Proje Okullar

  Günümüzde eğitim, hem ekonomidir, hem kalkınmadır, hem gelişmişliktir. Doğal kaynaklar, ülkenin jeopolitik konumu, tarımsal zenginlikler çok önemli olmalarına rağmentek başlarına bir ülkenin zenginleşmesine yetmiyor. Çağdaş dünya “Özgürlük” , “Hukuk Devleti” , “Dayanışma (sermaye ve bilgi)” içeren bir ekonomik düzeni ve bu kalitede insan yetiştirecek çağdaş eğitime yönelmek zorunda kaldı. Bir ülke, istediği kadar doğal kaynakları olsun, eğer araştıran-bilgiyi aramasını ve paylaşmasınıbilen ve demokratik standartları yüksek bir ortamda, eğitimli gençler yetiştiremiyorsa, çökmeye mahkûmdur. Sadece petrol çıkarıp satan (bunu bile yabancılara yaptırtan) Arap ülkelerinin refahları petrol rezervleriyle doğru orantılıdır. Petrol azaldığı veya alternatif enerji kaynakları piyasaya sürüldüğünde, bunların zenginlikleri de bitecektir. Doğal kaynakları olmayan Güney Kore, bu konularda büyük atılım yapmış bir ülke! Güney Kore’de kişi başına düşen gelir 26.000 dolar. Eğitim Güney Kore’de ön plandadır. Katma değer sağlayacak teknolojik ürünler üretiminde bizden çok ilerdeler. Geçtiğimiz dönemde WhatsApp tam 19 Milyar dolara satıldı. 53 çalışanı olan bu şirketin değeri,Türk Telekom-Tüpraş-THY-Petrol Ofisi adlı kurumlarımızın toplam değerinden daha fazla! Bizim WhatsApp benzeri tek şirketimiz var mı? Dünya, gelişmişliğe zenginliğe, daha çok hukuk ve özgürlüğe koşarken AKP İktidarı sayesinde biz ters istikamette, ortaçağa-karanlığa-yobazlığa-diktaya-fakirliğe koşar adım gitmekteyiz… Badem kıskançtır, hasettir, geri zekâlıdır, zavallıdır! Aydınlıktan, çağdaşlıktan, bilgiden ve bilimden korkar. Bu düşüncedeki insanlara düşmandır. Bademe göre herkes cahil ve fakir kalacak ki, onlar hep yönetimde olsunlar! Türk Milletindeki, Türk Devletindeki kurumlardaki ödlekliği, vurdumduymazlığı bilen Badem, 2014 yılında “Proje Okullar” diye bir uygulamaya başladı! Çağdaş eğitimle öğretim gören bu başarılı okulları “İmam Hatip”leştirmenin adı proje okulları oldu! Önce bu okulların idareci ve öğretmen kadroları değiştirildi. Başlarına İmam Hatipliler getirildi. Cehalet ve ihanet o hale geldi ki, bu okullara atanan bir Müdür Muavini, İmam Hatiplerdeki eğitimi de yeterli görmeyip, daha da gerisini, tekke-zaviye seviyelerine indirilmelerini açıkça istedi! Bademler, çağdaş eğitimin yerine-dinci eğitimi, Atatürk Milliyetçiliği yerine-Arap Milliyetçiliğini, çalışıp üretme yerine-sadaka politikasını isterler. Bunların ağızlarından çıkan on lafın dokuzu yalan biri ise takiyyedir. Hiç düşündünüz mü? Bademler, en iyi üniversitelere ilk yüzlerde öğrenci sokabilen bu liseleri neden budamak ister? Gerçek sebep şudur; Bu okullar gerileyecek, İmam Hatip düzeyine indirilecek ki, iyi üniversitelere İmam Hatipler de girebilsin! Bademler “Acı karpuz” gibidirler. Dışları yeşil (İlkel İslamcı), içleri kırmızı (İlkel komünist) Bunlardan gerçek anlamda ne “İslamcı” olur, ne de “Komünist!” Yalan söyleyen, devleti milleti soyan, kul hakkı yiyen kişiden bırakın İslam’ı ve Komünistliği bir b.k olmaz… Bademleri anladık ta, bizler ne yapıyoruz? Çağdaş eğitimi savunmak sadece “Proje Okullarında” okuyan çocuklarımızın velilerine mi bırakılmalı? Niçin bu okulların önüne on binlerce aydın insan toplanıp, bu sapık projeyi lanetlemez? Konunun önemini hala kavrayamadık mı? Yoksa korku, evlat sevgisinden daha mı baskın? Değerli Okurlar; İki adet muhalefet partisi var. İkisinden de, etkilimuhalefet yapıp İktidarı sallayacak bir parti çıkmaz. Bunları yok sayıp, kendi derdimizi kendimiz çözüp, kendi yaramızı kendimiz saracağız. Eğer bizler, çocuklarımızın elimizden çalınmasına, hepsinin yarın birer IŞİD militanına döndürülmelerini istemiyorsak, korkmadan demokratik tepkimizi göstermek zorundayız. İnanın bizler çoğunluktayız, sadece bir araya gelmesini beceremiyoruz! Ya bir araya gelmeyi öğreneceğiz, ya hepimiz “İstiklal Savaşını keşke Yunanlılar kazansaydı” diyebilen ve hala bu ülkenin ekmeğini yiyen ve serbest gezebilen, Cumhurbaşkanlığı masasının baş davetlisi olan vatan hainlerinin kölesi olacağız! Bu mücadele ne iktidar mücadelesidir, ne de bir kısır siyasi çekişmedir. Bu mücadele var olmak- olmamak mücadelesidir. Bu mücadele, Kurtuluş Savaşı şehitlerimizin huzuruna başı dik, alnı açık çıkabilme mücadelesidir. Bilmem anlatabildim mi? 17 Ekim 2016
Benzer Videolar