Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının öne çıkan satırları şöyle:
“Bütün vatandaşlarımızı hiçbir ayrım yapmadan kucaklıyorum. Gazeteciler özgürce yazsınlar, eleştirsinler istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsun istiyoruz, kadın erkek eşit olsun istiyoruz, herkesin işi gücü olsun istiyoruz.
Her alın terinin değerli olduğunun kabul edilmesini istiyoruz, çatısı altında olduğumuz parlamento toplumun sorunlarına çözüm üretsin istiyoruz. Bir yerlerden, Saray’dan talimat alan bir parlamento istemiyoruz. Milli Kurtuluş Savaşı’nda dik duran parlamento yine aynı şekilde durabilmeli.
Yargıya bakıyorsunuz adaleti dağıtmaktan uzak. Yönetime bakıyorsunuz ne yaptığı belli değil. Saray’a bakıyorsunuz ayrı havalarda. İniyorsunuz alana halka gidiyorsunuz dünya kadar şikayet dinliyorsunuz. Yönetimle halk arasında büyük bir uçurum var şu an. Saray ne yaptığını bilmiyor, halk da perişan halde. Çıkış noktasını açıkça söylüyorum;
Bir sansür kanunu getirmişler, Saray da imzalamış. Ne olduğunu da bilmiyorlar! Kimse Saray’ı, AKP’yi MHP’yi eleştirmesin, herkesin ağzına bant geçirelim güllük gülistanlık geçirelim. Yutmayız! Bu millette yutmaz.
Basın özgürlüğü, ülkeyi sağlıklı yöneten idarenin vazgeçilmez koşuludur.
Silivri bu ülkenin tarihinde önemli bir isim olarak kalacaktır. Adaletsizliğin tarihini yazmak isteyenler önce Silivri’ye bakacaklar. Bir ara Nazilerin toplama kampı gibiydi. Ya ülkenin genelkurmay başkanını bile terörist diye içeriye aldılar. O zaman Silivri’ye gittiğimde burası toplama kampı demiştim, Ankara’ya gelmeden fezlekem gelmişti.
Neyin suç olduğunu bilmiyoruz diyor Pınar Hanım, sizin bilmenize gerek yok ki onlar biliyorlar doğru yazdığınızda da suç var diyebilirler. Çünkü yargı vesayet altında. Adalet dağıtılamıyor. Basın özgürlüğü ülkeyi sağlıklı yöneten bir yönetimin vazgeçilmez koşuludur. Biz ülkeyi yönettiğimizde medya özgürlüğü olacak, herkes istediğini yazacak.
Özgür medyanın olmadığı yerde demokrasi olmaz, düşünce özgürlüğü olmaz. Bunlara yasak getirmeye çalışıyorlar, beyler rahatsız oluyor. İstediğiniz kadar rahatsız olun biz inandığımız yolda yürüyeceğiz ve devam edeceğiz. Herkesin bunu bilmesini isterim.
Bir soru önergesine bile cevap vermiyorlar. Burası sadece 600 kişinin aylık aldığı, Saray’dan gelen kanun tekliflerine ise el kaldırıp indiren 19 Mayıs hareketlerinin yapıldığı, muhalefetin de inadına muhalefet ettiği yanlışı dile getirdiği bir kuruma dönüştü. Bir başkan var TBMM Başkanı var ama o da vesayet altında. Bilmeleri gereken bir şey var iyi niyetle ifade edeyim.
Anayasada der ki basın hürdür sansür edilemez. Ama getirilen düzenleme sansür uygulaması. Bu teklif bu şekliyle yasalaşırsa parlamentoda da mücadele edeceğiz, parlamento dışına çıktığında da alacağız Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz, iyi bir gerekçeyle bunun demokrasiye aykırı olduğunu, düşünceyi ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu, yürütme organının denetlenmesine engel olduğunu, dolayısıyla yürütme organının yolsuzluklarının kamuoyu tarafından bilinmesi için basının özgür olması gerektiğini detaylarıyla ifade edeceğiz.
Eğer İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işleniyorsa o cinayetin bütün ayrıntılarını sorgulamak ve gerçeği halka paylaşmak artı gerekli cezayı vermek T.C. devletinin görevidir. Eğer siz para uğruna Türkiye’yi kötü yönettiniz dilencilik yapıp birilerinden para istemeye gidiyorsunuz ve Türkiye’de görülmekte olan bir davayı ve işlenen bir cinayeti birilerinin talebi üzerine para uğruna Suudilere veriyorsunuz.
Yine gelecek yine kucaklaşacaklar T.C. devletinin başındaki kişi cinayet emrini veren katille kucaklaşacak. Onun için AKP’ye geçmişte oy vermiş ama bugün vicdanını sorgulayan bütün kardeşlerimde bütün ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, bu ülkenin itibarını koruyan biziz, bu ülkede hakkı hukuku savunan biziz, bu ülkede bir cinayet işlendiyse mahkemenin yerinin Türkiye olduğunu bileniz.
Türkiye’nin itibarı, şerefi, onuru. Yerde bırakılan değil ayağa kalkan onurlu güçlü bir Türkiye istiyoruz. Yapmadılar, onurumuzu ayaklar altına aldılar. Zaten başlangıç belliydi .Bakın İsrail Mavi Marmara’da bizim 10 kardeşimizi şehit ettiler değil mi? Dosyayı verdiler mi Türkiye’ye? Vermediler. Hem de açık sularda. Bizimki yine esti gürledi. Sana 20 milyon dolar vereyim dosyayı kapat dediler. Kapattılar.
Efendim, köylü milletin efendisidir. İzmir’de gittim çiftçi kardeşlerimle konuştum. Kadınlar çıktılar konuştular, dertlerini anlattılar. Rakamlarına baktık gene, bizim veriler değil Türkiye Ziraat Odası’nın verileri. Battık diyorlar. Dinledim neyi yapacağımızı da söyledim. Fakat hemen arkasından Tarım Bakanı bir açıklama yaptı biz onlara destek veriyoruz diyor.”
EKONOMİ
14 saat önceYAZARLAR
14 saat önceYAZARLAR
14 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce