Bir Nobel Ödülü’nün ardında yatanlar
Batı’yı eleştirirken, sürgün, sömürü, kimlik, göç, etnisite, göçmenlik, kültürel farklılıklar ve çatışmaya yer veren Tanzanyalı yazar, Abdulrezzak Gurnah, 2021 Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı.
Afrika’dan İngiltere’ye göç etti, göçmenliğin en kötüsünü yaşadı ama sonunda, edebiyat alanında dünyanın en prestijli ödülü kabul edilen Nobel sayesinde 1,1 milyon dolarlık para ödülünün de sahibi oldu.
NOBEL ÖDÜLÜ, Alfred Nobel tarafından kurulan bir derneğin, insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek amacını taşıyan prestijli bir ödüldür.
Bu ödül, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, İsveç Akademisi, Karolinska Enstitüsü ve Norveç Nobel Komitesi tarafından kişiler veya kuruluşlara fizik, kimya, edebiyat, barış ve Fizyoloji veya Tıp alanlarındaki olağanüstü başarılarına verilmektedir.
1901-2020 yıllarında 113 kez verilen ve toplam 117 kişiye layık görülen ödüllerden 4’ü, 2’şer yazar arasında paylaştırıldı.
Verilmiş olan NOBEL ÖDÜLÜ’nü almayı ret edenler olduğu gibi, alması yasaklananlar da olmuştur. Almanya Adolf Hitler hükumeti, Richard Kuhn (kimya, 1938), Adolf Butenandt (kimya, 1939) ve Gerhard Domagk (Fizyololji veya Tıp, 1939)’ın ödüllerini almasına izin vermedi. Sovyetler Birliği’nin baskısı doğrultusunda Boris Pasternak (edebiyat, 1958) ödülü reddetti. Ayrıca Nobel Ödülü almaya hak kazanan Jean-Paul Sartre (edebiyat, 1964) ve Lê Ğức Thọ (Barış, 1973) ödüllerini almayı reddettiler. Bunlardan Sartre, hayatı boyunca tüm resmi ödülleri reddetmiştir. Lê Ğức Thọ ise o yıllarda Vietnam’ın içinde bulunduğu durum nedeniyle ödülü almamıştır.
2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Orhan Pamuk, Nobel alan ilk Türk yazar olmuştu.
NOBEL ÖDÜLÜ’nü alanlar arasında Nelson Mandela da vardı. Ne var ki, aynı Mandela
12 Mayıs 1992’de, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü kabul etmemişti. Mandela, Afrika Ulusal Konseyi (ANC) Partisi aracılığıyla ödülü kabul etmediği duyurmuştu. Yapılan açıklamada, Mandela’nın bütün hayatını demokrasi ve özgürlük için mücadeleye adadığı, bu sebeple ödülü reddettiği belirtildi.
İşte o günden sonra Mandela’ya olan sevgi ve sempatim kaybolmuştu. Atatürk ödülünü kabul etmemesi için, PKK etkisi olduğu belirtilen Mandela’nın, özgürlük konusunda daha derin bir araştırma yapması için hapiste 27 yılı geçmişti.
Atatürk Barış Ödülü’nü Mandela’nın kabul etmemesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin bir skandal olay ile başlamasına sebep olmuştu.
GÖÇMENE ÖDÜL
Bu yıl ödülü alan şahıs, Batı’yı eleştirirken, sürgün, sömürü, kimlik, göç, etnisite, göçmenlik, kültürel farklılıklar ve çatışmaya yer veren Tanzanyalı yazar, Abdulrezzak Gurnah’tan başkası değildir.
Afrika’dan İngiltere’ye göç etti, göçmenliğin en kötüsünü yaşadı ama sonunda, edebiyat alanında dünyanın en prestijli ödülü kabul edilen Nobel sayesinde 1,1 milyon dolarlık para ödülünün de sahibi oldu.
Altta yaşam öyküsünü okuduğunuz zaman, ırkçılığa maruz kalmış, sürekli horlanmış ve çok kızmış bir Afrikalı’nın, hislerini dışa vuruşunun izlerini hissedeceksiniz.
2021 Nobel Edebiyat Ödülü’nün verilişi ile ilgili olarak, bakınız değerli dostum Veyis Güngör neler yazmış:
2021 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Abdulrezzak Gurnah, Nobel Ödülü alan ne ilk ne de son Afrikalı elbette. Geçmiş yıllarda da Afrika kökenli isimler Nobel ödülleri almışlardı. Örneğin, 28 yıl tutuklu kalan ve hapisten çıkınca Devlet Başkanı olan Nelson Mandela’ya, Nobel Barış ödülü verilmişti.
Gurnah, Afrika kıtasınının doğusunda bulunan Tanzanya’ya bağlı, Zanzibar’da 1948 yılında dünyaya geldi. Svahili dili anadili olmasına rağmen, ilkokulu İngiliz okullarında okudu. çocukluğunda Kur’an kurslarına devam etti ve Arapça öğrendi. Zanzibar’daki siyasi istikrarsızlıklar, Gurnah’ın genç yaşta İngiltere’ye iltica etmesini beraberinde getirdi. İngiltere’de bir mülteci kimliği ve haleti ruhiyesinin verdiği motivasyonla, 21 yaşında yazmaya başladı. Kent Üniversitesi’ni bitirdi. Edebiyata, özelde de sömürü edebiyatına yöneldi. Aynı Üniversite’de İngiliz Edebiyatı profesörlüğü görevinde bulundu. İlk romanını 1987 yılında yazdı. Konusu, Afrika katasında başarısız olan bir ayaklanmaydı. On ayrı roman sahibi olan Gurnah’ın son eseri 2020 yılında “Afterlives” (Ölümden Sonraki Hayatlar) adıyla yayınlandı.
