Bırakın çocukların yakasını! 

Bırakın çocukların yakasını! 

ABONE OL
20 Haziran 2023 13:23
Bırakın çocukların yakasını! 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Seray  LEVENT

ÇEDES Milli Eğitimin genele uygulamaya hazırlandığı projeyi biliyor musunuz?

‘Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ projesi aslında ilk duyduğunuzda kulağa hoş gelen ve doğru olduğunu düşebildiğiniz bir proje….

Ancak detaylarını incelediğiniz zaman oturup uzun uzun “offf!” çekmemek elde değil.

Değerler eğitimi, çevreye duyarlı olmak ve bu şekilde öğrencilere farkındalık geliştirmek, gerçekten çok doğru bir karar.

ÇEDES protokolüne göre projenin amacı, öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek.

Ne kadar insani ve iyi niyetli bir eğitim projesi öyle değil mi?

Okullar da her ailenin Müslüman olduğu sanıyla yüzyıllardır Din ve Ahlak dersleri okutulur durur. Daha sonra bu, kuran öğrenme gibi.. gibi… seçmeli derslere dönüşse de inancı olmayan ya da farklı inançlara sahip ailelerin çocuklarına Arapça dualar, namaz, abdest gibi dini bilgilerin verilmesine ısrarla devam edildi ki yıllar sonra Hıristiyan olduğunu öğrendiğim sınıf arkadaşımın namaz kılmayı öğrenirken çektiği sıkıntıyı şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Ben inançların aile tarafından verilmesi gerektiğini savunanlardanım. İnançlar aile birliğinin özel sorunudur ve bu devlet tarafından dahi yönlendirilmemelidir. Bu kadar keskin sınırlar içinde yazmamın nedenine gelince, akli melekesine daha sahip olmayan, inançlar üzerine eğitimlere hazır olmayan minik dimağları kendi rızası olmadan yönlendirmek iyi niyetli aklın işi olamaz. ÇEDES gibi projeleri iyi okuyup doğru yorumlamak gerekiyor.

Türk Cumhuriyeti Anayasası’na göre, 18 yaşına kadar her birey reşit değildir ve çocuktur. Bu çocukların somut, soyut, işlem öncesi ve işlem sonrası dediğimiz gelişim evreleri vardır ki bir çocuk aslında 8 yaşında ilkokula hazır durumda olur. O yüzdendir ki 6-7 yaşında ki çocuk “S;3;E,8”gibi harfleri, kas gelişimi tamamlanmadığı için yazmakta zorlanır. Biz bu hataları düzeltmeye çalışırken şimdi de sınıfları manevi danışmanlara nasıl bırakmayı düşünüyoruz?

Çünkü bu projenin; yürütücüleri paydaşları Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı yani Millî Eğitim Bakanlığının okullardaki öğrencilere; “manevi danışman” olarak atadığı imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğretmenlerinin “değerler eğitimi” vermesini hedeflediği bir proje…

Lütfen! Bu projeyi internetten bulup detaylı inceleyin çok masum olmadığını göreceksiniz.

Şimdi ben şunları merak ediyorum…

1-Yıllardır “Değerler Eğitimi” müfredatta varken böyle özel proje neden gündeme geldi?

2- Daha somut kavram döneminde olan çocuklara din insanları ne gibi eğitim verecek?

3-Bu eğitimleri vermek için MEB öğretmenlerimiz yeterli donanıma sahip değil mi?

4-Okullar da görevli olan Din ve Ahlak öğretmenleri ÇEDES’ yi veremeyecek kapasite mi?

5-Formasyon almayan, sınıf yönetimini bilmeyen ve mesleği öğretmen olmayan bu din insanları ne kadar verimli olacak?

6- Gerçekten veliden onay alıp bu projeye dâhil ettikleri öğrenciler, kendi rızalarıyla mı eğitime katılacak, yoksa eskiden olduğu gibi mahalle baskısı mı uygulanacak?

Kısacası; çok tehlikeli sularda yüzmeye başladık, ebeveyn ve geleceğini düşünen yurttaşlar olarak bu önemli projeyi iyi okuyup, kanun çerçevesin de duyarlı davranıp tepkimizi vermezsek, bu ülke gerçekten sonsuza kadar karanlığa gömülecek.

Bir toplumu kanlığa mahkûm etmenin en kolay ve en kalıcı hareketi çocuklara ve eğitime ket vurmaktır…

Gelecekleri için, geleceğimiz için lütfen! Okuyun, araştırın, anlayın ve tepkinizi verin.

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP