Güne düşenler
Bu, bu markaları/malları almayın diye listeler yayınlanıyor. Neden almayacak mışız ki? Made of Turkey olarak ne var ki pazarda? Hem Osmanlılık da bu değil mi? Osmanlı'da da ticareti azınlıklar yapmaz mıydı? Yeni Osmanlılarda da durum daha başka mı olacaktı?
Okuyun Osmanlı Tarihi'ni, özellikle Tanzimat'la başlayan değişimleri ve sonrasında gelişen olayları... Böylece yeniden Osmanlıcılık oynayanlara da alkış tutarsınız, yineledikleri için bir kez daha Tarihi Gerçekleri ve emperyalistlerin paylaşım savaşlarına giden yolculuğun gerekçelerini..
Ve Kurtuluş Savaşı'ndan sonra; Birinci İzmir İktisat Kongresi'nde Bağımsızlık Savaşı'nın ardından, bir de EKONOMİK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI vermenin gerekliliği ve önemi üzerinde duran Kemal ATATÜRK'ü de neden sevmediklerini belki o zaman daha iyi anlarsınız.
Osmanlı'nın son döneminde yaşanan olaylarla, benzerlik gösterse de ülkenin ekonomik yapısı... Ne var ki bu aralar Osmanlı'yı da anmaz oldular; Osmanlı bile "tebasına bu kadarını da yapmadı" eleştirilerini aldıkça tarihçilerden... Osmanlı'yı bırakıp Tarih sayfalarına; Araplaşmak hevesine düştüler ama anımsanacağı gibi RABİA'nın parmaklarını da kırıverdi, bizzat Arap kavminin kendisi...
Ama her şey bir yana, bu ekonomik yapı; AKEgemenler'e özgü bir hilkat garibesi... Herkesin dilinde "yerli ve milli" söylemi olsa da, bu ülkede bizim olan canımızdan başka ne kaldı ki?
Elbette ki pazarda ne varsa; eğer gerekliyse satın alacağız. Amerikalılar bile Çin mallarına boğulmuşken, şu üçüncü dünya ülkesinde yaşam savaşı veren bizler "yerli üretimden yoksun kalmışken" başka ne yapacağız?
Bir anımsatma:
Amerikan halkı Çin mallarının pazarlarını ele geçirmesi karşısında yıllardır öfkeliler ve pazarlarını da adlandırıyorlar; CHIMERICA...
Dünyanın efendisinin ülkesi bu durumdayken; biz gibi yoksulların yurdunda durumlar daha başka nasıl ola?
Ve elbette ki buna; KÜRESEL EKONOMİ deniyor kısaca...
Üstelik küresel iletişim ağına takılıyorsunuz da şu INTERNET denen olguyla; Küresel Ekonomi'nin sömürü ağına takılmak mı dert oldu? Hem küresel kültür, hem de küresel medya yıllarıdır bunları aşılamadı mı size? Bırakın bu "eşeğini dövemeyen, palanını döver" tutumlarını!... Yoksa yerli üretiminiz, kapatıldıysa fabrikalarınız, sürülmüyorsa tarlalarınız; tüketin işte, paranız oldukça... Nasılsa battı, balık; yan gidiyor. Bakın dalganıza; yeter ki dünya yansa da, sizin hasırınız yanmasın. Nasıl olsa ipin ucu geçmiş yabanın eline!
***
Prof. Dr. Canan KARATAY neler öneriyordu Türk halkına?
"Kış sebzeleri tüketilecek. Yaz sebzesi kışın yenmez. Lahana, brokoli, karnabahar, kereviz, turp çokça tüketilebilir. Kışın en fazla tüketeceğiniz meyve Anamur muzudur, turptur, aynı zamanda zeytindir" şeklinde konuştu. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için yapılması gerekenler belirten Karatay, şunları belirtti: "Grip demek bağışıklık sisteminin çökmesi anlamına gelir. Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirmek için turp tüketeceksiniz. Turp tüketirseniz turp gibi olursunuz. Kelle ve paça çorbası, işkembe çorbası, köy tereyağı, soğuk sıkım zeytinyağı sizi tüm rahatsızlıklardan korur. Ev sirkesi, bağırsak floranızı dengeler ve bağırsak sisteminizi kuvvetlendirir. Bir de ev sirkesiyle birlikte kristal kaya tuzu bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirir." Mevsiminde tüketilmeyen besinlerin hem kalitesiz hem de pahalı olduğunu açıklayan Prof. Dr. Karatay, “Mevsimi olmadığı için seralarda büyütülen yaz sebzelerinin, kışın sofraya geldiğinde hiçbir besin değeri, kalitesi kalmıyor. Üstelik dünya kadar da pahalı. Şimdi ocak ayında patlıcan ve domatesin oldukça pahalı olduğunu göreceksiniz. Oldukça pahalı diye saçınızı başınızı yolmayın, çözümü basit gidip almayın. Patlıcanın, yeşilbiberin ve domatesin ocak ayında sofrada yeri yok. Şimdiden ya kurutacaksınız ya ilaçsız domatesleri alıp, benim yaptığım gibi pastörize edeceksiniz ya da turşu yapıp onu kullanacaksınız. Bu metotlar gelenekseldir, yüzyıllardır devam etmiştir”
Birileri senden rahatsız olup, sustursa da seni; bilmelisin ki SENİ SEVİYORUZ VE SÖZÜNÜ DİNLİYORUZ Sayın KARATAY
***
Ben çocukken kandillerde, mahallelerde okunan mevlitlerde Gazi Mustafa Kemal'in ve arkadaşlarının ruhuna fatiha okunurdu. Demek ki bir başka ülkedeyiz kurucusu da bir başkası olmalı ki Kemal ATATÜRK'un ve silah arkadaşlarının ruhuna fatiha okunmuyor yıllardan beri... Cumhuriyetimizin doğum günü yaklaşırken, düşüverdi usuma, bakalım bu yıl ne yapacaklar acaba?
Didim, 25 Ekim 2021