Epsilon’un, ülkemizde yazın yaşamına eşsiz yapıtlar kazandırdığı yadsınamaz. Bunu kasım ayında duyurduğu seçkileriyle bir kez daha kanıtladı. Okurun hem kitapçılarda, hem de internet satış sitelerinde bulabileceği seçkiler şöyle:
Açık Yaralar ve Dikiş İzleri (şömizli yeni baskı)
Beyza Aksoy
Daha karanlık, belki biraz da mavi; ama asla yeteri kadar aydınlık değil. Siyah Kuğu serisiyle karanlıkta kalmış kapılardan birini aralayan Beyza Aksoy, Açık Yaralar ve Dikiş İzleri ile çok daha fazlasının anahtarlarını elinde tutuyor. Önce hayaller ölür. Ve unutmayın, karanlığın içindekileri bir kez gördüğünüzde bir daha asla eskisi gibi olamazsınız.
“Pencereleri kapatsan da dışarıdaki kötülüğün içeriye sızacak bir yol bulduğunu biliyorum ama yine de ışıkları söndürüp onlarla körebe oynayabilirsin,” diye mırıldandım. “Direksiyon başında sinirlendiğinde hızı artırabilirsin, dışarıda koşmaya başlayabilirsin ama öfkeni sindirmeyi öğrenmezsen kafanın içindeki o bir metrekarelik alanda felç geçirirsin.” Çantamı çıkardım ve kucağıma aldım. “Bir de…” Paketten bir tane çıkardım. “Yaralarını kapatmak yerine açıkta bırakırsan insanların ellerine kolayca mikrop kapmanı sağlayacak yegâne silahı vermiş olursun. Zehirli iğneyi. İğne asla zehre batırılmamıştır, onu tutan insanlar zehirlidirler.” Çantamın fermuarını kapattım. “Sonra dikiş izi kalır. O iz geçmiyor.”
Vernem Nidahen – Açık Yaralar ve Dikiş İzleri II
Beyza Aksoy
İnsanın en büyük savaşı kendi iç dünyası iledir ve hayat, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman aralığında, gerçekle hayal arasında biriktirdiğin anılardan ibarettir. Anıların seni geçmişe bağlar da bazen bunlar ruhunu sıkar, bedenin dar gelir. Ölümün soğuk kollarına atlayacakken bir seçimle tekrar her şey değişir. İşte Liva, tam da bu ince çizgide gidip gelirken derin okyanuslarında yok olduğu Pars’la karşılaşır ve kendisini çok bilinmeyenli bir denklemin ortasında buluverir. Çıkış yolunu buldum derken sır perdelerinin arkasında kaybolur.
Acaba Liva, bu beklenmedik olaylar karşısında gardını alıp çarpışacak mıdır yoksa mücadele gücünü tamamen kaybedip her şeyden vaz mı geçecektir?
Ya yaraları, can kırıkları… Onları tek bir yara bandı kapatabilecek midir? Bir dikiş, iki dikiş, vazgeçiş. En büyük yaran ilk vazgeçişindir. En çok ilk vazgeçişlerin izi kalır. Çünkü izi kalan yara, hiç iyileşmemiştir aslında.
“Beyin Nedir?”den “Yaşam Nedir?”e Bir Hayat Serüveni: Türker Kılıç
Mert İnan
“ANLAMAKTAN DOĞAN SEVİNÇ”İ ÖĞRENMEK
Prof. Dr. Türker Kılıç hem çok bizden hem de bize çok farklı bir dünyadan. Zaten elinizdeki kitabı farklılaştıran da “bizden” bir ailenin “hep farklı sorular” soran çocuğunun, nasıl giderek dünyanın en seçkin beyin cerrahlarından ve yeni bir bilim felsefesini aralayan beyinbilimcilerinden biri hâline gelmesinin öyküsü olması…
Türker Kılıç, Balkanlar’dan Bursa’ya göç eden orta halli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Çevresinden farklıydı ve henüz ilkokul sıralarında içine düşen bilim aşkıyla, insan beyninin gizemlerini araştırmaya başladı. Kılıç’ın çok çalışarak, çok okuyarak, çok anlayarak ve çok araştırarak var etmeyi başardığı “cevher” ise her girdiği okulda, ortamda fark edildi. Henüz çocuk yaşta kendi yolunu çizmeye karar verdiğinde ise Muradiye Mahallesi’nde başlayan serüven Harvard’a, oradan da Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne kadar uzanacaktı. Kılıç, en zor koşullarda bile pes etmiyor, vazgeçmiyordu. Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir dünya için kafa yorarken iyi bir bilim insanı, iyi bir cerrah ve iyi bir eğitimci olmanın yanı sıra iyi bir aile babası olmayı başardı.
