1977 yılında Şah’ın SAVAK Ajanları ve İngiliz MI6’in Ajanları, Londra’ da bir otelde Çağdaş İslam düşünürü Dr. Ali Şeraitî’yi öldürdüler.
Şu sözü, Dr. Ali Şeraitî’nin neden öldürüldüğünü açıklar;
“Zulmeden bir dindardan daha kötüsü, ‘Zalim Bizden’ diye susan dindardır”
Dini, siyasi veya ticari çıkar için kullanan yobazlar, “İlahi Adaleti” kasten öne çıkardılar ki, yeryüzündeki adaletsizliği kimse görmesin!
Yargıtay, 7-8-9 yaşındaki bebelere tecavüz eden ve yerel mahkeme tarafından 60 yıl hapis cezasına çarptırılan bir tarikat şeyhi yobazı “Mağdur bebelerin rızası var” gerekçesiyle beraat ettirip, serbest bıraktı. Yeni Adalet Bakanının “Mağdurların rızası vardır” sözü de hala kulaklarımızda!
Aynı Yargıtay, 28 Şubat Davasıyla ilgili verilen kararı onadı ve yaşları 85-90 olan Türk Ordusunun 14 Şerefli Komutanını zindana attı. Komutanlar 5,5 aydır, herbiri 4 metrekare olan hücrede yaşama savaşı veriyor.
28 Şubat’ta Milli Güvenlik Kurulunun tavsiye kararına uyan Erbakan-Çiller Hükümeti, dönemin Bakanları Abdullah Gül ve Meral Akşener’in yayınladıkları yönetmeliklerle 28 Şubat kararlarını hayata geçirmişti!
28 Şubat’taki MGK ve Erbakan-Çiller Hükümeti kararlarını yok sayan Mahkeme, AKP’nin dayatmasıyla, 28 Şubat’ı DARBE, darbe gerekçesi olarak da 04 Şubat 1997 de Tankların yürütülmesini “Darbenin Cebir ve Şiddet unsuru “ olarak kabul etmiş ve mahkumiyet kararı vermişti.
Dava Yargıtay’da görülürken, yürüyen tankların komutanı Namık Kemal Çalışkan Paşanın şahitliği kabul edilmemişti! Şimdi hem Namık Kemal Çalışkan Paşa hem de Erdoğan Karakuş Paşa, tankların yürüyüşünün rutin ve daha önceden planlanmış bir intikal olduğu konusunda, belgeleriyle ifade verdiler.
Yapılması gereken şudur; “Cebir-Şiddet yoksa darbe de yoktur. Darbe yoksa dava da çökmüştür” diyerek, Anayasa Mahkemesinin konuyu derhal ele alıp, yaşları 90’a dayanmış Komutanları tahliye edip, ölümden kurtarmaktır…
Şimdi bazı aklı evveller “iki dava aynı şey mi” diyecek!
O günahsız bebelere yapılan zulümle, ömürlerini Türk Milletinin hizmetine adamış yaşlı Komutanlara yapılan zulüm, AYNI İŞKENCEDİR.
Muhalefetteki Siyasi Parti Genel Başkanlarının, özellikle CHP ve İYİ Parti Genel Başkanlarının yargı yoluyla yapılan bu işkencelere karşı çıkıp, “Osman Kavala” ve “Selahattin Demirtaş” davalarına gösterdikleri ilginin kırkta birini de Türk Ordusunun Komutanları için göstermelerini beklemek Türk Milletinin en doğal hakkıdır.
Önce konuyu incelesinler, inanıyorlarsa sahip çıksınlar!
Adalet Yürüyüşü mü? Hak, Hukuk, Adalet mi? Boşa mı yürüdük?
31 Ocak 2022
YEREL HABER
Az önceEKONOMİ
24 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce