Selma ERDAL
Nazlı Ilıcaklı'nın kanatları altında, Merve Kavakçı'nın TBMM'ye türbanla girip, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in de "Burası Millete Meydan Okuma Yeri Değildir" diye haykırdığı günden sonra, bu halka, bu ulusa meydan okuyan, okuyana...
Günümüzden yaklaşık 2 yıl öncesinde de kerameti kendinden menkul bir nisa ki o boşandığı kocasının soyadıyla İzmir ve Bursa televizyonlarında makyözlük yapan dünün Sevda Reggio'su ve bugünün de kerameti kendinden menkul şeriat adına halkı ölümle tehdit edip, Cumhuriyet değerlerine meydan okuyan Sevda Noyan'ı... Ve sokaklarda elini kolunu sallayarak gezerken tecavüzcüsü, katili, dolandırıcısı, milleti soyanı... Ne yazık ki bu ulus, bu halk, bu ülkenin aydın insanları; ölümle, katliamla tehdit ediliyor. Ve hiç bir makam, hiç bir güç, hiç bir yasa; etmiyor olmalı ki bunları tasa... Her nedense elini, kolunu bile kıpırdatmıyor. Çoğalınca tepkiler bu ve benzeri olaylar karşısında; genellikle saldırgana ya "meczup" diyorlar ya da anlaşıyorlar kendi aralarında ellerinde oyuncak ettikleri yasalar bağlamında...
Kör, sağır ya da dilsiz değiliz, özellikle de düşüncesiz hiç değiliz. Algılıyoruz, sorguluyoruz, akıl/us terazimizde her şeyi tartıyoruz ve haksızlığa uğradığımızın, haklarımıza saldırıldığının ayırdındayız ama iyi bilinmelidir ki içimizdeki Atatürk sevgisini, saygısını ve O'nun yüreklerimizde yaktığı Devrim Ateşini Söndürmeye Ne Yücelerinin, Ne de Cücelerinin Kesinlikle Gücünün Yetmeyeceği İyi Bilinmelidir!
Ve O'nun yüceliğini, cüceleştirmek için dolayanlar diline; yine iyi bilmelidir ki:
Eğer gerçekleşmemiş olsaydı 23 Nisan 1920 ve 19 Mayıs 1919, bugün zor derdin Şeker Bayramın, Kurban Bayramın kutlu ya da kandillerin mübarek olsun.
Bu nedenle iyi bil değerini ulusal günlerinin ve Ulu Önderin Atanın... O'nun başardıkları temelidir bu ülkenin, bu vatanın!
Ve de anımsayacak olursak bir kez daha; O'na kimler dil uzatmadı ki? O'nu kimler karalamak istemedik ki?
Anadolu halkı o günlerin Gazi Mustafa Kemali'nin önderliğinde bir Kurtuluş Savaşı, bir bağımsızlık savaşı verirken ATATÜRKÜMÜZ, Amerikan basınında "Bir eşkiya, sarı saçlı bir çete başı" olarak tanımlanmıştır. Kuşkusuz başta Fransız basını olmak üzere, Avrupa anakarasında da benzeri sözcüklerle tanımlanmış, yerilmeye çalışılmıştır. Ardından Türk Ulusu Atatürk’ün önderliğinde bağımsızlık savaşını utkuyla bitirince, O'nu daha önce yeren Amerikan basını kendisinden övgüyle söz etmeye başlamıştır. Bilindiği gibi Anadolu atalarının deyişiyle buna, "bükülemeyen elin öpülüşü" denir.
Bugün demokratik, hukuk, ekonomik ve sosyolojik pek çok sorunla sarmaş, dolaş olsak da...
Yine de O'nun bize armağanı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurlu Türk Ulusu olarak; kendimize güvenle, O'nun yolunda yürüyor oluşumuz bile, O büyük önderimizin, O büyük kahramanımızın başardıklarının bir sonucudur.
O bizler için; sonsuza dek yüreklerimizde yaşayacak olan tek kişidir. O'nun eseri ve bizlere emaneti Cumhuriyet; O'nun manevi varlığıyla birlikte, hep var olacak, aydınlık yarınlara yol alacaktır, "köpeksiz köyü görünce değneksiz gezen hırsızlar gibi" ara sıra ortaya çıkıp, bu halka nefret ve ölüm kusanlar olsa bile... Ve daha başka kimler; neler, neler denemedi ki bu ülkede Kubilay'ın başını kesenlerden beri? Ama bu ülkede yanan devrimci ateşi söndüremedi o kelle avcıları, tersine daha da alevlendirdi. Üstelik sessiz, suskun çoğunluklar daha çok ses vermeğe başladı, bu baş kesmeğe hevesli 21. yüzyıl cellatları karşısında... Yüreklerde uyuyan Atatürk sevgisi, saygısı daha da güçlendi, velhasıl silahları geri tepti, farkında bile değiller.
ATATÜRKÜMÜZ ne demişti? YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!
Bugünkü güzel Türkçemizle "YA BAĞIMSIZLIK YA ÖLÜM!"...
Ama asla tutsaklıktan, suskunluktan, korkaklıktan söz etmemişti. İşte O'nun yolundan giden, yürekleri O'nun Devrim ateşiyle yanan bu ulus, bu halk; kendine ölümcül nefret duyanlar karşısında ola ki derse ansızın "Yeter artık bu saldırılar, haydi Türk Ulusu sen de ayağa kalk!" ve başlarsa bir çatışma; bundan kim ne yarar sağlar? Elbette ki pusuda bekleyen yedi düvel! Nasıl ki Atatürk'ün Ordusu içten, içe çökertilince; fırsatı ganimet bilip, askerinin başına geçirmedi mi çuval?
İşte yine geldi 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı... Ey Türk Ulusu bilmelisin ki! Yalnızca 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı günlerinde değil, yaşadığımız her günde; O'nu anmak, O'nun aydınlığında var olmak bir kıvançtır, bir onurdur, bir şereftir bizlere!
Kutlu olsun 19 Mayıs ATATÜRK'Ü ANMA VE GENÇLİK SPOR BAYRAMIMIZ! KUTLU OLSUN AYDINLIKTAN YANA YÜREĞİ ÇARPAN TÜRK ULUSUNA!