Yaşamının her dönemi örnek başarılarla dolu bir bilim insanı olan Prof. Dr. Türker Kılıç, yeni bilimsel paradigmadan doğacak “yeni uygarlık”ın şifrelerini, insan beyni ve nöronal bağlantı üzerinden ortaya koydu. Prof. Dr. Kılıç’ın geleceğin bilim insanlarına örnek olacak sıradışı yaşam öyküsü, aynı zamanda başarıya giden sürecin yol haritasını da Türkiye’nin geleceğini yaratacak genç bilim insanlarına sunuyor. Yeni bilimsel anlayışın ortaya çıkış öyküsü, her yetkin düşünürde olduğu gibi Prof. Dr. Kılıç’ın kendi yaşamıyla birlikte ilerliyor. Bağlantısal Bütünsellik düşüncesi, sadece insan beyninin sırlarını, beynin nasıl düşünce ürettiğini değil, evrendeki madde, enerji, canlı, cansız her parçanın iletişim içinde varolduğunu ortaya koyuyor.
Bir Arzunun Güncesi
Paula Quinn
Aşk, cesaret, tutku ve inancın kitabı. İskoçya odaklı eserleriyle tanınan Paula Quinn, Aşk ve Cesaret serisinin ikinci kitabında, daha önce Davina ve Rob’un hikâyesiyle tanıdığımız Tristan MacGregor’un benzersiz öyküsünü sizlere aktarıyor.
Çok sevdiği bir adamın ölümü ardından yolunu kaybeden ve çapkınlığıyla nam salmış Tristan’ın, düşmanlarına karşı verdiği erdemli mücadele, kendini arayışı ve içine düştüğü yasak aşkın heyecan dolu öyküsü sizleri bekliyor.
“İskoç aşk romanlarının en iyi örneği! Paula Quinn sizi romantik ve şehvetli bu roman ile Highlands’in kalbini elinizden bırakamayacağınız yumuşak, tutkulu bir romantizmle yakalıyor.”
-Monica McCarty, New York Times çoksatan yazarı
Bir Bilim İnsanının Tutkulu Hikâyesi – Bitkilerin Büyülü Dünyası
Hope Jahren
ABD Kitap Eleştirmenleri Birliği En İyi Otobiyografi Ödülü
ABD Bilimsel Gelişme Birliği Bilimsel Kitaplarda Mükemmeliyet Ödülü
PEN/ E.O. Wilson Edebi Bilim Yazını Ödülü Finalisti
“İnsanlar bitkilere benzer: Işığa doğru büyürler. Bilimi seçmemin nedeni, bana ihtiyaç duyduğum şeyi sunmasıydı. Bilim, bana kelimenin gerçek anlamıyla bir yuva sundu.”
Bir Bilim İnsanının Tutkulu Hikâyesi, Hope Jahren’ın hayatını adadığı çalışmalarını ve tüm çabasını anlamlı kılan sevgiye dair düşüncelerini içtenlikle paylaştığı, etkileyici bir otobiyografi. Yaşamını ağaçları, çiçekleri, tohumları ve toprağı inceleyerek geçiren bitkibilimci, tabiatın sunduğu büyüleyici güzellikleri keşfe çıkarken yüz yüze geldiği amansız hayatta kalma mücadelesini ve bu keşiflerden edindiği deneyimleri hikâyeleştirerek anlatıyor.
İnsanın doğayla olan bitmek bilmez mücadelesinde sıra, bitkilerin dilini öğrenmeye ve yeşil yaprakların, yüzyıllık ağaç gövdelerinin, toprağı kucaklayan köklerin anlatacaklarını dinlemeye geldi.
Fısıltı Adam
Alex North
Karısının ani ölümünden sonra Tom Kennedy’nin tüm hayatı yerle bir olmuştur. Yeni bir başlangıcın kendisine ve küçük oğlu Jake’e iyi geleceğine inanır. Yeni bir hayat, yeni bir ev, yeni bir şehir…
Ancak taşındıkları Featherbank kasabasının karanlık bir geçmişi vardır: Yirmi yıl önce, bir seri katil beş kişiyi kaçırıp öldürmüştür. Frank Carter yakalanana kadar, hikâyesi gazeteleri etkisi altına almış, kurbanlarını gece vakti onlara pencerelerinden fısıldayarak tuzağa düşürdüğü için ona “Fısıltı Adam” lakabı takılmıştır.
