Bu sıralıyazıyı sonlandırırken, ulusal ya da uluslararası olsun, tüm ekonomik yaşamı yönlendiren ‘güç’ün meta-para (monnaie marchandise) olduğunu yineleyelim.
O nedenle, Batı’da ‘Paranın Şiddeti’ üzerine bolca yayınlar yapılmaktadır.
O para ki, ulusal ölçekte basım ve denetimi Merkez Bankalarına verilmiştir.
Ve geçen yazıda Merkez Bankası’nın ulusallaştırılması (nationalisation)’ndan söz etmiştik.
Ancak yetmez; tüm bankaların da ulusallaştırılması gerekmektedir.
Nitekim, başta Çin ya da Hindistan’da, farklı ‘siyasal sistemler’ olmalarına karşın ‘kamusal çıkarlar’ın ‘özel çıkarlar’a önemli bir ‘öncelik’i gözetilmektedir.
‘Öncelik’i ‘özel çıkarlar’a veren, başta ABD olmak üzere, batılı ülkelerin çoğunda ise, ‘finansal balon’lar (bulles financières) ortaya çıkmakta ve enflasyonist baskılar ‘çözümsüz sorunlar’ olarak süregitmektedir.
Örnek olsun, ABD’de yaratılan 1 Dolar’ın sadece beşte biri, yani % 20’si ‘reel sektör’e aktarılabilirken, bu oran Çin’de %90’lara varmaktadır.
İşte bu ‘kamusal denetim’den yoksun, yani ‘kamusal çıkarlar’ yerine ‘özel çıkarlar’ı gözeten ülkelerin tümünde, önünde sonunda ‘son’landırılması gereken ‘bütçe açıkları’ olağanüstü boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.
O arada, ‘reel sektör’den esirgenen paralar ‘finans spekülatörleri’nin elinde her türlü ‘yolsuzluk’lara ‘kaynak’ oluşturmaktadır.
Böylece, sözde ‘ekonomist’lerin beybabası sayılan ve neredeyse tüm ‘ekonomi kuramları’nın ‘olmazsa olmaz’ı John Maynard Keynes’in kulaklarını çınlatmanın sırası gelmiş olacaktır.
Keynes, Ekonomide ‘Spekülasyon’ ya da Türkçesiyle ‘Vurgun’un yeri ve önemini ‘kuramlaştıran’ ilk ekonomisttir denilebilir.
Ki, kendileri de iyi bir ‘spekülatör’ yani ‘vurguncu’dur.
Birinci Dünya Savaşı ertesinde, İngiliz Sterlini’nin ‘egemenliği’nin sonlanmasının ardından, yabancı paraların (döviz) bugün ‘dalgalı kur’ denilen bir ‘belirizsizlik’ ortamına düştüklerini gözlemliyoruz.
İşte John Maynard Keynes para piyasalarındaki bu ‘belirsizlik’ ve ‘spekülasyon’un ‘kuram’ını yapan ‘Büyük Ekonomist’ olarak ünlenmiş bulunmaktadır.
Öyle ki, Sterlin’in ‘altın’a bağlanmasını öneren ve dayatan Winston Churchill’i eleştirmekten geri durmamıştı.
‘İstihdam’ın, ‘Faiz’in ve ‘Para’nın ‘Genel Kuram’ını yazdığı 1936 yılında ise, bugünkü değeriyle 15 Milyar £ olan 250 bin Sterlin tutarında bir ‘spekülasyon’ varlığına sahip olmuştu.
İşte, ogün bugündür, ‘trader’ denilen ve ‘finans piyasaları’nın meteorologları olmaktan başka bir ‘meziyet’leri bulunmayan ‘ekonomist’lerin türediğine tanıklık ediyoruz.
Ve neredeyse, ‘ekonomi’ler bu tiplerin elinde ‘yönlendirilip/yönetilir’ olmuştur.
Kuşkusuz yaratılan her Dolar’in %80’ini yönlendirip/yönetenler de bunlardır denilebilir.
Öyleyse, ‘Dolar Egemenliği’nin ‘son’uyla birlikte, ‘ekonomi’lerin ‘doğal akar’ına dönebilecekleri beklenebilir.
Son söz olarak, eğer ‘ekonomi’ler ‘doğal akar’ına yönelecek olursa, ‘savaş’ dahil, dünya genelindeki tüm kötülüklerde bir azalmanın olacağını da bekleyebiliriz diyelim.
Çünkü, sadece ‘özel kesim’ çıkarlarını değil, doğrudan ‘kendi çıkarları’nı gözeten ‘siyasetçi’lerin yönetime gelmelerinin önü de kesilmiş olacaktır.
Ne yazık ki, içinde bulunduğumuz ‘düzen’, her türlü salgın kötülüğün mikrobunu taşıyan işbu ‘sivrisinek’lerin üreyip semirmeleri için elverişli bir bataklık durumundadır.
(Bu konuda buraya kadar diyelim)
YEREL HABER
1 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce