“Partimin işi zor…”
Bu öyle, bir zamanlar ağızlara pelesenk olan, “muhalefetin” günlere konuştuğu “hiçbir şey olmamış ise, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu” sözündeki şaşırmışlık gibi değil; daha görünen, daha açık, daha göz önünde…
Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile eşi Hasan Pekcan'ın 'Nanoksia' adlı şirketinin, bakanlığa piyasanın üzerinde bir fiyata dezenfektan sattığı suçlaması,
Elli artı elli artı, yirmi artı, artı sekiz, eşittir yüzyirmisekiz milyar nerede sorusu,
Önceki gün Sedat Peker’in sekizincisini yayınladığı videolarında yer alan suçlamalara bir aydır verilen “kaçamak” yanıtlar,
“İktidarın”, yurttaşın sıkıntılarını çözmek/ doymalarını sağlamak dışındaki “işlere” yönelimi,
Sıkıntıların salt covid 19 nedeniyle olmadığı, “iktidarın” değerleri korumadaki başarısızlığının sonucu olduğu…
Bu konular, medya ne denli “algı” oluşturmuş olsa da, “iktidar” partisine/ destekçisine oy verenleri silkinmeye sürükledi!
***
Ekranların “bilindik”, sekiz/on yıl önce Fettullah için de “aynı” çılgın sözleri kullananların dediği gibi, “bu yaşananlardan siyaset çıkarılmamalı” yaklaşımı bile, “iktidarın” ne denli zor durumda olduğunu gösteriyor!
Unutuldu mu bilmiyorum, daha geçtiğimiz aydı/ bakan olduğu dönemdi/ kendi de açıklamıştı, gerçek fiyatla uzak/ yakın ilişiği olmamasına karşın “başkalarından daha ucuz fiyata verdik” diyerek satışı doğrulamıştı!
“Muhalefetin”, bu yapılan eylemi sorması/ sorgulaması kadar doğal bir şey var mı?
Yapılan dezenfektan “alımındaki” haksızlığı/ hukuksuzluğu savulmayacakları için “bu konuyu politikaya bulaştırmayalım” denilerek savsaklanılsın isteniyor!
“Muhalefet” yapılanları eleştirmeyecek, unutulanları anımsatmayacak, sorulmasını/ sorgulanmasını istemeyecek; bunları yaparsa “kötü”, yapmazsa “iyi” olacak…
***
Yine geçtiğimiz gün sekizincisi yayınlanan Sedat Peker açıklamaları…
Yapılan açıklamalarda adı geçenler arasında “yurttaşlardan” birinin adı geçse, hiç düşünmeden dava açmaya koşardı, diye düşünüyorum!
Adı geçenler, yeri/ zamanı/ saati/ kimlerle olduğu belirtilen suçlamaları “sormak/ sorgulatmak/ aklanmak” yerine “deli saçması, aslı olmayan suçlamalar” biçiminde geçiştiriliyor!
İçişleri Bakanı’nın, bir televizyonda gazetecilerin sorularını yanıtlarken kullandığı “ayda onbin dolar hangi siyasetçiye gönderiyorsa ondan sorsun” sözü, “iktidarın” nasıl bir çıkmazda olduğunu, bazı isimleri nasıl “koruma” altına aldığını da gösteriyor!
Sıkça, “iktidarın” kullandığı söz şu: bir söze bak, bir de söyleyene, bunlara inanacak olsak yolu şaşırırız!
Peker, geçmişte “iktidar” için çalışmış/ miting yapmış, “iktidardan” çakarlı araç/ koruma almış…
Peker, “iktidara” bunca yakınken, yayınladığı videolar nedeniyle “yalancı” sayılmış!
Peker “bana hemen inanmayın, ölçün/ tartın” diyor! “İktidar”, açıklamalara yaklaşımını bencillik çerçevesinde sürdürerek “Peker’e inanmayın, bana inanın” diyor!
Peki, “iktidarın” yaptığı bir şey var mı? Yok!
“Elli artı elli artı, yirmi artı, artı sekiz, eşittir yüzyirmisekiz milyar nerede” sorusunda da “iktidarın” yaklaşımı açık değil/ cisimler bilinmeyecek biçimde loş…
***
Adana’da bilinen isimlerden biri… Oldubitti AKP’ye oy verdiğini bildiğim, kimi zaman “eleştiren” sözlerini de duyduğum tanıdığım, “bu kez partimin işi zor” dedi!
İşyerindeki odasında cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resmi takılıydı. “Kazanma hırsını, inançlı oluşunu sevdim” derdi her sorduğumda.
Geçtiğimiz yıllarda “hac ibadetini” yerine getirmiş, “inananlar Erdoğan’ı çok seviyor” demişti!
Üç katlı işyeri vardı, ikinci katında sekiz/ on metre karelik bir alanı “mescit” yapmıştı, Cuma namazı sırasında müşteri kapıda dizili olsa bile “satışımız namazdan sonra” diyecek denli inançlıydı…
“Bu kez partimin işi zor” sözünü duymam şaşırtmadı dersem yalan olur!
Bu güne değin, bu günlerde yaşananlar gibi olmasa da “çok” konuştuğumuz olmuştu, hepsinde de “yerine gelecek olanın bundan iyi olacağına bir inansam” derdi.
Bu kez “bakışı” farklıydı!
Son günlerde yapılan “suçlamalara” ilişkin, “iktidarın” sessiz oluşunu içine sindiremediğini, “hiçbir şey olmamış ise, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu” sözündeki karmaşayı belirtti!
Bu güne dek birçok “hükümetler” görmüş, bu denli “iktidar” erkini elinde tutana rastlamamış, buna karşın “en büyük parti” olma özelliğini korumuş bir partinin bu günkü yaşadıklarını “çok” görmemekle birlikte, işinin de “zor” olduğunu söyledi!
***
“Muhalefetin” işi, “iktidarın” içinde olduğu çıkmazı gündemde tutmak/ sormak/ sorgulamak…
Özellikle partililerin “partimin işi bu kez zor” diyeceği konular varsa, “muhalefetin” bu olguyu eşelemesi kadar doğal bir şey yok!
Üstelik her suçlama “asılsız, konuşulacak şeyler değil” diye geçiştiriliyorsa “muhalefet” için daha önem taşır!
010621