Seneler sonra, Tom ve Jake’in yeni evlerine yerleştikleri sırada bir çocuk ortadan kaybolur. Frank Carter’ın cinayetlerine ürkütücü bir benzerlik taşıyan bu olayla birlikte eski söylentiler yeniden alevlenir. Ve sonra Jake garip davranmaya başlar…
Alex North, babalar ve oğullarının yürek burkan ilişkisini, birkaç nesle yayarak küçük bir kasabada avlanan bir seri katil ve onu yakalamak için yürütülen soruşturmanın merkezine oturtuyor.
İlmek ilmek örülmüş karanlık ve sürükleyici bir gerilim.
“Korkutulmayı seviyorsanız Fısıltı Adam tam size göre.”
–New York Times
“Dahice… Thomas Harris ve Stephen King okurlarını fazlasıyla tatmin edecek.”
–Booklist
“Jo Nesbo’nun Kardan Adam’ından beri okuduğum en sarsıcı gerilim romanı. Bölümlerinin toplamından çok daha fazlası, kâbus gibi, rahatsız edici ama aynı zamanda babalar ve oğulları hakkında, keder, kayıp ve iyileşme hakkında dokunaklı ve hayat dolu bir roman.”
–Alex Michaelides, New York Times çoksatarı Sessiz Hasta’nın yazarı
“Nefis bir şekilde hazırlanmış, yürek parçalayan ve tüyler ürperten bir roman; Fısıltı Adam konu gerilim olunca zoru başarıyor.”
–Sarah Pinborough, New York Times çoksatarı Gözlerinin Ardında kitabının yazarı
“Özünde babalığın karmaşıklığının yattığı ürkütücü ve sürükleyici bir roman.”
–Kirkus Reviews
“Son sayfasına gelindiğinde bile okurların peşini bırakmayan güçlü ve korkutucu bir hikâye.”
–Library Journal
Hızlı Okuyan Kurtçuk – Etkinlik Peşinde
Betül İlter
Süper kahraman olmak sanıldığı kadar zor değil. Minik kurtçuğumuz HOK bunu çoktan keşfetti. Sihirli güçleriyle etkilediği Ali, hiç sevmeyeceğini sandığı kitap okumayı bile sevdi.
Bu sevimli ikili şimdi Etkinlik Peşinde! Üstelik bu sefer yalnız da değiller. Başka kimler mi var? Kim bilir… Belki sizler de onların yanındasınız! Etkinliklerde onlara eşlik ederseniz hepiniz bu maceraya ortak olacaksınız.
Lydia’nın İkinci Hayatı
Josie Silver
Çoksatan Hâlâ Zamanımız Varken adlı romanın yazarından
Josie Silver’ın sıcak, duygusal ve esprili anlatımı ile yüreklere dokunan Lydia’nın İkinci Hayatı, hayatımızı değiştiren kötü olaylar hiç yaşanmasaydı hayatımız nasıl olurdu sorusuna cevap arayan, güçlü ve heyecan dolu bir aşk hikâyesi.
Lydia ve Freddie birbirine çok âşık, evlenmek üzere olan mutlu bir çifttir. Ancak Freddie’nin trafik kazası sonucu ölümüyle Lydia’nın hayalleri, umutları paramparça olur ve hayatı geri dönülmez biçimde değişir.
Kaçınılmaz bir yas sürecine giren Lydia aylarca evden dışarı çıkamaz, işe gidemez, kimse ile görüşmek istemez. Ta ki Freddie ile yaşamak istediği hayat âdeta bir paralel evrene adım atmışçasına mucizevi biçimde önüne serilene kadar. Bu bambaşka dünyada Freddie hâlâ yaşıyordur ve evlilik hazırlıkları tüm hızıyla devam etmektedir. Başta olağanüstü gelen bu durum, zamanla Lydia’nın hangi hayatı yaşamak istediğini sorgulamasına sebep olacak ve kendinden kaçmak için ödediği bedeller, onu iki hayat arasında bir seçim yapmaya zorlayacaktır.
Lydia’nın İkinci Hayatı, iki farklı dünya arasında, kederin etrafında, sürprizlerle dolu, yepyeni bir düzen kurma yolculuğu… Yastan kaçmayıp tüm duygularını hassasiyetle kucaklamak isteyenler ve tüm kayıplara rağmen devam etmenin yollarını arayanlar için ilham verici ve benzersiz bir roman…
“Zengin anlatımı, ustaca kurgusu ve geniş bir hayal gücünün eseri karakterleriyle Silver, kahramanının baş döndürücü paralel evreninden yürek burkan gerçek bir yas portresi sunuyor. Bitirdikten sonra da okurların zihninde yaşamaya devam edecek.”
