Bağımlılık ve özgürlük
Önce özgürlük tarif edilmeli; kişilik ya da birey ne demek? Yaşamımızın bu köşe başı kavramlarında mutabık kalmalıyız…
Bu tarifleri sağlıklı yapabilmek için de önce bağımsızlık kavramını sorgulamamız gerekiyor.
Ne diyoruz?.. Kişi çevresinin tekrarcısı olmamalı. O çevreden kendisine yansıyan kültürel atıkları mutlaka sorgulamalı.
Tamam da… İnsanoğlu hangi ölçüyü kullanacak? Kriterlerinin özgün, katışıksız ve saf olduğunun garantisi nedir?.. İşte bu noktadan yola çıkıyorsak ister istemez, gide gide Descartes’a ulaşıyoruz. Yani aydınlanmanın başlangıç istasyonuna varıyoruz.
Ama, yine de uyandığımız güne merhaba diyebilmek için, öncelikle bir tanımda daha anlaşmamız gerekiyor.
Aksi durum eylemsizlik getirir, tembelliğimizin bahanesi olarak gerekçe oluşturur.
Bizce, özgür birey, bilgileri süzerek hiçbir dayatmaya meydan vermeden düşünce üretebilen insandır.
Yani… Şu bir önceki satırdaki kriter ya da ölçüyü hep aklımızda tutarak bilincimizin gümrük kapısının hemen önünde süzülecek tüm bilgiler…
İşte bu köşe, özgürlük kavramının püf noktasıdır…
Pozitif anlamda septisizmin başlangıç istasyonudur.
Yani kaba bir şüphecilik değil. Gelişmenin yolunu kesmeyen, düşüncenin hızını yavaşlatmayan sürekli bir sorgulama işlevidir…
İşte bu noktada özgürlüğü mü, yoksa bağımsızlığımı tanımlıyoruz, ayırmak biraz zor.
Çoğu insan, itaat ederek bu zor meşgaleden kendisini sıyırır. Bir kişiye ya da bir düşünceye dimağınızı ipotek ettiğiniz takdirde sözünü etmekte olduğumuz bu zorlu zihin ve ruh meşgalesinin ağır yükünden kendinizi kurtarabilirsiniz.
Yaşamınız içinde karşınıza çıkan türlü/çeşitli soru ”lara hiçbir çaba göstermeden hazır yanıtlar bulabilirsiniz. Zihinsel bir emek harcamadan karşınızdaki kişiye çeşitli hazır yanıtlar verebilirsiniz.
İşte böylece “konuşmuş” olursunuz. Hatta bir basamak daha yukarıya tırmanıp, fikir alış-verişinde bulunmuş dahi olabilirsiniz… Ve böylece de kolay yoldan oldukça rahatlamış olursunuz. Ayrıca ulaşacağınız bu hoşnutluk duygusu size, hemen yanı başında bir tatmin duygusunu da beraberinde getirebilir. Böylece;
- “Oh ne ala, Mualla” bir yaşam tarzı seçer;
- Bu hayat tarzının merkezine, toplum içinde sosyal-tatmin ve sorgulama külfetinden kurtulmanın getireceği içsel-tatmin… ekleyebilirsiniz!
- Peki, özgür müsünüz?
- Ya bağımsızlık meselesi?