Kıbrıs için vize, döviz, yabancı dil gerekmiyor!
Schengen vizesi başvurusu için randevular bile birkaç ay sonraya veriliyor, vize ret oranı yükseldi, döviz malum. Türkiye dışındaki bir tatil için yabancı dil bilmek de lazım. Pekiyi ne yapacağız? Yanı başımızda mitolojideki güzellik tanrıçası Afrodit’in adası Kıbrıs duruyor. Bu güzel adayı keşfetmenin tam zamanı işte.
Kıbrıs, Akdeniz’in en temiz sahillerine sahip, dağla denizin içiçe geçtiği büyülü bir coğrafya. Eminim birçoğunuz Kıbrıs’ı ziyaret etmişsinizdir, pekiyi adayı keşfettiniz mi? Kıbrıs’ın güzelliklerini keşfetmek gerekiyor bu adada, hiçbir şey ayağınıza gelmez, sizin gidip bulmanız lazım.
Casino'larıyla ünlü 5 yıldızlı bir otele gelip bir hafta ara sıra otelin dışına çıktıysanız, Kıbrıs’ı keşfetmeniz imkansız. Bu yazıda Kıbrıs’ta neler yapmalıyız, biraz onlardan bahsedeceğim.
Madem adayı keşfe çıkacağız, o zaman ultra lüks bir casino oteli yerine daha yerel, kendi halinde yüksek beklentilerimizin olmayacağı mütevazı bir otel seçelim. Bu otelin illa deniz kenarında olması da gerekmiyor. Son derece rahat butik oteller var Bellapais ve Gine’ye yakın diğer bölgelerde. Kaldı ki hepsinde yüzme havuzları da mevcut. Her gün el değmemiş ayrı bir sahilde denize girmeyi planlıyoruz zaten, otelin plajı çok da ilgimizi çekmiyor. Adı üstünde, adayı keşfe çıkıyoruz…
Girne bölgesinde kalmak, dilediğinizde şehir hayatına yakın olmak demektir. İlk keşif ziyaretinde Girne bölgesini tercih etmeniz bu açıdan doğru olacaktır. Kıbrıs’ta altınızda araba yoksa hiçbir şey yapamazsınız. Trafik, İngiltere’deki gibi soldan. Türkiye’de sürüş esnasında verdiğiniz kararlarınızın tam tersi geçerli olacak, bu yüzden aracı kullanırken çok dikkatli olmanız gerekiyor. Özellikle çemberlerde sağdan gelene kayıtsız şartsız yol verileceğini bilerek bir araba kiralayın.
Unutmayın, yoldan taksi geçmez, ayrıca taksiler çok pahalıdır, toplu taşımacılık da çok zayıftır.
Oteli ayarladık, bir de araba kiraladık, şimdi keşfe çıkabiliriz. Girne’nin doğu tarafında Alagadi sahili keşfedilmeye değer, yan yana iki koydur. Alagadi, Caretta Caretta’ların koruma altındaki en büyük üreme alanlarından biridir, etrafta tek bir bina dahi yoktur.
El değmemiş bir kumsalda denize girmek sanırım çok uzun zamandır yapmadığınız bir şey. Alagadi bakir oluşu açısından görülmeye değer.
Issız sahillere giderken yanınızda bir plaj şemsiyesi, su, havlu gibi temel şeyler bulundurun. Duş, WC, vesaire var ama siz yine de kendinizi garantiye alın. Unutmayın Kıbrıs güneşi sarsıcıdır, hiçbir yere benzemez. Alagadi’den sonra doğuya doğru devam ederseniz adanın sivri ucunun kuzey sahilinde yol alırsınız. Yolculuk sırasında Karpaz yarım adasının kuzey yarısını görebilirsiniz.
Yol üzerinde Esentepe var. Son dönemde gelişen bir bölge. Birçok plaj, faydalanabileceğiniz turistik tesisler, golf sahası, restoran kafe gibi birçok yer mevcut. Esentepe’yi geçince Kaplıca köyü var yol üzerinde. Köy sağınızda, sahil solunuzda kalacak kuzeydoğu yönüne giderken.
Köyle aynı adı taşıyan sahilde bir tesis var. 1974 Barış Harekatı sonrası adaya yerleşen Karadenizli yurttaşların yeri. En büyük özelliği, sadece kendi yakaladıkları balıkları sunuyorlar. Oradaki restoranda çiftlikten değil denizden çıkmış yerel balıklarla bir öğle yemeği güzel olabilir.
Aynı zamanda plajı da var. Günün diğer denize girme seansı için uygun. Karpaz’ın kuzey yarısında devam ederseniz 80 km uzunluğundaki yarım adanın ilerisinde dillere destan Ayfilon plajı var. Yola devam ederseniz oraya varacaksınız, ancak bunu bir sonraki güne saklayın, zira gün yorucu bir hal alabilir.
Bir başka gün Ayfilon’a gittiğinizde aynı gün Dipkarpaz'ı da görün, etrafta özgür gezen Karpaz yaban eşekleriyle tanışın. Yanınıza elma, havuç alırsanız elinizden yerler, yabani olduklarına bakmayın.
Dipkarpaz'da büyük oranda el değmemiş bir bölge daha keşfedeceksiniz. Dipkarpaz’da Apostolos Andreas manastırına da uğrayın. İsa’nın havarilerinden Aziz Andreas’ın adaya ayak bastığı yere inşa edilmiştir.
Dönüşte de İncil'in orijinal halini bir araya getiren Aziz Barnabas’ın manastırı var. Şimdilerde ikon müzesi, orayı da programa dahil edin. İkonlardan ziyade yanda küçük bir bahçesi var, orada bir Türk kahvesi içmek çok keyifli olabilir. Unutmayın, ada Konya’dan daha büyük. Haritada gözümüze küçük görünse de mesafeler oldukça uzundur.
Dolayısıyla karikatürlerdeki gibi her yerden deniz görülen bir günde keşfedebileceğimiz küçük bir adada değilsiniz. Tamamını keşfetmek için birkaç kez gelmeniz gerekecektir.
Kaplıca’dan sonra yola devam edelim ve İskele kentine doğru yönümüzü değiştirelim. Yani Karpaz Yarımadası’nın kuzey tarafından güneye inelim. İskele son dönemde büyük bir hızla gelişen, çoğunlukla yabancıların tercih ettiği güzel bir bölge. Türkiye’den birçok aile oralardaki yeni rezidanslardan bütçelerine göre daire de satın alıyorlar. Gelmişken yatırım imkanlarını da inceleme şansınız olur İskele’den geçerken.
İskele’den sonra Gazimağusa’ya varalım, çünkü bugüne kadar hiç tanık olmadığımız bir deniz keyfi bizi bekliyor. Gazimağusa’yı başka güne ayıralım, biz sadece Kapalı Maraş’ın sahiliyle ilgileniyoruz bugünümüzde.
Kent görülmeye değer birçok tarihi mekanıyla ünlüdür, kolayca bulabilirsiniz Google’da. Kapalı Maraş’ta geçiş noktasından geçtikten sonra soldaki ilk sokaktan sahile inelim. İşte orada sizi bugüne kadar belki de hiç görmediğiniz güzellikte bir kumsal bekliyor. Denizin rengi turkuaz ve tonları Maldive sahillerini kıskandıracak güzellikte. Bakir bir kumsal, 1974’ten kalma terk edilmiş bir kentte denize giriyorsunuz. Bugüne kadar hiç deneyimlemediğiniz bir şey olduğuna eminim. Denizin keyfini çıkarın, hatta gün batımına kadar kalın.
Rumca adı Varoşa olan Kapalı Maraş kentini keşfetmeyi Gazimağusa’yı ziyaret edeceğiniz güne saklayın. Unutmayın, Kapalı Maraş’ta denize girdiğiniz 5 kilometreden uzun o doğal kumsal 1974 öncesinde dünyanın en gözde 3 turizm bölgesinden biriydi.
Hollywood yıldızlarıyla aynı kumsaldasınız ve bence Akdeniz’in en güzel plajıyla buluştunuz.
Yer el verdiğince size bir tam gün, bir de diğer günler için fikir verebilecek bir keşif planı sunmaya çalıştım. Bu satırlar adanın nasıl keşfedileceğine dair basit bir şablon oluşturabilir. Siz bunu adanın batısına, ortasına ve kuzeyine doğru yayarak keşif turunuzu genişletebilirsiniz. Belki ara ara size Kıbrıs’la ilgili ipuçları verecek başka yazılar da kaleme alırım, kim bilir? Adayı keşfe çıkarken Kıbrıs Türkü’nü de keşfedin derim.
“Kıbrıslılar bizi sevmez” diye yanlış bir kanı vardır; siz bunun doğru olmadığını da keşfedin. Kültürüne, konuştukları Türkçenin tınısına saygılı olduğunuzu gördükleri anda sizi el üstünde tutarlar.
Unutmayın, her Kıbrıs Türkü, Türkiye aşığıdır, oradan gelene de o sempatiyle bakar. Mesele bunu keşfetmekte… Türkiye gibi dev bir ülkede olan imkanları Kıbrıs gibi mütevazı bir adayla kıyaslamadığınız sürece, konuştukları Türkçeyi hor görmediğiniz ve onların Akdenizli kültürüne saygı duyduğunuz sürece baş tacı olursunuz. Hazır gelmişken sıcakkanlı bu Türk insanını da keşfedin derim zira çok keyifli sohbetler yapacağınıza, bilmediğiniz birçok şey öğreneceğinize eminim.
haber: ntv