–Publishers Weekly
“İnanılmaz romantik!”
–Cosmopolitan
Milat
Nora Roberts
MacLeod ailesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Yeni Yıl Arifesi’ni geçirmek için İskoçya’daki çiftlik evinde bir araya gelmişti. Hava avlanmak için doğru zaman olduğunu gösteriyordu, peki ya o av sahası doğru yer miydi? Sgiath de Solas yakınlarında vurulan bir kuş, önlenemeyecek Kıyamet’in fitilini ateşlemişti. İnsanlık, kimini ânında öldürüp kimine doğaüstü güçler kazandıran bir virüs hızla yayılırken kaderini yeniden yazacak…
“Size bir kadeh viski getirebilir miyim Bayan Frazier?”
Üzerinde yaşlılık benekleri olan incecik eliyle uzandı, Ross’un uzattığı elini şaşırtıcı bir güçle kavradı. Kara gözleri, adamın gözlerine odaklandı.
“O kadar uzun zaman önce yazıldı ki çoğu çoktan unuttu.”
“Ne yazıldı?”
“Tuatha de Danann’ın kanıyla kalkan kırılacak, perde parçalanacak. Şimdi sonun ve kederin, kavga ve korkunun, başlangıcın ve ışığın vaktidir. Bugünü görecek kadar yaşayacağımı sanmıyordum.”
Kıyamet’in armağanı Doğaüstüler, kaostan beslenenler, insanlığın devamı için işini fedakârlıkla sürdürenler: Lana, Max, Arlys, Fred, Jonah ve daha niceleri. Salgın süreci ile yüz yüze geldiğimiz “yeni normal”e Nora Roberts’ın yıllar önce attığı kehanet gibi bir bakış olan bu romanı bir solukta okuyacaksınız.
“Stephen King’in klasik Mahşer romanıyla eşdeğer bir kıyamet kurgusu.”
– New York Times Book Review
“Nora Roberts okurları nasıl büyüleyeceğini çok iyi biliyor.”
– The Washington Post
“Sürükleyici ve çığır açan bir roman… Hızla akarken bir yandan da düşünmeye teşvik eden bu etkileyici roman şüphesiz Roberts hayranlarını çok memnun edecek.”
– Kirkus
“Hayranlık uyandıran karakterler ve ustalıkla inşa edilmiş bir distopya evreni, nefes kesen bir kurguyla buluşarak okurları baştan çıkaracak.”
– Library Journal
“Nora Roberts klasik tarzından farklı bir konuyu işlediği bu kitapla kıyamet romanları ve spekülatif kurgu severleri de hayranları arasına katacak.”
– Booklist
Müziği Yaratanlar – Barok Dönem
Aydın Büke – İpek Mine Sonakın
Bugüne dek yazılmış en kapsamlı Barok Müzik incelemelerinden biri olan bu eser, dinlemeye hazır müzik listeleriyle birlikte klasik müzik hayranlarının başucu kitabı olmaya hazır…
“1500’lü yılların sonlarında, ileride barok olarak adlandırılacak dönemin başlangıcında, birbiriyle çatışmakta olan iki kurum, sanatı ve sanatçıları yeni yapıtlar üretme konusunda yüreklendiriyordu. Bunlardan biri, Protestan başkaldırının ardından eski gücünü toplamak için sanatın kitleleri etkileme gücünden yararlanmak isteyen Katolik Kilisesi diğeri ise kiliseye karşı kendi gücünü göstermek isteyen soylu kesim ve krallardı. Her iki kurum da mimariyi, güzel sanatları ve müziği en iyi biçimde kullanabilmek için âdeta yarışa girmişti. Krallar ve soylular, iktidarlarının sarsılmaz gücünü göstermek için mimarlardan görkemli yapılar inşa etmelerini istiyorlardı. Uçsuz bucaksız parklar içinde geniş ve büyük pencereli, ışığı olabildiğince içeri yansıtan saraylar yapılıyor, ardından bu yapıların duvarları tablolar ve aynalarla süsleniyordu. Sarayların çevresindeki kentler de yeniden yapılanıyor, geniş meydanlar, süslü merdivenler yardımıyla insanların yaşadıkları ortamın bir tiyatro sahnesine dönüştürülmesi için çaba harcanıyordu sanki. Aslında hepsinin arkasında belki de yaşamı bir tiyatro oyunu, dünyayı da bir sahne gibi görmek vardı. Sahne, oyun için dekorlarla süslenmeliydi. Tıpkı aynı dönemde yaşayan Shakespeare’in pek çok oyununda vurguladığı gibi ‘tüm dünya bir sahne’ idi.”
Aydın Büke ve İpek Mine Sonakın, bu kitapta Barok Dönem müziğini her yönüyle mercek altına alıyor. Avrupa’nın farklı bölgelerindeki bestecilerin yaşam öyküleriyle birlikte bu bestecilerin önemli yapıtlarının nota örnekleri ve grafiklerle incelenmesi, okuyucu için müziği görünür ve anlaşılır kılıyor. Her bölüm için hazırlanmış, kitap içine yerleştirilmiş QR kodları ile hemen ulaşılabilen çalma listeleri, incelenen yapıtların tümünü dinlemeye olanak sağlıyor.
Barok Müziği okumak, anlamak, görmek ve dinlemek isteyenler için gerçek bir başvuru kitabı.
Okulöncesi Eğitim Rehberi – Örnekler, Temalar, Kavramlar, Kazanımlar
Nursel Uyar Dalkılıç
Bu kitap, öğrenmenin ve gelişimin en yoğun gözlendiği okulöncesi yılların verimli ve dolu dolu geçmesi adına; uzun soluklu deneyimlerin, bilgi ve becerilerin, tutum ve değerlerin sentezlenmesiyle ortaya çıkan ve de sorgulama temelli eğitim için “Hayat boyu öğreniciyim,” diyenlere bir rehberdir.
Doğru yönlendirme, doğru kaynak kullanımı, takvim yaşına uygun etkinlikler… Her biri bir çocuğun okulöncesine hazırlığını kolaylaştıracak ve eğitim hayatı başladığında okula daha rahat adapte olmasını sağlayacak önemli adımlar. Peki ama bu adımları uygulayabilmek için ne yapılması gerekiyor? Nursel Uyar Dalkılıç, Okulöncesi Eğitim Rehberi’nde yaşa uygun etkinlik örneklerini sorgulama temelleriyle birlikte kullanılması gereken temalar eşliğinde detaylandırırken; eğitmen adaylarına, eğitimcilere ve çocuğunun okulöncesi eğitimde öğrendiklerini takip edebilmesi için anne-babalara detaylı bir kılavuz sunuyor.
Koku Bombası ve Ketçap Surat – Porsukların Kötülükleri
John Dougherly
Hey sen! Hayır, sen değil. arkandaki. Ketçap Surat’ın tuhaflıklarla dolu eğlenceli dünyasına hoş geldin. Ketçap Surat ve Koku Bombası’nın tehlikelerle dolu macerasına katılmak istiyorsan bu kitabın kapağını aralamalısın.
Tekinsiz Kadınlar
George R. R. Martin – Gardner Dozois
Dünya Fantezi Ödüllü yazarlardan eşsiz bir öykü antolojisi!
George R. R. Martin, Jim Butcher, Diana Gabaldon, Lev Grossman, Sherrilyn Kenyon, Brandon Sanderson, Sharon Key Penman, Joe Abercrombie ve Carrie Vaughn gibi birçok tanınmış yazar, Gardner Dozois’in çağrısına kulak verip “tekinsiz kadınlar” temasına özel, yalnızca bu kitapta okuyabileceğiniz novella ve öyküleri yarattılar.
Peki, okuru nasıl bir dünya bekliyor?
Bu sorunun yanıtını projenin yaratıcıları versin: Bu kitapta erkek kahraman, canavarlarla ya da kötü adamlarla savaşıp kılıç sallarken yanı başında korkuyla dikilip ağlayan talihsiz kadınları bulamazsınız. Aksine, bu kitabın kadınlarını tren raylarına bağlamaya kalktığınızda kendinizi gerçek bir dövüşün içinde bulabilirsiniz. Burada kılıç erbabı savaşçı kadınlar, gözü kara kadın pilotlar, astronot kadınlar, amansız kadın seri katiller, ürkütücü süper kahraman kadınlar, sinsi ve baştan çıkarıcı femme fatale’ler, büyücü kadınlar, zor şartlar altında hayatta kalmaya çalışan kötü kızlar, kadın haydutlar ve asiler, kıyamet sonrası hayatta kalmayı başaran kadınlar, özel kadın dedektifler, adamı gözünü kırpmadan ipe gönderen kadın yargıçlar, halklara hükmeden, kıskançlık ve ihtiras duygularına kapılarak binlerce insanı tüyler ürpertici şekilde ölüme sürükleyen mağrur kraliçeler, cesur ejderha binicileri ve çok daha fazlası var. Keyfini çıkarın!
The Last Of Us – Amerikan Rüyası
Neil Druckmann – Faith Erin Hicks – Rachelle Rosenberg
Uncharted’ın yaratıcılarından
On dokuz yıl önce, bir mantar salgını nedeniyle dünya nüfusunun büyük bir kısmı hayatını kaybeder. On üç yaşındaki Ellie, geriye kalan karantina bölgelerinden birinde, bir askeri yatılı okulun koğuşunda yeni hayatına başlar. Burada, öğrencilerden Riley ile kurduğu arkadaşlık sayesinde dış dünyadaki ilk yolculuğuna çıkar. Ellie ve Riley, sıkı kontrol altındaki beton duvarların ötesine geçerlerken, Ateşböcekleri adlı isyancı grubun şiddet dolu yaşam tarzıyla ve enfeksiyonun korkunç kurbanlarıyla da yüzleşirler.
Oyunun yaratıcı yönetmeni Neil Druckmann ve başarılı çizgi roman yıldızı Faith Erin Hicks tarafından kaleme alınan Amerikan Rüyası, hem aksiyon dolu bir büyüme hikâyesi hem de rekorlar kıran The Last of Us oyununun dünyasında geçen heyecanlı bir macera!
“En iyi çizgi roman uyarlamalarından biri.”
– Comic Bastards
“Bir uyarlamanın çoğu zaman gözden kaçan bir özelliği, kendi başına var olacak ve gelişecek şekilde hazırlanmasıdır. Bu özellik, The Last of Us: Amerikan Rüyası’nın okuduğum diğer video oyun uyarlamalarından çok daha fazla temsil ettiği bir nitelik.”
– IGN
“Faith Erin Hicks’in çizim tarzı bu hikâye için mükemmel. Çocuklara yönelik cesur ve net bir çizgi roman tarzı benimserken, umutlu bir gencin karanlık gerçekliğini de gayet başarılı bir şekilde tasvir ediyor.”
– Kotaku
Tom Weekly: Hayatım ve Diğer Uyduruk Hikâyelerim
Tristan Bancks – Gus Gordon
Selam, Ben Tom Weekly. Garipliklerle dolu hayatımı soluk soluğa okuyabilirsiniz.
Bu kitaba aklımdaki her şeyi boca ediyorum. Maceraya susamış bir saksağanın bana saldırmasından, kız kardeşimin ayağından ezme yememe kadar. On dakikada altmış yedi sosisli yediğimi de unutmadan ekleyeyim. Bazen çok tuhaf olaylar geliyor başıma ama işte benim hayatım da böyle renkleniyor.
Tom Weekly: Hayatım ve Ters Giden Diğer Olaylar
Tristan Bancks – Gus Gordon
Ben Tom Weekly. Hayatımda neyin ters gittiğini merak ediyorsanız bu kitabı okuyun ve eğlenin.
En gizli sırlarımı öğrenecek, müthiş sinirli büyükannemle ve insan olmayan en iyi arkadaşımla tanışacaksınız. Fare Rarnald. Diğer çocukların beni nasıl kandırıp dışladıklarını anlayacaksınız.
Tuhaf Bilimler Akademisi 2 – Genom
Şöhret Doğruyol Akbaş
Çocuklar ve eğitimciler tarafından büyük ilgi gören Tuhaf Bilimler Akademisi serisinin ikinci kitabı Genom, sürükleyici anlatımı ve akıcı diliyle okurlarını yine soluksuz bir maceraya davet ediyor.
Bilim Akademisinin takıntılı dekanı Üstün Bey’in gidişiyle akademiye yeni bir dekan atanır. Her şey normal seyrinde ilerlerken tuhaflıklar yine Nadir ve arkadaşlarının yakasını bırakmaz. Genom ile sonunu asla kestiremeyeceğiniz bir maceraya dâhil olmaya hazır olun!
Şöhret Doğruyol Sağbaş, serinin bu kitabıyla da azim ve hırs arasındaki ince çizgiyi yakalayamayanların zararının en çok da kendine dokunduğunun altını bir kez daha çiziyor.
YAZARLAR
18 saat önceEKONOMİ
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce