Halkçılık tipleri (5)

Habip Hamza ERDEM

Bu yazı dizisine başlarken, neden ‘Halkçılık’ değil de ‘Halkçılık Tipleri’ başlığı attığımıza gelince; öncelikle halkçılık anlayışının, her bilimsel kavramın olduğu gibi, zaman içindeki ‘evrim’ine dikkat çekmek istediğimiz içindir diyeceğiz.

Kuşkusuz bilimsel bir ‘tipoloji’ye girişmek çok daha geniş bir çalışmayla mümkün olabilecektir.

            Ancak, kavramın oluşum ve değişimine yönelik tarihsel bir kuşbakışından söz edecek olursak; Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası, İkinci Dünya Savaşı sonrası ve 1980 sonrası diye üç ana çizgiden söz edilebilir.

            Nitekim özellikle 1945 sonrasında, ‘popülizm’ teriminin yaygınlaşmasında Güney Amerika’daki gelişmeler ve özellikle Arjantin’de kimi zaman ‘peronizm’ olarak adlandırılan ‘siyasal ideoloji’nin uygulanıyor olması gelmektedir.

            Bir bakıma, ‘popülizm’ teriminin küçültücü anlamda kullanılması da bu tür uygulamalardan kaynaklanmaktadır.

            Ne var ki, Arjantin kökenli olan ve gençlik döneminden itibaren gelişmeleri yakından izleyebilen Ernesto Laclau’nun yarım yüzyıllık bir deneyim ve Belçikalı olan Chantal Mouffe’la işbirliği sonucu geliştirdikleri ‘popülizm’ anlayışının çok daha öğretici olduğunu düşünüyoruz.

            Ernesto Laclau’nun ‘Halk’ tanımıyla ilgili görüşlerini irdeleyen Federico Tarragoni’ye göre Laclau sadece Peronizm’i değil ama 1930’larda Meksika Başkanı Lazaro Cardenas’ın yönettiği ‘yabancı düşmanlığına dayanan millî halkçılık’ diye çevirebileceğimiz (National-populisme xénophobeKardenizm’den başlayarak tüm Güney Avrupa ‘Halkçılık tipleri’ni ele almıştır (*).

            Sadece bu paragrafta geçen terimlere dikkat edilecek olsa bile, Halkçılık/Milliyetçilik/ Yabancı Düşmanlığı ve giderek Faşizm kavramlarının ne kadar iç-içe ve biribirlerine geçişkenliği bıçak sırtı denilebilecek bir durumda oldukları görülebilecektir.

            Dahası, Guatemala’da Başkan Jacobo Arbenz’in (1951-1954) ‘sosyalist hükûmeti’den;  (1934-37) yılları arasında Brezilya’da Başkanlık yapan Gétulio Vargas’ın Gétulizm diye adlandırılan giderek faşizme kayan milliyetçi kamuculuğuna ve Kolombiya’dan Ekvator’a, Peru’dan Venezuela ya değin tüm Güney Amerika’da türeyen kimi ‘Halkçı hareketler’in kiminde sosyalizme ve kiminde doğrudan faşizme vurgu yapılmakta ve uygulamalar da o bağlamda yapılmakta idi.

            O nedenle başta Milliyetçilik/Ulusalcılık olmak üzere Popülizm/Halkçılık tanımlamalarındaki Ulusalcılık ve Halkçılık terimlerine bizim ayrı bir anlam yüklemek istediğimizi açıkça belirtelim.

            O arada kamuculuk/sosyalizm tanımlamalarında olduğu gibi ‘Devrimcilik’ anlayışımızın da kendisine bir başka ülkeden örnek aramadığını belirtmek durumundayız.

            Güney Amerika veya dünyanın herhangi bir yöresindeki ‘politik rejim’lerin, bu konuda, iki ana benzerliğinin olduğu söylenebilir: Biri, diğer bütün halkçı isteklerin yanı sıra, kimi zaman feminizm, kimi zaman çevrecilik veya benzer herhangi bir güncel ‘akım’ın isteklerini dile getirmek için ‘eylem’ koymak; diğeri politik katılım ve yönetimde sözsahibi olmak.

            Böylece Gramsci’nin deyimiyle bir ‘hegemonya bloku’ oluşturmak da denilebilir.

            Öyle ki, ‘blok’ içinde, her ‘çatışma’nın öznesi olan kesimler birer ‘politik öznellik’ olarak yer almaktadırlar ama ‘tutarlı bir program’ oluşturmaktan uzaktırlar.

            ‘Söylem’ ve liderin adı gibi kimi ‘Sembol’lerde de ortaklaşabilirler.

            Ancak vizyoner bir ‘iktidar programı’ oluşturamadıkları için, çoğu kez küçültücü ve hatta aşağılayıcı bir anlamda ‘popülist hereket’ler olarak değerlendirilmektedirler.

            Oysa, bu yazı dizisinde biz, tarihsel bir geçmişe de dayanarak, ‘çağının çağdaşı’ bir ‘Halkçılık’ anlayışının niteliklerinden söz etmeye çalışmaktayız.

            Örneğin  biz, ne ‘ulusal-halkçılık’ (national-populisme) gibi bir hareket ve ne de  ‘ulusal-sosyalizm’ (national-socialisme) gibi bir ideolojiden yana değiliz.

            Denilebilirse eğer, ‘yurtseverlik’ temeli üzerine kurulacak ‘eşitlikçi’, ‘özgürlükçü’, ‘laik’, ‘kamucu’ bir ‘Halkçılık’ öngörmekteyiz.

            O nedenle dünyanın geri kalanındaki ‘halkçılık’ hareketleriyle nerede buluşup ve nerede ayrıştığımızı göstermeye çabalayacağız.

            (Sürecek)

(*) Federico Tarragoni,« le peuple selon Ernesto Laclau », La Vie des idées , 3 novembre 2017. ISSN : 2105-3030. URL : https://laviedesidees.fr/Le-peuple-selon-Ernesto-Laclau

Benzer Videolar