Gençler, bence okkalı bir anne terliği istiyor…
Tabii ki şaka ancak gençleri anlamak ve onların yaptıklarına anlam kazandırmak inanın eğitimci olmanın dışında bir anne olarak da sinir bozucu….
Bakın, M.Ö 335 yılında Aristoteles ne demiş:
“Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Anne-babalarına karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.”
Şu sözler de M.Ö. 800 yılından Heseiod’a ait:
“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”
Öyle görünüyor ki, binyıllar geçse de, insan aslında hep aynı. Her gelen yeni nesil, bir önceki nesli beğenmezken, eskiler de yenileri beğenmemeye devam ediyor.
Bir bayram geçirdik kendinize sorun kaç tanenizin çocuğu “hadi” demeden büyüklerini aradı ya da “ya… anne,… baba” demeden itirazsız dediğinizi yaptı?
Peki, çocuklarınız evde ya da dışarıda size ne derece yardımcı oluyor?
Bir istekte bulunduğunuzda, itirazsız sizin dediğinizi yapıyorlar mı?
Bir tartışma yaşandığında, kaç tanesi susmayı ve dinlemeyi tercih ediyor?
Ya… Kolay para kazanma arzularına ne denmeli?
Anne, babalık mesafesini kaç tanesi koruyabiliyor?
Teknolojinin içinde doğan ve bu yüzden algıları açık olan çocuklarınızdan teknik bir yardım istediğinizde kaç tanesi sakince anlatmaya çalışıyor?
Kızlarınız ev işi, yemek ve hatta kahve yapmada ne kadar başarılı?
Oğlanlarınız eline hiç tornavida aldı mı?
Eve misafir geldiğinde, misafir ağırlamayı becerebiliyorlar mı?
Yoksa… Ne o misafiri, ne de misafir onu görmeden geçip giden bir gün mü yaşıyorsunuz?
Belki de şu an da içinizden “çocuğun evde olduğunun ben bile farkında değilim ki” diye düşünmüş olabilirsiniz.
Evet, şimdiki gençler, yeni adıyla Z kuşağı…
Farklılar, yalnızlar, antisosyal yaşamın içinde farklı dil konuşuyorlar, grup çalışmalarından daha çok bireysel çalışmalarda başarı gösterirlerken olması gereken ben merkezciliğin ötesine geçmiş egosu yüksek ve bencil bireyler yolunda ilerliyorlar.
Toplum sorunları onların rahatını bozmuyorsa umurlarında değil, çoğunun genel kanısı “herkes tercihini yaşar”
İş ya da meslek seçimleri onların özel hayatına müdahale edilmeyecek şekilde olmak zorunda. Esnekler, rahatlar ve kendi düzenlerine karışılmadığı sürece sakin ve sorunsuzlar.
Çalışma hayatına, kendi kafalarındaki kraterler uymadığı sürece kaç yıl geçse de katılmak gibi bir mecburiyet hissetmiyorlar.
Çünkü çalışmanın paradan ziyade aslında sosyal bir ihtiyaç olduğunun farkında değiller. Aile kurma, kendi hayatını devam ettirme gibi bir dertleri yok…
Küstahlar, saygısızlar, yardımsever değiller, vatan- millet, örf-anane, toplum ve aile değerlerini bilmiyor, sahip çıkmıyorlar.
Şimdi “gömdün öğretmenim Z kuşağını” dediğinizi duyar gibiyim…
Evet, bu çocukları bu hale getiren acaba kimler?
Aslında Z kuşağını değil kendimizi gömüyorum…
Bizler gelecek nesillerimize yönlendiren olamadık ve şu an da onları, geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi eleştiriyoruz.
Bu gençler bize rağmen aslında bizlerin başaramadığı çok işleri de başarıyorlar.
Mesela sorguluyorlar, körü körüne hiçbir ideolojiye asla inanmıyor ve onun peşinde koşmuyorlar.
Aslında hayattan ne istediklerinin çok farkındalar.
İnsana ya da canlıya varlıklarından dolayı değer veriyor, yargılamıyor, ötekileştirmiyor ve her canlının yaşam hakkına, hayat şekline saygı duyuyorlar.
Kimsenin ırkı, dini, mezhebi, geldiği- gittiği, başı-kıçı onların umurunda değil. “Bana dokunma, benim hayatıma müdahale etme, sen ne yaparsan yap” felsefesi onların yaşam biçimleri.
Çatışmayı, gerginliği gereksiz buldukları gibi nefret ediyorlar.
Sizce şu an da Türkiye’de yaşanan bütün olumsuzluklar 68 kuşağına denk gelseydi neler olurdu?
Hepinizin cevabı tahminim “yer yerinden oynardı”
Ancak şu anda toplum, farkındaysanız gayet sakin ve beklemede nedenini belki şimdi daha iyi anlamışızdır.
Lakin gençlerin ya da popüler adıyla Z kuşağının konfor alanına girildiğinde de nasıl tepkiler verebildiğini zaman zaman hepimiz gördük.
Anlayacağınız biz ezik anne-babalar, çocuklarımıza değerlerimizi, saygıyı, sosyalleşmeyi öğretemezken,
Onlar bize, insan olmayı, evrenselliği, çatışmalardan uzak kalarak tepki vermeyi çoktan öğretti bile…
Eleştirdiğimiz gençlik artık bizim gerçeklerimiz. Onları gömmek yerine onların konuşma dillerini öğrenmek, hayata bakışlarını anlayabilmek…
Ortak bir hayatı paylaşma adına atacağımız en önemli adımlar olmalı.
Ve lütfen, anne-baba olduğumuzu unutmadan, onları da kendi yaşam alanlarınıza dâhil ederek aile kavramını, değerlerimizi akıl vermeden, yaşayın ve yaşatın…
Yok, olmadı, anne terliğini arada göstermeyi unutmayın…(en sevdiğim hızlı öğretme şekli J)
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
EKONOMİ
20 saat önceYAZARLAR
21 saat önceYAZARLAR
21 saat önceYAZARLAR
21 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce