“Savunmama” neden olanlar utansın…

Kırk/ dökük “anadilim” dediği Türkçe’yle konuştuğunu sanarak, bulunduğu çerçevenin izinde yürürken/ yaşamı karanlığı sürüklediğini umursamadan, tarihe ipek dokuyla işlenmiş Atatürk’e dil uzatanların sayısı her geçen gün arttığı gibi, nereden/ ne zaman geleceği de bilinmiyor! Tepeden “iki ayyaş” yakıştırmasını kimse unutmadı sanırım… “Yunanlıları denize döktüler. Nerde döktüler. Hepsi yalan, keşke o gün savaşı kaybetseydik, belki Osmanlı'yı daha sonra yeniden kurabilirdik” diyenleri omuzlarda taşıyanları gördük! Türkçe bilmez/ konuşmaz/ anlamaz nurcu rektör Ahmet Akgündüz’ün, sosyal medya hesabında "Cenab-ı Hak, mahlukatı yaratınca bi 'Mustafa' yarattı ki, 'Habib-i Ekremi'dir. Hiçbir ciyeti iyi değildir. Mukabil olan en sefil, alçak nokta ise 'mustafen-minh'dir ki 'habis ruh'dur; 'Kemal' ismi 'mustafen-minh'likde yanı redaette (kötülük, fenalık, bayağılık) ve habasette (murdarlık, pislik, kötülük) kemaele geldiği içindir" yazdığını da okuduk! Tüm bunlar neden yaşanıyor, neden bu tür konuşmalar yapılıyor, “neden ödüllendiriliyor” diye düşünürken, en son Adana’da yaşanan olay süreklilik kazanacağını kanıtlıyor… *** Adana’nın merkez ilçelerinden, AKP’li Yüreğir Belediyesi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalışan Osman Nuri Ünsal isimli tarih bilmez, bildiğini sansa da özümsemez, ulusun verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın önemini anlamaz, nereden eğitim aldığı karanlık biri sosyal medya hesabından üfürmüş… Öyle bir üfürük ki; bir yanı salyalı, bir yanı covid 19 kirli, ağ bağlamış oluşumuyla şu sözleri kullanmış: “Atam sen rahat uyu. Sakın uyanma. Ülkeyi daha yeni toparladık.” Dün, CHP İl Binası önünde basın açıklaması yapıldı. Basının, konuya ne denli önem verdiği, kalabalıktan belliydi! Başkan Mehmet Çelebi, daha açıklamasının başında “bu çirkin, alaycı, seviyesiz yaklaşım, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, onun ilkelerini, devrimlerini sonsuza dek yaşatmaya kararlı olan ulusumuza yapılan büyük bir saygısızlıktır” sözlerine yer verdi. *** “Çirkin, alaycı, seviyesiz yaklaşım…” Paylaşım, sosyal medyaya düşmesinin ardından suç duyurusunda bulunulmuş! Yüreğir Belediyesi’nin “savunma gerekçesi” de hazır gibi; geçtiğimiz yıllarda yapılan bir paylaşım! Politikanın, insanın, verilen sözün, emeğin, sevmenin, aşkın “ucuzuna” aralıklı olmayı yeğledim hep! Bugünlerde sıkça konuşulan “maske, temizlik, sosyal aralık” belki bir şeyler anımsatır! “Atam sen rahat uyu. Sakın uyanma” demeyi “ucuzluk” olarak değerlendirmek yerine, Belediye’nin kendi kabuğuna çekilmesi, ya da “her şeyler” müdürünü koruma altına alır gidi sessizliğe bürünmesi düşündürücü olmalı! İçimde duran “düşüncemi” açıklamamda yarar var:  Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir’den daha duyarlı bir yaklaşım beklerdim. Belediyenin “her hangi” bir çalışanının/ cemaat yapısı içerisinde bile olsa/ geçmişte Fettullafçılara yapılan ayrımcılıktan dolayı yaşananlardan dersler çıkararak “açık” biçimde” tepki göstermesini beklerdim! Kocaispir’in, siyasi anlayış ayrılıklarımız olmasına karşın/ böyle bir konuda “aynı” kanıyı paylaşabileceğimizi düşünürdüm! Belediye AKP’li olunca, onun solumasınca güç alınca demek ki yanılabiliyor insan! *** “Her şeyler” müdürünün paylaşımında yer alan ikinci tümce daha karanlık:  Ülkeyi daha yeni toparladık! Dürülüp/ bükülüp/ toparlanarak yapılan bir eylemden söz ediliyor! “Yeni” denilenin içini açalım mı biraz? Okullarda “andımız” okutulmuyor artık! “Ulusal bilinç” denilen olgunun yerinde “yabancılaşma/ bu ülkede yaşamama” var artık! Bu yurdun topraklarına kimin/ ne zaman/ sınırları zorlamadan geleceği belirsiz artık! Sokaklarında “birbirini” anlayamayan kalabalığın her gün biraz daha arttığı bir ülke artık! Eğitimin her alanında gerilerken, “daha başarısızların” da listeye girebileceği bir süreç artık! İşsizliğin, doyumsuzluğun, iç çöküntünün yaşamımızda büyük yer kapladığı bir dönem artık! Bunun adı “toparlanmak”; öyle mi? *** CHP İl Başkanlığı’nın yaptığı açıklamada yer bulan şu sözler, kanımca Atatürk karşıtlarının neleri içlerine sindiremediğini de anlatıyor: “1. Dünya Savaşı’nın ardından İstanbul’da, Gaziantep’te, Adana’da, İzmir’de, daha birçok kentimizde emperyalist işgalci devletlerin bayrakları dalgalanıyordu. Ulusumuzun namusu/ onuru İngiliz, Yunan, Fransız, İtalyan askerlerinin insafına bırakılıyordu. İşte bu durumu kabullenemeyen Mustafa Kemal Atatürk, cesareti, bilgeliği, halkından aldığı güçle bir imparatorluktan elimizde kalan, ayrıca bugün bize ülke olan son toprak parçasını kurtarmak için harekete geçmiş, bunu başarmıştır.” Atatürk’e kin, nefret duygularıyla yaklaşanların “bunu” bilmediklerini düşünmüyorum! Alacakları “ödülün” ne olduğunu da bilmiyorum… Ne Atatürk’ü, ne de yaptıklarını anlatmama/ savunmama gerek yok aslında; buna karşın, “savunmama” neden oldular ya, kendileri utansın… Buna katkısı olanlar, bu ulusa yaptıkları saygısızlıktan dolayı utansın! 170821
Benzer Videolar