Sığınmacı dilenciler izleniyor!
Geçtiğimiz yıllarda, trafik ışıklarının olduğu bölgeler Suriyeli sığınmacıların işgali altındaydı.
Hani şu, iktidarın gittiği yerde ‘otuz milyar dolar harcadık’ dedikleri; ülke insanı darboğazlar, işsizlikler, aile içi sorun, geçimsizlik benzeri birçok sorun yaşanırken korunan komşu ülke kaçkınlarından söz ediyorum…
Bir zamanlar, ‘ülkemizde savaş var’ diyerek kaçtıklarını söylerlerken, bugün bayramlarda birkaç günlüğüne gidip geri dönen, o denli yıllar geçmesine karşın Türkçeyi öğrenmemekte direnen, bilseler bile ‘bilmiyormuş’ gibi yaparak kendini acındıran sığınmacılardan söz ediyorum…
Okullarda bu ülkenin çocuklarından ‘özel’ eğitim gören, üniversitesine giren, hastasına sağlık kurumlarında yer bulan, anlaşılmadığı yerde ‘anlayacak tercüman’ bulundurulan, iktidarın verdiği ayrıcalıkla bu ülkede yaşamayı kafaya koyan Suriyelilerden söz ediyorum…
Yine köşe başlarında, omuzlarında bir küçük çocuk, kara çarşaflar içerinde; duran araçların arasından kayarak dilenmeye başlamışlar…
Daha bugün ‘Tellidere-Mavi Bulvar’ kavşağında gördüm.
‘Yine çıktınız mı’ dediğimde, kafasını salladı rahat rahat!
Adana’nın neresinde görürseniz görün, hiçbir şeyi umursamaz biçimde oluşları göze takılıyor ister-istemez!
Bu ülkenin, bu kentin insanı; yarınını, evini, geçimini, borcunu, vergisini, çocuğunu hergün düşünürken…
Bu ülkenin, bu kentin insanı; ülkede, komşuda, dünyada yaşanan olaylardan alınacak dersleri, alınması gereken önlemleri, siyasetçilerin anlamsız-kendinci kavgaları, gelen zamları, halkın suskunluğunu, savunmasızlığı, konuşamamazlığı düşünürken…
İktidarın gittiği yerde ‘insana bakışımız’ diyerek başladığı, ‘şu kadar harcadık’ dediği Suriyeli sığınmacılar; kendilerine bu ülkede verilenleri az bulmuş olmalılar ki, tüm sözde baskılar, önlemler alınmasına karşın ‘köşe işgalleri’ sürüyor!
Sığınmacı dilenciler izleniyor!
Aleyna, Hadise sanatçı bilinerek izlenmişti ya; aynı duyarlılıkla, aynı tutarlılıkla!
Yurttaşı bu duruma getirenler utansın diyeceğim de; onlar yaptıklarını doğru sanarak seviç çığlıkları atmaktan uzak durmuyor!
Neyse, ‘yanıldık’ demelerine şurada ne kaldı ki, ondan sonra ‘kalan sağlar bizim!’
Adana, Mersin yoksul kentler…
Ülkemizde, geçtiğimiz yıl göz önünde bulundurularak yapılan araştırmada en yüksel gelir Ankara’da görülürken, gelir eşitsizliğinin en düşük görüldüğü bölge Zonguldak, Karabük, Bartın, Erzurum, Erzincan, Bayburt olurken; göreli yoksulluk oranının en yüksel olduğu bölge ise Adana ile Mersin…
Bugüne değin birçok yazıda bu gerçeğin ‘sokakta yaşandığını’ vurgularken, bölge ekonomisinde söz sahibi olanların ‘ekonomideki büyümeyle’ yatıp-kalkmalarından söz etmiştim.
Son bir yazımda da şu sözlere yer vermiştim:
Coğrafyanın böyle bir diliminde halk işsizlikten yakınıyorsa, işçi, çiftçi, esnaf yaşamla ekonomik boyutlu boğuşuyorsa burada ‘çok büyük’ sorun var demektir! Bu sorunun içerisinde bilgi, deneyim, beceri benzeri birçok içiçe giymiş konulardan söz etmek olası.
Bugün bölgemizi gezen bir yabancı bu eksikleri tek tek değerlendirirken, bizde söz-koltuk sahibi olanlar ne yazık ki uygulamadaki yanlışları ‘övmekten’, eksikleri söylemeye zaman bulamıyor.
Şunu sorsam: Kapınızı çalan işsize, geçinemeyen üreticiye, ay sonunu getiremeyen emekliye-emekçiye ne diyorsunuz?
Bu ya da buna benzer şeyler…
Şimdi Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)nun, 2016 yılı gelir ile yaşam koşulları araştırmasının sonuçları önümüzdeyken, bölgemizin odaları, dernekleri, stö’leri nasıl değerlendirecekler acaba?
Yine hükümetin ‘-cak, -cek’ ucu açık umutlu sözlerini alıp, bölgenin gelirini üleşenlerin bir araya geldikleri salonlarında anlatarak alkışlayacaklar mı?
Yoksa, geçenlerde cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bankacılara ‘çok kazanıyorsunuz’ dediği gibi; bir araya gelenler ‘çok kazanıyoruz, bunun bir bölümünü topluma bir türlü yansıtmalıyız’ diyecekler mi?
Demezler; onu bir başlarına yiyemezler de!
Neden mi? Kapitalizm üleşmeyi sevmez; seveni de sevmez!
280917