Oktay EROL
Aladağ ilçesinde, 29 Kasım 2016’da “Süleymancılar” cemaatiyle bağlantısı olan kaçak yurtta onbiri çocuk oniki kişi yaşamını yitirmiş, yirmidört çocuk da yaralanmıştı.
Olayla ilgili onsekiz kişinin yargılandığı dosyanın ikinci istinaf duruşması Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14’üncü Ceza Dairesinde görüldü.
Kaçak yurtta çıkan yangında yaşamını yitirenlerle ilgili davada sekiz kişiye hapis cezası verildi.
Dayanın sonucunu duyan gerek yaşamını yitirenlerin yakınları, gerekse davayı izlemeye gelen sivil toplum örgütleri verilen cezayı “yerinde” bulmadıklarını, ayrıca “asıl suçlulardan” bazılarının dışarıda olduklarını belirtti.
Yaşamlarının yanarak sonlanmasına neden olanlar, küçük yaşlarında kabaran kocaman yüreklerine ateş koyanlar cezalarını aldı mı, hak yerini buldu mu, karar verenler geceleri rahat uyuyorlar mı bilemem! Işıklarda uyuyorlardır, neden olanların/ haksızlık yapanların korkulu düşleri oluyorlardır umarım!
Olayın yaşandığı günlerde, bu köşede yayınlanan “o yazıyı” yeniden yayınlamak istedim;
Doğanın şımarırcasına gülümsediği kent; Aladağ…
Doğanın şımarırcasına gülümsediği kent; Aladağ…
Adana valiliği yanında geçen hafta yaşanan patlamanın ardından, Adana’nın yaşadığı ikinci bir acı…
Oniki-onaltı yaşlarında, komşu köylerden gelen kız çocuklarının kaldığı cemaat öğrenci yurdunda oluşan yangından dolayı onbir öğrenci, bir de yurt görevlisi can verdi…
Yangının alt katta başlaması,
Kız öğrencilerin üst kata kaçması,
Yangın merdiveninin kilitli olması,
Ahşap giydirme ile halıların tutuşması…
Sonra…
‘Rahmet, sabır, başsağlığı…’
***
Sosyal paylaşım sitelerinde Adana çevresinden olsun, ülkemizin başka bölgelerinden olsun yurttaşlarımız ‘haklı’ tepkiler gösteriyor.
Birilerinin ‘unutulduğu’ sanılan birçok sorular, öneriler anımsatılıyor…
Özellikle düşündürücü olan bir anımsatma;
Adana milletvekili Elif Doğan Tümer’in de aralarında bulunduğu bir grup CHP milletvekili 1 Nisan 2016 tarihinde meclise bir önerge veriyor.
Şöyle:
“Ülkemizde; yıllardır büyük bir plansızlığın yaşandığı devlet yurtları sorunu bir türlü giderilemezken, çeşitli vakıf ve derneklere ait özel yurtlar ise ülkemizde yaşanan yurt sorununun başka bir boyutudur. Devlet yurtlarında barınma şansı bulamayan öğrenciler ya pahalı olan özel yurtlara ya çeşitli vakıf ve derneklerin yurtlarına ya da birkaç öğrencinin kaldığı evlere yönelmek zorunda kalmaktadırlar. Ancak vakıf ve dernek yurdu adı altında faaliyet gösteren yurtlarda öğrenciler çeşitli tarikat ve cemaatlerin belirlediği kalıplar içinde yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar.”
Önergede ayrıca şu gerekçeler sıralanmış:
“14 yıldır iktidarda olan AKP yurt sorununa siyasi ve ideolojik hesaplarla yaklaşmış, rant odaklı inşaat yatırımlarını her fırsatta teşvik eden hükümet, öğrencilere yurt yapmak yerine, kamunun belediyelerin kaynaklarını çeşitli vakıf ve derneklere aktarma yolunu seçmektedir. Söz konusu özel, vakıf ve dernek yurtlarının denetimsizliği de ayrı bir rahatsızlık konusudur”
Ne olmuş, dersiniz?
Daha önceki Soma maden ocağında olduğu gibi,
Bir başka öğrenci yurdunda yaşananlar ört-bas edildiği gibi…
Önergenin mecliste konuşulması AKP milletvekillerinin oylarıyla engellenebiliyor!
Başka ‘engellemelerde’ olduğu gibi, ‘nedenini, niçinini, nasılını’ soran-sorgulayan yok!
***
İnsan yaşamı söz konusu olunca yaşama bakışı, politik görüşü, dini inanışı, etnik yapısı, cinsiyeti ne olursa-olsun baştan tırnağa titrememin önüne geçemem…
Varsa-yoksa insan…
Varsa-yoksa insan yaşamı…
İnsanın olmadığı ‘ne’ düşünebiliriz ki?
Şimdi konuşulanlar arasında yurtta kalan öğrencilerin, yoksul köylülerin çocukları olduğu, çocukların daha anne-babaya gereksinmesi olduğu yaşlarda ‘dinlerini öğrenecekler, eğitimlerini yapacaklar’ diye cemaatlerce koparıldıkları, hükümetin bunları araştırmaya değer bulmadığı yönünde…
Bir diğeri yurtta olması gereken yangın merdiveninin kapısının yerel yönetime göre kilitli olduğu, hükümet kanadına göre kapının üzerinde anahtarın bile bulunmadığı biçiminde…
Şimdi ‘her şeyi’ bırakıp birbirimizi yercesine bunları tartışmaya başlayalım isterseniz!
Öğrencilerin can güvenliğinden sorumlular,
Öğrencilerin yaşam yerlerinin uygun olup olmadığını düzenli bir biçimde gözetleyen-denetleyen sorumlular,
Gözetleyen-denetleyenleri denetleyenler,
Sorumlular alttan yukarıya dek çözülmedikçe ‘hep’ yenileri yaşanacak, ‘daha’ çok canlar yanacak…
***
Doğanın şımarırcasına gülümsediği kent; Aladağ…
Gülücükleri yeni anlam bulmaya başladığı dönemlerinde, bildikleri, tanıdıkları yüzlerin; ‘görevlerini’ yerine getirmediklerinden, koruyamadıklarından dolayı minicik yürekleri yaşamdan koparken Aladağ ile birlikte, ‘birazcık’ insan yanı olan herkes acıyla doldu.
Yetkililerden gelen konuyla ilgili tümceler karşısında ‘yine mi’ demekten duramıyorum!
Yangın merdivenin kapı kilidinin varlığı-yokluğu konusundaki uzlaşmazlık bile konuşulurken;
Onbir öğrenci ile bir de yurt görevlisinin sorumlusu kim; öğrenmek istiyorum.