Nobel Edebiyat Ödülü alan Zanzibarlı Abdulrazak Gurnah’ın, eserlerinde ele aldığı konuların başında, hiç şüphesiz kendi hikayesi olan mültecilik yer alır. Zaten ilk romanının adı da “Ayrılışın Hatırası”dır. Sürgün, sömürü, kimlik, göç, etnisite, göçmenlik, kültürel farklılıklar ve çatışma, diyalog, kavramlara yüklenen anlamlar, yabancılaşma gibi konular, yazarın eserlerinde ele aldığı konular arasındadır.
Gurnah, her ne kadar Shakespeare ve Sir Vidiadhar Surajprasad Naipaul gibi, İngiliz edebiyatı temsilcilerinin görüşlerine ve eserlerinde yer vermiş olsa da, bu gelenekten hızlı bir şekilde ayrılmıştır. Doğu Edebiyatındaki Bin bir Gece Masalları ve Kur’a-ı Kerim sureleri (Hz. Yusuf örneği) çalışmalarının kaynağını teşkil etmiştir.
Örneğin, Abdulrazak Gurnah’ın ‘Cennet’ isimli romanında, Avrupa’yı sömürgeci olarak nitelendirmesi dikkat çeker. Gurnah “Avrupalılar, askerlerini ve yetkililerini yerleştiriyorlar ve insanlara onları düşmanlarından kurtarmaya geldiklerini söylüyorlardı, ama tek amaçları halkı köleleştirmekti” diyor.
Gurnah şöyle devam ediyor: “Hiçbir şey ödemeden en iyi toprakları alıyorlar, bir iki hileyle insanları kedileri için çalışmaya zorluyorlar. Bir çekirge sürüsünün oburluğuyla hiçbir erdem gözetmeden her şeyi silip süpürüyorlar. Her şeye vergi koyuyorlar, ödemeyeni hapse atıyorlar ya da kırbaçlıyorlar, hatta asıyorlar. İlk yaptıkları şey hapishane olur, sonra bir kilise, sonra da bir market kurarlar, böylece ticareti denetim altına alıp vergilendirirler. Onları öldürmenin tek yolu sol koltuk altından bıçaklamak, ama bu neredeyse olanaksız, oralarını iyi koruyorlar..”
Nobel Edebiyat Ödülü’nün Zanzibarlı bir yazara verilmesinin, Hollandalı yazarların tavrını takip eden, Fas kökenli köşe yazarı Abdelkader Benali’nin, tespitleri, bize, maalesef bir başka gerçeği yansıtıyor. Benali şöyle diyor: “Ödülü kazanan Gurnah, haberi alınca, twitter hesabından, bu ödülü Afrika, Afrikalılara ve okurlarına adadığını yazdı. Paylaşımın altına, ne şakalar, ne alaylı tavırlar, dalga geçmeler yapıldı. Yorum yapanlar arasında, Hollandalı çok az insan vardı. Gerçi, Hollandalı yazarlar dünya edebiyatını pek okumazlar, Asya, Afrika, Arap edebiyatına ilgileri yoktur.”
Benali şöyle devam ediyor: “Hollandalı yazarlara göre, başka renkten olan yazarlar güvenilmez, kendi hikayeleri üzerine kurgu yaparlar, yazamazlar, mutlaka bir redaktörleri vardır, etnik kökenlerini her zaman öne çıkarırlar…”
Durum böyle olunca, Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Afrika kökenli yazara ilgi gösterilmez.
Zanzibarlı roman yazarının, 2021 yılı Nobel Edebiyat Ödülü alması, bir taraftan da, bir göçmen ve aynı anda bir mültecinin, çalışırsa ve iradesini iyi kullanırsa neler yapabileceğini açıkça bizlere gösteriyor.
İşte böyle değerli okurlarım. Bu yılki NOBEL ÖDÜLÜ’nü kazanan kişi bir göçmendir.
Gurnah’ın, “Kültürler ve kıtalar arasındaki uçurumda sömürgeciliğin etkilerine ve mültecilerin kaderine kesin ve merhametli şekilde nüfuz etmesi” nedeniyle ödüle layık görüldüğü belirtildi.
Açıklamada, Gurnah’nın gerçeğe olan bağlılığının ve basitleştirmeden kaçınmasının dikkat çekici olduğu aktarılarak, “Romanları, basmakalıp betimlemelerden uzak ve bize dünyanın diğer yerlerindeki pek çok kişinin aşina olmadığı, kültürel olarak çeşitlendirilmiş bir Doğu Afrika’ya açıyor” ifadesine yer verildi.
Nobel Ödülü almak bize de nasip olur inşallah.
Bakınız bu konuda Veyis Güngör dostum ne yazmış:
‘Demek oluyor ki, ne yaparsak yapalım, Avrupalı yazarların gözünde, göçmen olarak kalmaya mahkûmuz. Ama biz, kim ne derse desin, nasıl görürse görsün, çok çalışarak olağanüstü başarılara imza atmak durumundayız.
İçimizden birileri bir gün Nobel ödülüne layık olmalıdır…’
Hadi bakalım gençler. Siz de Abdulrezzak Gurnah gibi mücadele edin ve ödüllere lâyık olsun.
Neden olmasın ki?
Kalın sağlıcakla.