Rifat SERDAROĞLU
Süleyman Aslan! Aslan gibi adam! Halkbank eski Genel Müdürü.
15 Temmuz 2011’de Genel Müdürlüğe atandı. Lakabı; “Yeşiller Geldi”
(O dönem Devlet Bankası Genel Müdürleri 3’lü kararname ile atanırdı)
Bağlı olduğu Bakan
(Ali Babacan) kararnameyi yazar ve Başbakan’a
(R.T Erdoğan) arz eder, Başbakan uygun görürse, kararnameyi Cumhurbaşkanına (Abdullah Gül) arz eder, CB onaylarsa kararname
Resmi Gazetede yayınlanır ve yürürlüğe girerdi. Girdi!
Şimdi ise kararnameyi Recep Bey yazıp, Tayyip Bey’e gönderiyor, o da Erdoğan’a imzalatıyor ve kararname yürürlüğe giriyor! Hatta bazı hallerde Recep Tayyip Erdoğan beraberce yazıyor ve yine Recep Tayyip Erdoğan’ı tayin ediyor! Varlık Fonunun başına R.T Erdoğan, R.T Erdoğan’ı atamıştı!
Bu Aslan’ı
Babacan keşfedip atadı. Aslan 17/25 Aralık 2013’te evinde ayakkabı kutuları içinde 4,5 milyon dolarla yakalandı.
Savcı sordu; “Sayın Gen. Md bunlar ne? Neden evinizde? Niçin bankada değil?”
Aslan kükredi; “O paralar emanet. İmam Hatip okulu yapılsın diye bana verildi. Bankacılara güvenmediğimden emaneti evimde sakladım, efendim!”
Savcı yine sordu; Kim bu hayırsever?
Aslan yine kükredi; “Türk Bayrağının önünde televizyona çıkan biri vardı ya, o göndermiş. Ama ben kendisini tanımam. Beraber çay içmişliğimiz bile yoktur! Ama “Amca” tanır. (Saatçi Zafer)
Aslan tutuklandı, gazetecilerden yüzünü saklamak için ceketini kafasına geçiren, utangaç bir kedi gibiydi! Erdoğan, Savcıları-Yargıçları değiştirdi.
Nerede karakteri sağlam, hukuk ahlakı mükemmel, uysal, emir almaya alışık kişiler varsa onlar göreve getirildi (Hepsi yeniden yargılanacak) ve Aslan
14 Şubat 2014’te tahliye oldu.
Halkbank, “Hoca” lakaplı Avukata, Aslan için 1 milyon lira ücret ödedi.
Aslan çıkınca sanki bu olaylar hiç yaşanmamış gibi,
Babacan tarafından tekrar Halkbank’a gönderildi.
Fakat Halkbank, Aslan’a dar gelmeye başlamıştı. Üstelik onda çok para olduğunu anlayan bankadakiler sürekli para istiyordu. Odacısı bile borç istedi.
Babacan hızır gibi yetişti. Bu dini bütün, kendini İmam Hatip için ateşe atan Aslan için bir kararname daha hazırlayıp, adamını imkanları çok daha geniş olan T.C Ziraat Bankası Yönetim Kuruluna atadı.
Bu arada yine
Babacan’ın atadığı Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, Amerika’daki polis ve savcıları bizimkiler gibi zannedip oraya gidince, ensesinden yakalandı ve kumbaraya atıldı. (ABD’de para ile ilgili suçluları attıkları yere cezaevi değil, kumbara derler!) (Moneybox)
32 ay hapse çarptırıldı. Tüm masrafları Halkbank ödedi. Cezasını çekti ve Türkiye’ye iade edildi.
İstanbul’a indiğinde kendisini, Milli Damat uçağın merdivenlerinde karşıladı. Sanki gelen bir suçlu değil de, bir para babası Arap Şeyhi veya Hac’dan gelen Hacı Emmisi idi!
ABD Süleyman Aslan’ı yakalasa yelesini yolacaktı ama, yakalayamayınca Aslan’ın yardımcısına 10 yıl ticaret yapmama cezası verdi!
Yurtdışında kedi, yurtiçinde Aslan kesilen AKP’liler, Aslan’ın yardımcısını, ticaretle hiç ilgisi bulunmayan (!) Borsa İstanbul’a Genel Müdür atadılar!
Yıl 2019 Temmuz ayının sonunu bulmuştu ki,
Babacan, AKP’den istifa etti!
Aziz Türk Milleti;
Siyasetçi, yaptığı atamalar için Türk Milletine karşı sorumludur.
Atanan kişinin idari ve mali sorumluluğu vardır ve suçlu ise cezaya çarptırılır. Atayan siyasetçinin ise siyasi sorumluluğu vardır.
Haysiyet sahibi bir siyasetçi, böyle bir sorumluluğun sonucuna razı olur.
Cezaya çarptırılırsa, cezasını çeker ve utancıyla ömrünü tamamlar…
Babacan’ın Türk Milletine bu atamaların hesabını vermesi gerekir. Ayrıca uzun yıllar ekonomiden sorumlu Bakan olarak görev yaptığı için, iki-üç yıllık gelirleri karşılığında yandaşlara peşkeş çekilen Cumhuriyet eserlerinin de hesabını vermelidir. Örneğin Telekom’un özelleştirilmesinde kimlerin hangi hisseleri aldığını, bu özelleştirmeden Türk Milletinin kaç milyar dolar zarar ettiğini de açıklamalıdır.
Bunları yapmadan, İngiliz bankerlerinin ve Huber Apo’nun emriyle siyasete girip, Türk Milletinden hiçbir şey olmamış gibi tekrar yetki istemenin Türkçedeki karşılığı yüzsüzlüktür…
Ayrıca,
Babacan’ın kendisine bağlı Halkbank’taki hırsızlığı görmezden gelerek başımıza açtığı dert henüz sonlanmadı.
ABD’deki dava sonucu, ülkemize çıkacak fatura, milyarlarca dolar olacak.
Kim ödeyecek bu bedeli?
Babacan mı? Saatçi Zafer mi? Abisi Erdoğan mı?
Tabii ki, garip Türk Milleti!
DOĞRU Parti iktidar sorumluluğu aldığında
Babacan’ı da, sığınmacıları başımıza bela eden, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren İstikşafi Pilli Tavşan’ı da yargılayacaktır.
Bu sabıkalı ikiliyi içlerine alan Kılıçdaroğlu ve Akşener’in, “Türkiye’yi temizleyeceğiz” iddialarını nasıl gerçekleştireceklerini Türk Milletine anlatma zorunlulukları var.
Bundan ne CHP ne de İYİ P Genel Başkanları kaçmamalı, bekliyoruz…
30 Temmuz 2022