Sayın Cemil Çiçek’e açık mektup (5 bölümün 4.’sü)

Suç örgütü liderinin siyasetçiler saydırmaya başlamasıyla çözülüverdi susan diliniz.  İşte söylemlerinizden seçtiklerimiz: "Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır"   "Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonra onda bir olur sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış". Sayın Çiçek; bu söylemlerinizden anlaşılan o ki; suç örgütü liderin patlattığı lağımdan yayılan kokulardan rahatsız olmuşsunuz belli Sayın Çiçek! Ancak, “felaket” ve “sıkıntı” söylemlerinize diyeceğim yok da, devamında “önü alınmazsa” ibaresi var ya işte bence orası sıkıntılı asıl… Ne yani!  Siz önlem mi önermektesiniz, çare mi aramaktasınız?. Takdir edersiniz ki, bunlar ayni şeyler değil. Bir suç örgütü lideri devlet kurumlarının üst düzey temsilcilerine çıkmış, saydırıyor! Zerresini it yese kudurur.  İşte bu noktada hemfikiriz. Hemfikiriz de ‘önlem’ ve ‘çare’de hem fikir değiliz. Önlemden kastınız “bünyeyi sarmadan” susturmaksa, patlayan lağım ve yayılan kokunun kaynağı çürümüşlük ne olacak! Kesilecek mi koku? Suç örgütü lideri lağımı patlatmadan da kokular sarmıştı zaten ortalığı. Hiç mi kokular gelmiyordu burnunuza? Hadi göz kapanır, kulak tıkanır, ya burun? Burun işlevsiz kalırsa hayat durur. Burun işlevdeyse de istemese de kokuyu alır. Yükseklere kadar ulaşmıyor mu ekonomiden, eğitime, sağlığa, rüşvete, yolsuzluğa, ihaleye, 3’er-beş’er maaşa, kumpasa, hileye, talana, yalana, aldatmaya dair kokular? Bunca izole yaşıyor olamazsızınız. Suç örgütü liderinin suç dosyalarını ortaya dökmesiyle mi başladı koku, da kokuya çare yerine önlem aramaktasınız?  Oysa sorun yıllardır vardı… Sizler görmüyordunuz, görmezlikten geliyordunuz, görmek istemiyordunuz. Ya da her biriniz birer Hi-Men olmuş “güç bizde!” deyip aldırmıyordunuz. Bunca kokuşmuşluğun bir gün ortaya saçılacağını nasıl olur da daha öncelerden görmemiş olabilirsiniz? Bunca rezaletlerin üzerine kurulmuş bir koltuğun üzerinde nasıl oturur bir iktidar yıllarca?  Lağımın bir suç örgütü liderince patlatılmış olması zul değil mi sizce? Ve devam ediyorsunuz. Cümleler arasına girip biz de gerekenleri söyleyelim mi Sayın Bay Çiçek? Diyorsunuz ki; "Videoları seyreden, gazetede okuyan ilgili savcı ya da savcıların harekete geçip gereğini yapmaları lazım. Devlete güveni sağlamak açısından bu gerekliydi Biz de diyoruz ki; Savcılar harekete geçmiyorsa siz niye harekete geçirmiyorsunuz? “Hukuk bağımsızdır” demeyin sakın… İşinize geldiğinde yönlendirdiğiniz hukuka bağımsız sıfatı takıp, güldürmeyin elalemi. Ya da hukuku bağımsız kılın, hukuk da gereğini yapsın. O zaman hukuk gereğini yapmazsa siz hukuka gereğini yapın.  Siz hukukun tepesinde “demoklasin kılıcı” rolündeyken hangi savcı cesaret edecek harekete geçmeye? Tekraren diyorsunuz ki; Bu boyuttaki iddiaları savcılar araştıracak, gerçek neyse ortaya çıkartacaktır. Suç teşkil eden bir şey varsa, evvela yargı makamlarının harekete geçmesi lazım. Bu bahsedilen konular şikayete bağlı suçlar değil. Biz de diyoruz ki; Savcıların harekete geçme konusunu YİK’e götürüp, “istişare edelim” dedin mi demedin mi? Bu konuyu orada görüşmeye değer bulmuyorsanız bu sözler etmeyin… Ki çok önem veriyorsanız, konuyu en yüce “Yüksek İstişare Kurulu”na getirmenize engel nedir, kimdir? Yine diyorsunuz ki; Savcılar, bu iddialar hakkında haberdar oldukları an itibariyle, bu iddialarla ilgili soruşturma başlatmaları gerekiyor. Basında yeteri kadar yer buldu, görmüşlerdir. Biz de yine diyoruz ki; Savcılar harekete geçmiyorsa gereğini yapın… Ya da savcıları  harekete geçirmeyen vatandaş suçluymuş gibi davranıp kendinize ak-pak sıfatları takmaya kalkmayın. Görevsiz siz siz yapın! Ya yol verin yapsınlar, ya yol bulun yapsınlar… Ama yapsınlar! Ülke artık bunca cerahate batmışlığın içinde var olamaz, bu kokuşmuşluk gün gelir sizler de dahil hiç kimseye hayat hakkı tanımaz! Diyorsunuz ki; "Ortalıkta siyasetçilerin araçlarına çantalar dolusu para konulduğu iddiaları var. Bu iddia suç örgütü lideri olarak tanıtılan birisine ait. Bunu görmezden gelebilir misiniz?" Biz de diyoruz ki; İyi de Bay Çiçek; bunları asıl muhatabına söylemek yerine, niye bize dert yanarcasına aktarmaktasınız! Bir kerecik olsun; dim-dik söylesenize bu işlerin muhatabına! Çözümün sokaktaki adamda olmadığını bilmiyor olamazsınız!. Vakti zamanında işler adım adım bu raddeye gelirken bir kerecik dik durup bu uyarılarınızı vaktinde yapaydınız, ben de alnınızdan öpeydim sizi! Şunlar da bizim size sorularımız Sayın Bay Çiçek: Yarı ömrünüzü siyasete adamış biri olarak; Bu güne kadar ilk kez mi karşılaşıyorsunuz devletin güven kaybedeceği bir durumla? Daha önceleri nerelerdeydiniz? Artık Siyaseten işinizi bitirip eleğinizi astığınız döneme kadar niçin sakladınız uyarılarınızı? Siyasi Etik Yasasına 'Bu ölçüler gelirse siyasette adam kalmaz' denilerek reddedilirken siz o parlamentoda en önde görevlerden birinde değil miydiniz? O gün niye kazan kaldırmadınız da bu gün günah mı çıkartırcasına dert yanmaktasınız! .Öyle bir şey demektesiniz ki; “ülkemde böyle siyasetçi varsa şayet” diyerek utancımdan kahroluyorum: "Ortalıkta siyasetçilerin araçlarına çantalar dolusu para konulduğu iddiaları var. Bu iddia suç örgütü lideri olarak tanıtılan birisine ait. Bunu görmezden gelebilir misiniz?” Bu cümle tam da bir vicdan muhasebesi… Bu güne kadar hiç mi vicdanınızı sızlatan bir durum olmadı da; bu muhasebeyi yapma gereği duymadınız? Ülkenin kan damarlarını kurutan bunca olaylar yaşanırken siz neredeydiniz? 5’in 4’ü burada bitsin de devamı sonraya kalsın. 21 Haz. 2021  
Benzer Videolar