyse, o kadar kusur kadının oğlunda da olur deyip, gezmesini, tozmasını izlemeye, arada gördükleri ile ilgili engin fikirlerini dinlemeye başladım..
O arada bizim muhtarlık binası önüne geldi..
Binayı görünce, hemen kağıt kalemi çıkarıp bir şeyler karalamaya başladı..
Sonra onları muhtarlık görevlisine bıraktı, bırakırken de “muhtar bu sorularımı mutlaka yanıtlasın, yoksa fena olur” demeyi de ihmal etmedi..
Helal olsun anında köyün yerlisi oldu demekten kendimi alamadım..
Merakımı yenemeyip, muhtara ne sordun da yanıtını bekliyorsun dedim..
“Ulaşımınızı düşündüm, havaalanınızı; sağlığınızı düşünüp hastanenizin durumunu sordum” yanıtı karşısında helal olsun köyün sorunlarını beş dakika şıppınadak fark etti diye içimden koskoca bir aferin çektim..
Hava alanımızın nesi var ki şeklindeki soruma, şöyle bir baktı; akıbeti belli değil dedi..
Patagonya Üniversitesi hastanemizin neyi var peki soruma da, hastanenin duvarları, kolonları, kirişleri hasarlı, muhtarlık ne zaman yaptıracak diye sordum, dedi..
Yanıtlardan sonra nedense birden celallenmişim..
Havaalanımızın akıbetini babana, hastanemizin akıbetini de Patagonya Üniversitesi rektörüne sorsaydın keşke.. Hava alanını akıbeti ile ilgili planlamanın içerisinde babanız da vardı, havaalanının ne olacağını en iyi o bilir; hastanemiz de Üniversite’nin hastanesi. Onu da üniversite onarır. Türkiye’de sistem Amerika’dan farklı diyordum ki, kan-ter içinde uyandım..
Meğer, Adana’nın sıcağından olsa gerek, üstüme pike çarşafı almamışım.
Bir yerlerim açıkta kalınca da böyle bir rüya görmüşüm..
Yine de rüyamız hayra çıksın diyelim demesine de, anlamadığım şey, uykudan uyanınca nedense, Allı yemeni Bilal oğlan/ Pullu Yemeni/ Bir bahçeden bir bahçeye/ Salla yemeni türküsünün dilime pelesenk olması oldu..
İtiraf edeyim, rüyada olsa Amerika'da yaşayan, Türkçesi İngilizcesinden kötü olan bir gencin, köyümüze gelince 5 dakikada kırık Türkçesini düzeltmesi, üstüne sorular sorması hoşuma gitti.
Analar ne siyasetçileri doğuruyormuş, pardon pardon, memleketin bilicileri ne bilgili gençler yetiştiriyormuş!